©Robert Capa / John Steinbeck 1947 / Sovyetler Birliği

Aynaların İçinde Asma Bahçeleri

/

Tarih tekerrürden ibarettir; ya da hep öyle derler. Tarih, aynı yerlerden farklı zamanlarda geçmektir. Zamanın tarihi, 1839’dan beri fotoğrafın da tarihidir.

Aynalar… Escher’in içinde büküldüğü fantastik ayna, Velasquez’in (Las Meninas) Nedimeler’inde içindekilerle tüm oda olan ayna ya da Jan van Eyck’ın yeni evli çiftini (Arnolfini Ailesi) duvardaki aynada eline fırçasıyla kutsayışı. Aynalarda kendilerini taparcasına seven insanlar: “En güzel hangimizdik?”

Bir aynada Rolleiflex makinesiyle Robert Capa; uçuşan anların peşinde.

Bir aynanın üzerinde, suretiyle baş başa John Steinbeck; pozun ayarlanmasını beklerken, bakışları anılarıyla yüzleşir gibi. Bir aynanın içinde, ikisi de çok yalnız.

Fotoğrafçılar bilirler, özellikle çekimin sonuna doğru, çektikleri kişiyle birlikte fotoğrafın içinde olmak isterler. Tarihi saptarken, tüm zamanlarını fotoğraf makinelerinin arkasında geçirenler, bazı karelerde kişi ya da objelerin yanında olmayı arzu ederler. Bunun için, ya kendi beslek “self timer”ı ayarlayıp kısa sürede objektifin önüne doğru koşarlar ya oradaki birinin eline makineyi verirler ya da aynadaki yansımalarını bulundukları açıdan çekerler. Artık önemli olan zamana tanık olmak değil; tanık olunan zamanın “içinde olmak”tır.

Capa, İspanya’dan Kuzey Afrika’ya, Sicilya’dan meşhur D-Day’de Normandiya kıyılarına kendi savaşlarını erteleyip, başkalarının savaşları için cepheden cepheye koşarken, aynada Steinbeck ile esir kalan görüntüsünün önümüzden akıp geçen zamanın içinde yeniden anlam bulacağını tahmin edebilir miydi?

Yüzü görünmüyor Capa’nın, dikkatle konusuna odaklanmış. Leica değil, bir Rolleiflex bu kez elindeki makine. Dünyayı dikdörtgene değil, kare formata sığdırma derdinde. Onca savaşın karşısında dimdik duran Capa, Steinbeck’in önünde başını eğmiş. Çektiği fotoğrafların tümünde olduğu gibi, yaşamı kayıt ederken aldığı ifade yine seçilmiyor.

Aynanın çerçevesi, fotoğraf makinesinden önce sarıyor görüntüyü. Capa’nın elleriyle makinesini kavrayışı, bir balerinin finalde aldığı poz gibi. Sağ eli sol elinin yerinde, aynanın söylediği yalana inanmayı yeğliyor.  Saf tutuyorlar dört çizginin arasında, fotoğrafın ıstavrozunda. Capa vizörden Steinbeck’e, Steinbeck aynadan bize, biz de geçmişin büyülü sandığımız günlerine bakıyoruz. Net alanın dışında kalan Steinbeck’in başı da bu anların iki ayrı âlemde aynı saman aralığında yaşandığının gösteriyor. Fotoğraf 1947 tarihli… John Steinbeck 45 yaşında ve altın çağını yaşıyor.

Steinbeck kapitalizme, emeğin sömürülmesine, açlığa, yoksulluğa karşı hep direndi. Direnişini, sıradışı kahramanlarının olağanüstü çabalarıyla dışa vurdu. Sardalye Sokağı, Yukarı Mahalle, İnci, Bitmeyen Kavga, Fareler ve İnsanlar ve elbette cehennemin son meyvesi Gazap Üzümleri ile yaşamın içinden çıkıp evlerimize kadar geldi.

