Bunu ifade edenlerin haklı olduğu yönler olabilir mi?
Evet, bu cümleyi hepimiz defalarca duyduk, duymaya da devam edeceğiz. İFSAK Blog sayfalarında sizlerle ilk olarak bu konu hakkındaki fikir ve bilgilerimi paylaşacağım. Burada Photoshop kelimesi ile tüm fotoğraf işleme araçları (Lightroom, Picassa, Capture NX2, …) kastedilmektedir.
Bu cümleyi kuran dostlara karşı olma sebepleri sorulduğunda aldığımız yanıt hemen, hemen aynı;
Ben fotoğrafta doğallıktan yanayım.
Manipülasyon sevmem.
Bir yere kadar tamam ama fazlası zarar.
Eskiden Photoshop mı vardı!
Bu ifadeler bizi doğrudan “doğallık” ve “manipülasyon” kelimelerinin fotoğrafta ne anlama geldiğini düşünmeye itiyor. Gelin öncelikle “doğallık” kelimesini inceleyelim.
Doğallık;
Fotoğraf makinalarımız ile çekim aşamasında genellikle 3 temel ışık ölçme sistemini kullanıyoruz; genel ölçüm, merkez ağırlıklı ve spot ölçüm. Bu farklılıklara gitmemizin sebebi, sanatsal kaygıların dışında fotoğraf makinalarımızın kapabiliteleri. Henüz fotoğraf makinalarımız, insan gözünün görebildiği tonal farka karşılık verebilecek düzeyde gelişmiş değil. Bunu şöyle açalım;
Çok karanlık bir odaya girdiğimizde belirli bir süre geçtikten sonra karanlıkta dahi detayları görebiliyor, ışığın çok kuvvetli olduğu bir ortamda ise fotoğraf makinamızda olduğu gibi “patlama” olmadan detayları algılayabiliyoruz. Yani insan gözü koyu tonları da açık tonları da görebilmekte. Bir de fotoğraf makinanızı düşünün… Koyu detayı ortaya çıkartmak için uzun pozlama yaptığınızda açık tonlar patlar, açık tonlarda patlama olmasını engellemek istediğinizde ise kadraj içinde detay okunamayan kapkara bölgelere sahip olursunuz. Bu konuyu bizlerden önce tanımlamışlar ve fotoğraf jargonuna şu iki ifadeyi kaydetmişler;
HDR (High Dynamic Range) – Yüksek Dinamik Aralık
LDR (Low Dynamic Range) – Düşük Dinamik Aralık
Kısaca; “gözlerimiz yüksek dinamik aralıkta, fotoğraf makinalarımız ise düşük dinamik aralıkta görüşe sahip” diyebiliriz. Çoğunuzun HDR kelimesini okuduğunuzda aklınıza gelmesi muhtemel olan görüntülerin dışında, HDR tekniğinin geliştirilme sebebinin iç mekân çekimlerindeki çok koyu ve çok açık bölgelerden detay alınması olduğunu biliyor muydunuz? Fotoğraf makinası ile çekilen görüntülerde asla gözümüzün gördüğü kontrast bulunmamakta. Makinalarımızla çekilen fotoğraflar düşük kontrastlı, soluk, yüzlerce kez yıkanmış ve ağarmış t-shirt tonuna sahip oluyor. Herhangi bir işleme prosesine girmemiş fotoğraflardaki solukluğun temel sebebi bu. Buradan hareketle, ortaya çıkan işlenmemiş fotoğrafın “gözün gördüğü” tonlara asla sahip olamayacağını, dolayısı ile “doğallık” konusunu savunan dostların aslında temel olarak ifadelerinde hata bulunduğunun altını çizmek gerek.
Fotoğraflar; Burak Şenbak
Manipülasyon;
Manipülasyon konusuna gelirsek, bu konuyu ikiye ayırmamız gerektiğini düşünüyorum.
- Çekilen kadrajın görsel olarak daha çekici hale getirilmesi için uygulanan yöntemler: Bunun için genellikle levels, curves, hue\saturation, keskinlik, crop, temizleme gibi işlemleri kullanıyoruz.
- Çekilen bir ya da birden fazla fotoğraftan farklı bir kolaj oluşturarak gerçekte olmayan bir kadrajın tasarımı: Yani, olmayan bir şeyi yaratma becerisi, sanatsal değeri “bence” daha güçlü olan yaklaşım.
