Bölüm 12, Bolivya, Potosi.
Uyuni, 13Temmuz 2017
Otobüs gece yarısından sonra Potosi ’ye varıyor. Otele 3 km mesafe var. Bir taksiye atlayıp (30 $Bs) otele gidiyor, kapıyı çalıp otel görevlisini uyandırıyoruz. Odalarımızı gösteriyor, yorgunuz zaten. Hemen yatıp uyuyoruz.
Kahvaltıya saat 8:30 gibi iniyoruz. Bu gezide biraz “enleri” yaşıyoruz. Potosi dünyanın en yüksek şehri. 4090 metre. Ama artık yüksekliğe alıştığımızdan problem olmuyor. Daha doğrusu hızlı hareket edilmezse problem yok.
Potosi, eski gümüş madenleri ile ünlü ve zengin bir şehirmiş. Madenler tükenince zenginler tarafından terk edilmiş. Sokaklarından, caddelerinden, binalarından eski muhteşemliği hissediliyor. Maden işi, gümüş bittikten sonra kalaya dönmüş. Madenler hala aktif, turlar var. İşçi gibi giydirilen turistler üç saatlik bir turla madene götürülüyor. Biz gitmek istemedik, sokakları gezmek, şehri, insanları tanımak daha cezbedici. Vaktimiz az, akşam ayrılacağız. Gece soğuk olan hava gündüz epey sıcak. Pazar yerlerini, sokakları ve her şehirde olduğu gibi meydanları dolaşıyoruz.
20 $Bs ‘ye bir katedralin çan kulesine çıkarak şehri seyrediyor ve fotoğraf çekiyoruz.
Dolaşmaya devam. Yorulunca bir kafede Potosi birasını deniyoruz. Fena değil.
Akşam Sucre ‘ye yolculuk. Bu sefer biletimiz yok. Terminale gidip bineceğiz. Sorduğumuzda kişi başı 30 $Bs diyorlar. Göreceğiz. Öğleden sonra iki gibi tekrar gidiyoruz otele. Bavulları alıp çıkıyoruz.
Taksiye atlayıp terminale gidecekken fikir değiştirip, şehir merkezine yürüyüp farklı sınıf bir taksi ile gitmeye karar veriyoruz Sucre ‘ye. Fiyat çok farklı değil. Yürüyerek neredeyse terminale kadar gidiyoruz. Tam yaklaşmışken taksiciler çeviriyor etrafımızı. En uygun fiyatı veren taksiye ( 150 $Bs) atlayıp Sucre ‘ye doğru yola çıkıyoruz. Bu iyi oluyor. Otele kadar götürecek. Yol iki buçuk saat sürüyor. Bir ara polis taksiyi durduruyor. Dar yolda, karşıdan gelen 15, 20 araçlık bir konvoyun geçmesini bekliyoruz. Bu arada şoför belediye başkanı olduğunu söylüyor. Bir an ülkemizi hatırlıyoruz, neyse. Sucre ‘ye varıyoruz. Saat 8’e yaklaşıyor. Otele eşyalarımızı bırakıp hemen çıkıyoruz, zira karnımız aç. Kızarmış tavuk ritüelini bu sefer yanında makarna ile yerine getirerek yatmaya dönüyoruz. Bugün 17,000 Adım atmışız.
Seyir Defteri’nin Güney Amerika yolculuğuna dair yazıları için; Bölüm I – Bölüm II – Bölüm III – Bölüm IV – Bölüm V– Bölüm VI – Bölüm VII – Bölüm VIII – Bölüm IX – Bölüm X, Bölüm XI
Bize Ulaşın