Gazap Üzümleri, John Steinbeck’in de tanık olduğu Amerika’nın bunalım yıllarında geçer. Konusunu, Joad Ailesi’nin trajedisi çevresinde, iş bulma ümidiyle yollara düşen tarım emekçilerinden alan Gazap Üzümleri, romanıyla Steinbeck’e Plutzer, filmiyle John Ford’a Oscar getirmiştir.

İyi günde, kötü günde; ölüm ayırıncaya dek Steinbeck, sömürü ile olan mücadeleyi yazmaktan Capa da savaşların ve savaşanların fotoğraflarını çekmekten hiç vazgeçmedi. Her ikisi de önlerine çıkan aynaların kendilerini yansıtmasına ses çıkarmadılar. Her fırsatta aynalar, sözcükler ve fotoğraflarla kendilerini çoğalttılar.

Capa, yaşamın, bizim girmeyeceğimiz aynalarından birine girdi ve orada sonsuza dek kısılı kaldı. Magnumun bu gözüpek fotoğrafçısı, 1954 yılında, 41 yaşının baharında Çinhindi’nde mayına basarak öldü.

Yaşam denen şey, belki de fidanları Babil’den getirilmiş gazap üzümlerinin yetiştiği bir asma bahçesiydi.

Bu yazı daha önce E Aylık Edebiyat ve Kültür Dergisi’nde yayınlanmıştır.

1963 yılında İstanbul’da doğdu. M.S.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Ana Sanat Dalı’nı (Lisans) 1985, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Fotoğraf Ana Sanat Dalı’nı (Yüksek Lisans) 2001 yılında bitirdi.

Farklı konularda yayınlanmış 15 kitabı bulunan Merih Akoğul, Türkiye’de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde 30’un üzerinde fotoğraf sergisi açtı, grup sergilerine katıldı. Fotoğraf sanatı ve kuramı konularında çalışmalar yaptı. Seminer, sempozyum ve açıkoturumlara katıldı, bildiriler sundu, paneller yönetti, seçici kurullarda yer aldı. Reklam sektöründe yazar olarak çalıştı. Çeşitli özel kurumlarda eğitmenlik, özel radyolarda kültür ve sanat programları, televizyon programlarında sanat danışmanlığı yaptı.

Edebiyat, fotoğraf kuramı, plastik sanatlar ve müzik üzerine yazıları ve eleştirileri birçok gazete ve dergide yayınlanan Merih Akoğul, 2003 yılının yaz döneminde Avusturya Başkanlık Sanat Dairesi tarafından verilen bursla çalışmalarını Viyana’da sürdürdü. Çeşitli müze ve özel koleksiyonlarda yapıtları bulunan Akoğul, 27 yıldır Türkiye’nin önemli üniversitelerinde (Marmara Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi) fotoğraf dersleri vermiştir.

İstanbul Modern Müzesi Fotoğraf Bölümü Danışma Kurulu üyesi olan Merih Akoğul, aynı zamanda da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde eğitmenliğini sürdürüyor. 2010 yılından 2021yılına kadar Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi kitaplarının editörlüğünü yaptı. İFSAK Blog ve Gezgin Foto dergisinde köşe yazarlığını sürdürüyor.

