İnsan kendisinde
Mutluluk ister
Bir haz da olsa
Bu haikunun sahibi on iki yaşındaki Defne Kanadlı. Sevgili Defne sanki benim için yazmış…
Birazdan anlatacaklarımın özeti gibi.
Ama önce Maryamti türküsünü açayım.
Yazdıklarımı bu türkü eşliğinde okumanızı isterim. Antakya’dayken bu türküyü öğretmen dostumuz, Hüseyin Kayıkçı da ne güzel söylemişti. Kendisine de bir selam olsun böylece
Doksan dokuz depremini İzmit’te yaşadım. Ailemden, akraba ve tanıdıklarımdan çok kayıplar verdik. Evlilik hazırlıkları yaparken yeni döşediğimiz evimiz ağır hasar gördü. Hal böyle olunca o zaman çalıştığım şirket beni İstanbul’da görevlendirdi. O gün bugündür İstanbul’da yaşıyoruz.
Maraş depremi olduğunda bir an önce bölgeye gitmek istedim fakat ilk günlerde görevli olarak giden doktor arkadaşım Emrah’ın ‘’Şimdi gidersen sen de depremzede olursun, ileriki zamanlarda daha fazla ihtiyaç olacak’’ uyarısıyla bekleme kararı aldım. Sonrasında bölgeye gidip ne yapabilirim soruları kafamda dolanırken Mustafa (Öz) abinin telefonu geldi. Özcan (Yurdalan) hoca deprem bölgesindeki çocuklarla fotoğraf eğitimlerine başlayacakmış. Mustafa abinin aklına gelen fotoğrafçılar arasında ben de varmışım. Zira bir haftalık müfredatta haiku konusu da geçiyormuş. Bana gönüllü olmak ister misin? Diye sorduğunda hiç düşünmeden evet dedim.
Özcan hocanın doksan dokuz depreminden bu yana ‘Çocuklarla Fotoğraf Çalışmaları’ yaptığını biliyordum. Hatta bu çalışmalarını ‘Fotoğrafçı Çocuklar Sempozyumu’ adıyla 2014 yılında kitaplaştırmışlardı. Kitabın önsözünde şu cümlelere yer veriyordu;
Bu sempozyumun düzenlenmesindeki amaç toplumda pek temsil şansı bulamayan çocuk ve gençlerin, düşüncelerini ifade etme haklarının önemli parçası sayılabilecek görsel ifade alanında farkındalığı arttırmak ve onların sözlerini fotoğraf diliyle söyleyebilmelerine aracı olmaktı.
Türkiye’de 15 yıla yakın süredir gerçekleştirilen ‘’Fotoğrafçı Çocuklar Atölyeleri’’nde, Marmara Depremi, Van Depremi ve Roboski Katliamı gibi travmalara neden olan olaylara maruz kalan ve/veya ekonomik, sosyal, kültürel, bedensel engeller gibi nedenlerle fırsat eşitliğinden yararlanamayan çocuklara pek çok eğitimci, pek çok rehber ulaşmaya çalıştı. Yetişkinler olarak artık dahil olmadığımız çocuk ve gençlerin dünyasına, hele böyle kırılgan zeminlerde yaklaştığımızda, atölyeler sırasında ve sonrasında pek çok soruya cevap arandı.
İşte bu sempozyum, ‘’Bu atölyelerdeki ‘öğretici-rehber’ler ile çocuk ve gençlerin oluşturduğu katılımcılar arasındaki iletişimi nasıl daha verimli hale getirebiliriz?’’ sorusuna cevap bulma çabasının devamıdır.
Geçmiş dönemlerdeki atölyeleri yapan fotoğrafçılar, akademisyenler ve yeni atölyelerde ‘öğretici-rehber’ olmak isteyenlerle birlikte, sempozyum süresince ‘Fotoğrafçı Çocuklar Atölyeleri’nde uygulanan metotlar ele alınmış, alternatifleri değerlendirilmiş, atölyelerdeki tavır, iletişim sorunları ve önyargıları aşmanın yolları aranmıştır. *
Evet dedim ama nasıl olacağı ile ilgili pek bir fikrim yoktu. Özcan hoca tabii ki her şeyi düşünmüş. Önce, ‘Eğitimci’nin eğitimi’ süreci başladı. Metodoloji ile ilgili teorik bilgi aldıktan sonra, Kadıköy Gazhane’de, çocuklara vereceğimiz eğitimin aynısını önce bizler aldık. Bu süreçte çocuklar gibi şendik.
Sonrasında herkes uygun olduğu tarihleri belirtti. Üçer dörder kişilik gruplarla -her grup bir hafta olacak şekilde- sekiz haftalık sürecimiz başlamış oldu. Biz beşinci grup olarak, Hacer, Mustafa ve Meral’le beraber 9-16 Temmuz tarihlerinde görev alacaktık. Biraz tecrübe edinmek adına bir gün önce gitmeye karar verdik. 8 Temmuz Cumartesi günü Samandağ Tomruksuyu’ndaki eğitim kampına ulaştık ve bir önceki grup arkadaşlarımız Emine, Sakine ve Özhan’ın sergi hazırlıklarına yardım etme şansını yakaladık.
Çadır içinde çadır…
Cumartesi akşamı eğitim kampının sorumlusu/her şeyi Yusuf Hoca bize kalacak yerlerimizi gösterdi. Kamp alanında, büyük deprem çadırları içerisine tek kişilik kamp çadırları kurmuşlar. Böylece hem kişisel mahremiyet korunmuş hem de 50-51 derecelik sıcak günlerde yatarken bir nebze de olsun serinlik sağlanmış.