Yukarıda anlattığım sebeplerle fotoğrafların fotoğraf işleme uygulamalarından geçirilmeleri bir zorunluluk (düşük kontrast sebebi ile) ve zorunluluğu “manipülasyon” olarak adlandırmak büyük bir hata. Gözle görünen dinamik aralığa yaklaşmak için yapılan çekim sonu dijital müdahalelerin manipülasyondan çok “gerçeğe yaklaşma” adına kullanıldığını bilmek gerekli. Bu tür düzenlemelerin karanlık odalarda fotoğrafın bulunuşundan beri kullanıldığını da bilmek gerek. Örnek isterseniz;
Yukarda ikinci maddede belirtilen türde yaratıcı, kreatif, manipülatif tarzda fotoğraf üretmekle ilgili olarak ise şunları paylaşabilirim;
Başlangıç olarak en büyük manipülasyonun, 3 boyutlu dünyamızın fotoğraf ile 2 boyuta indirgenmesi olduğunun altını çizelim. Bu boyut azaltmasına karşı çıkan kimseyi veya “bu bir manipülasyon, hiç doğal değil” diyenleri hiç gördük mü? Elbette hayır.
Bugüne kadar gelebilmiş en eski fotoğraf olarak kabul edilen Joseph Nicephore Niepce’nin 1826 yılında çektiği fotoğrafa haydi birlikte bakalım.
Bu fotoğrafın rengi Siyah\Beyaz değil mi?
Elbette.
Peki, dünyamız ne renk? Siyah\Beyaz mı?
Hayır, değil.
O zaman renkli filme geçiş öncesi S\B olarak çekilen fotoğraflara neden kimse manipülasyon diyemiyor?
Özellikle dijital teknolojide yaşanan devrim öncesi analog (film) fotoğrafların filmlerinin tab edildiği karanlık odalarda fotoğrafın kontrastına, keskinliğine, tonuna yapılan müdahalelerin olduğunu, fotoğrafçının birden fazla fotoğrafı keserek yeni bir kadraj oluşturarak, yaratılan bu yeni kadrajın fotoğrafını çekip izleyici ile buluşturduğu manipüle fotoğrafların üretildiğini hatırlatmakta da fayda var. Şu an bizlerin yaşadığı, aynı işleri daha kolay gerçekleştirebildiğimiz programlara sahip olmamız. Hepsi bu. “Eskiden Photoshop mı vardı?” diyen dostlara verilecek cevabı zaten duydunuz sayılır; “Evet”.
Dijital öncesi (analog) manipüle fotoğraf örnekleri
“Photoshop bir yere kadar, fazlası zarar” diyen dostlar için son söz; ne kadar işlenebilir, kime göre, neye göre, hangi limitlerle? Sizin normaliniz ile benimki aynı mı, ya da üçüncü bir kişinin “normal”i algılaması nasıl? Bunların cevabı elbette yok. Bir skala üzerinden değerlendirilemeyecek olan ve sadece bireysel kanaatler ile şekillenecek cevapların bizleri ileriye götüremeyeceği ve sağlam bir tartışma zemini oluşturamayacağı bir gerçek.
Günün sonunda bir fotoğrafa bakıp aklımızdan geçmesi gereken soru gördüğümüzün doğal olup olmadığını sorgulamak veya “bunda Photoshop var” demek yerine ortaya çıkan çalışmayı beğenip beğenmediğimiz. Gerisi detayın ötesine geçemiyor.
Saygılarımla,
Doyurucu ve açıklayıcı bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık..
Çok teşekkür ederim. Selamlar.
Photoshop ya da diğer fotograf işleme yazılımlarını kullanan bir çok kişinin düştüğü temel yanlış, satürasyonun ve kontrastın sonuna kadar abartılması. Bu türden bir çalışma ile temel digital fotograf işleme tekniklerini bilmeyen arkadaşlara karşı diğer yine bilgisiz arkadaşların çıkardığı bir söylem “ben photoshop’a karşıyım. RAW format çeken herkesin jpg dönüşümü için beyaz dengesini düzeltme, mercek distorsiyonunu düzeltme gibi temel teknikleri kullanmayı bilmesi gereklidir
Tamamı ile mutabıkız. Çok teşekkürler, selamlar.
Burak Şenbak
Elinize sağlık. Çekim anında alabildiğimiz tüm veriyi dogru-teknik olarak en iyi şekilde almak ilk işimiz; bir o kadar iş de çekim sonrası bu veriyi “doğru bir şekilde” işlemek (tamamen subjektif). Her iki iş de süper keyifli. Sevgiler dilerim.
Merhabalar,
Doğru çekilmiş fotoğrafla photoshop işleme prosesine başlamak elbette çok önemli.
Çok teşekkürler, sevgiler