adam bir eliyle demiryolu köprüsünün korkuluğuna tutunmuş aşağı bakıyor. adam, benim çocukluk köprümün üzerinde diğer elindeki sigarasını ağır ağır ağzına götürüyor derin bir nefes alıyor, verirken birden esen rüzgar dumanı gerisin geriye
DevamıKadın vestiyere astığı şalını aldı, katlayıp çantaya yerleştirdi. İtalyan ayakkabısını çekmeceden çıkardı, spor ayakkabısını onun yerine koydu. Ayakkabıyla çantasına beğeniyle baktı. Ayakkabıyı giydi. Vestiyerin aynasında telaşlı haliyle karşılaştı. Bu elbise boyunu olduğundan
DevamıFotoğraflar Nasıl Kaybolur? Doğan zil sesi ile uyandı. Başındaki saate baktı. Saat 09.00’u gösteriyordu. Çalan telefonu açtı. Kulağına götürürken, yatağa sırt üstü uzandı. “Efendim Funda” dedi uykulu sesle. Bir süre dinledi. “Anlamadım”
Devamıİstanbul’un ilkbahar sabahlarından biri. Sıradan bir Mart ayının sıradan bir perşembe günü. Gökyüzü o kadar mavi ki önceki gün bardaktan boşanırcasına yağmur yağdığına inanmak zor. – Anneee! Öndeki arabada öpüşüyolaaarrr! – Hadi!
DevamıArtık olmayan Sulukule’nin anısına, Yuh olsun be! Ruhum hâlâ acı çekiyor be! Nasıl bir ruh bu anlamadım yahu! Terk-i dünya ettim güya, hâlâ Sulukule’de roman inadıyla dolaşmakta ruhum! Ah be mezarda da
Devamıadam bir eliyle demiryolu köprüsünün korkuluğuna tutunmuş aşağı bakıyor. adam, benim çocukluk köprümün üzerinde diğer elindeki sigarasını ağır ağır ağzına götürüyor derin bir nefes alıyor, verirken birden esen rüzgar dumanı gerisin geriye
Devamı
Bize Ulaşın