Pazar günü, çocukların etkileyici fotoğraflarından oluşan sergi açılışından sonra, Emine, Sakine ve Özhan’ı yolcu ettik. Ve bizim resmi görevimiz başlamış oldu.
Beraber öğrenmek…
Pazartesi günü 18 harika çocukla birlikte Yeniçağ ilkokulunda serüvenimiz başladı. Amacımız bir şeyler öğretmek değil, beraber paylaşıp beraber öğrenmekti. Biz de çok şey öğrendik…
Beraber ‘Karton kadraj’ yaptık, portre çizdik, foto-drama oynadık, periskop yaptık, bazı arkadaşlarımızla haiku yazdık. Sonra fotoğraf makinelerini verip serbest bıraktık. Ne güzelne yaratıcı işler çıktı, şaşırırsınız. Sergi için beraber seçki yaptık. Ardından afiş ve davetiyeleri hazırladık. Hazırladık diyorum ama hepsini bizzat çocuklar hazırladı. Pazar günü çocuklarla beraber sergimizi astık ama maalesef uçağa yetişmek için açılışa katılamadım. Çocukların hazırladığı açılış konserini de kaçırmış oldum.
Son söz…
İnsan kendisinde
Mutluluk ister
Bir haz da olsa
Bu deneyimimin bencillik olduğunu düşünmeden edemiyorum
Onlardan çok, kendime mutluluk hazzı…
Psikologlar bu duruma nasıl bir yorum yapar acaba?
Son Haiku…
En çalışkan haiku yazarı Zeynep Emel Kayıkçı’dan gelsin
Yıldızım kaydı
Derdim ile birlikte
Acaba n’erde?
Antakya’nın güzel insanlarına selam olsun. Tekrar tekrar görüşebilmek umuduyla
* Fotoğrafçı Çocuklar Sempozyumu – Ekim 2014 – Fotoğraf Vakfı
Kalemine, yüreğine sağlık Tolga. Bu deneyimi bir kez bile olsun yaşamak tüm fotoğrafçılara dileğimdir.
Sevgilerimle
Çok teşekkür ederim Mustafa Abi,
Umarım böyle deneyimler yaşamak zorunda kalmayız. Daha güzel şartlarda tekrarları dileğiyle
Sevgiler
Hayatta tutunmak! Emeğinize yüreğinize sağlık.. iyi ki varsınız🙏
Çok teşekkür ederim Fatma
Sevgilerimle
O kadar güzel anlatmışsın ki; yaşadıklarını, hissettiklerini etkilenmemek mümkün değil.
Hem onlar için dua ediyorum Allah bir daha göstermesin🙏 Hem de hala bir yerlerde senin gibi iyi insanlar var diiye umutlanıp seviniyorum.
Yüreğine- kalemine sağlık.
Çok teşekkür ederim Nevin,
Bu deneyimi daha güzel şartlarda yaşamak tüm dileğim.
Sevgiler
Çok güzel bir yazı ve anı olmuş. Sana bencillik gibi gelen şey o çocuklar için haikuyla tanışmak ve bir sürü güzel şeyleri ortaya koymak olmuş bu taraftan bakmak ya da her haliyle bakmak iyileştirici olmaz mı? Yüreğine sağlık
Merhaba Ebru,
Çok teşekkür ederim.
Dediğin gibi her haliyle iyileştirici bir süreçti. İnsan zaman zaman farklı duygulara kapılıyor işte, ne yaparsın
Sevgiler
çok güzel anlatmışsın sevgili Tolga, saygıyla sevgiyle okudum..
ve ne güzel bir eğitim/etkinlik/proje yapmışsınız! emeği geçen hepinizi kutluyorum…
eminim o çocukların hayatlarında hep hatırlayacakları izler bıraktınız…
ve bu yazıyla sizdeki izleri de bize taşıdınız, çok teşekkürler.
levent
Merhaba Ebru,
Çok teşekkür ederim.
Dediğin gibi her haliyle iyileştirici bir süreçti. İnsan zaman zaman farklı duygulara kapılıyor işte, ne yaparsın
Sevgiler
Merhaba Levent Hocam,
Değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim.
Benim de hiç unutmayacağım bir deneyim oldu. Umarım çocukların hafızalarında da güzel anılarla hatırlanırız.
Sevgi ve saygılarımla
Okudukça anılarım yeniden canlandı. Ayrıca seni tanıdığım için de mutlu oldum
Merhaba Hacer,
Bu güzel süreçte iyi birer yoldaş olduk hep beraber. Ben de seni tanıdığım için çok mutlu oldum
Sevgiler
Sevgili Tolga, yaşananları ne kadar duygulu ve net anlatmışsın. Eline sağlık.
Çok teşekkür ederim Berna,
Size de Nurhak’da başarılar diliyorum.
Sevgiler
Tolga hocam emeklerinize sağlık gerçekten harika şeyler kattınız çocuklara ve biz velilere hakkınız ödenmez. çok mutlu oldu çocuklar iyi geldiniz iyi ki 🥰 emeği geçen herkese çook teşekkür eferiz🙏
Merhaba Feryal Hanım,
Çocuklarla çalışmak bizim için de eğlenceli olduğu kadar öğreticiydi.
Ev sahipliğiniz için teşekkür ederiz
Tekrar görüşmek dileğiyle