Seçilmiş Kişisel Sergiler

2022 “Caz Zamanı” Avusturya Kültür Ofisi, İstanbul
2016 “Montreal’de Bir Mevsim, Galeri Işık
2013 “Tenha Vakitler”, ArtGalerim Nişantaşı, İstanbul
2011 “Kayıp Ruhlar”, ArtGalerim Nişantaşı, İstanbul
2010 “İç İçe İstanbul”, Fototrek, İstanbul
2008 “Standards”, PG Art Gallery, İstanbul
2007 “Sanki”, Leica Gallery, İstanbul
2006 “Geçen Yaz Viyana’da”, Palais Porcia Kunst Raum, Viyana
“Siyah Beyaz Afyonkarahisar”, Fevzi Çakmak Sanat Galerisi, Afyonkarahisar
“Avusturya 2006”, Avusturya Kültür Ofisi, İstanbul
2005 “Bit-ki”, PG Art Gallery, İstanbul
“Yolda”, Avusturya Kültür Ofisi, İstanbul
2004 “Otuz Kuş”, PG Art Gallery, İstanbul
“Geçen Yaz Viyana’da”, Fotografevi, İstanbul
2003 “Güzergâh: Edebiyat”, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, İstanbul
2002 “Başarmak”, Fotografevi, İstanbul
2001 “Klasikler/Neo-klasikler”, Fotoğrafevi, İstanbul
“Aşkküre”, Bedri Rahmi Eyüboğlu Sanat Galerisi, İstanbul
1999 “Bronz Askerler”, Fotografevi, İstanbul
1998 “Dönüşümler”, Art Shop, İzmir
“Filim”, İMKB Sanat Galerisi, İstanbul

Yayınlar

2021 “Ağustos” (şiir)
2016 “Montreal’de Bir Mevsim (fotoğraf)
2014 “Gece / Şarkılar” (şiir)
2007 “Sanki” (fotoğraf)
2006 “Siyah Beyaz Afyonkarahisar” (fotoğraf)
2005 “Türk Fotografçıları Kütüphanesi 22/Merih Akoğul” (fotoğraf)
“Bit-ki” (fotoğraf)
“İkizim Söyledi Ben Yazdım” (deneme)
“Saklı Günlükler” (çocuk edebiyatı)
2004 “Geçen Yaz Viyana’da” (fotoğraf)
2002 “Başarmak” (fotoğraf)
2001 “Klasikler/Neo-Klasikler” (fotoğraf)
1999 “Klasikler” (fotoğraf)
1995 “Kuğunun Ölümü” (şiir)
1992 “Son Dokunuş” (şiir)

Küratörlükler

2019 “Yolda” (Türkiye’de Gruplar), Fransız Kültür Merkezi, İstanbul
2019 “Fotoğrafın Doğası”, Artweeks Akaretler, Akaretler No:45, İstanbul
2018 “Yıldız Moran: Bir Dağ Masalı”, İstanbul Modern, İstanbul
2017 “Beni Bul” / Otoportreye Çağdaş Dokunuşlar, Akbank Sanat, İstanbul
2016 “Poz”, PG Art Gallery, İstanbul
2016 “İnsan İnsanı Çekermiş”, İstanbul Modern, İstanbul
2013 “Bir Zamanlar”, Fotografevi, İstanbul
2012 “Mekânın Doğası”, Hilpark Suites İstinye, İstanbul
2012 2. Bursa Fotofest / Uluslararası Bursa Fotoğraf Festivali
“İnsanlığın İzleri” (Sanat yönetmeni, şef küratör)
2012 “Gidilmemiş Zamanlar”, Hilpark Suites İstinye, İstanbul
2011 1. Bursa Fotofest / Uluslararası Bursa Fotoğraf Festivali
“Karşılaşmalar” (Sanat yönetmeni ve şef küratör)

Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi (Editörlük)

2021 Yusuf Tuvi
2020 Lütfi Özkök
2019 İbrahim Zaman
2018 Ergun Çağatay
2017 Yıldız Moran
2016 Ersin Alok
2015 İzzet Keribar
2014 Sabit Kalfagil
2013 Sami Güner
2012 Ozan Sağdıç
2010 Şakir Eczacıbaşı

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Fotoğraf

Gestalt Kompozisyon İlkeleri

(Fotoğrafta Kompozisyon – Gestalt yaklaşımı) Bu yazımızda, “Fotoğrafta Kompozisyon” konusuna Gestalt ilkeleri ile yaklaşacağız. Gestalt, Alman…