Nikon Z6 II;“Tethered”Kullanımı

//

Kelime anlamı olarak “tether” karşılığını “bağlanmak” olarak ifade etmek mümkün. Yani bir kamerayı direkt bilgisayara bağlı iken bir yazılım ile fotoğraf çekerek beklemeden ekranda görme imkanını veren bir uygulama şekli olarak fotoğraf dünyasında kullanılıyor. Özellikle stüdyoda model çekimi ve obje (still life) çekimi yaparken oldukça kullanışlı bir uygulama. Bunun en baba programı da “CaptureOne Pro”. Her marka ve model için kullanmak mümkün. Bilgisayar bağlantısı için de “tethercable” denilen yaklaşık boyu 5 metre kadar olan özel bir kablo kullanılıyor ki stüdyo içinde makine elinizde rahat hareket edebilesiniz. Ancak tahmin ettiğiniz gibi lisanslı kullanımının ciddi maliyeti var ve bu amatör fotoğrafçılara pek uygun gelmeyebiliyor. Tabii diğer bir yöntem de risk alıp “crack” olarak kullanmak. Değer mi? Bilmiyorum…

Fotoğraf makinası üreticileri haricinde farklı firmaların fotoğraf işleme programları olsa da makineüreticileri kendi adlarına çıkardıkları temel fotoğraf düzeltme işlerini yapabilen programları kullanıcılarına sunuyor.

Nikon, yakın zaman önce “NX Tether” adıyla bir programını kullanıcılara sundu. Bu program “NX Studio” ile birlikte basit anlamda bilgisayar bağlantısı ile fotoğraf çekim imkânı sunuyor. Ancak kullanmaya niyet ederseniz NX Tether’in 1.0.5 versiyonu olduğundan emin olun. Daha önceki versiyon ile Z6 II bağlantısıgerçekleşmedi. Bunun yanı sıra Nikon’un sunduğu diğer bir program da “Camera Control Pro”. Bu program kameranın tüm fonksiyonlarını canlı gösterim (Live View) le sunduğu için çok daha kullanışlı. Ve ne yazık ki Nikon’un bu programı ücretli. Ancak “NX Tether + NX Studio” ile yaptığım kısa çalışma tatmin edici sonuçlar veriyor. Nihayetinde stüdyoda model çekimi yapmıyorum.

Kablo olarak yukarıda bahsettiğim fiyatı yaklaşık 2000 TL civarında olan yerine kendi kullanım amacıma uygun iki metre uzunluğunda başka bir kablo kullandım. Bağlantı ve fotoğraf aktarımında hiçbir sorun olmadı. Dediğim gibi çalışma ortamımda bu uzunluk bana yeterli geldi. Aynı kablo markasının üç metre uzunluğunda olanı vardı ama tereddütte kaldığım için tercih etmedim.

NX TetherBağlantı ara yüzü

Programı açtıktan sonra makinayı bağlayıp “ON” yaptığınızda otomatik olarak ekranda makine bilgileri beliriyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tanımlardan anlaşılacağı gibi bağlanan kamera (ConnectedCamera) direkt yazıyor. Çektiğiniz fotoğrafların nereye kaydedileceğini “Destination” kısmından seçebiliyorsunuz. Burada üç seçenek var:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Doğal olarak seçimi sadece bilgisayar (Computer) olarak yapılsa da emniyet için “Computer+Card” da seçilebilir. Kullanma ekranında yer alan “Tools” kısmından başka ayarlar da yapmak mümkün. Burada yer alan “Transfer Setting” kısmında benim tercih ettiğim“DisplayPicturesAfter Transfer” olarak “NX Studio” seçeneğini tercih etmek oldu. Böylece çekilen her kare anında NX Studio programında gösteriliyor.

NX StudioProgramı

NX Tether kullanımı çok kolay bir arayüz. Bundan sonra ister direkt makine üzerinden isterseniz bilgisayar üzerinden fotoğraf çekebilirsiniz. Dikkat edilmesi gereken bir nokta, bilgisayar üzerinden çekim yapacaksanız NX Tether ekranından “AF” üzerindeki “OFF” butonuna basarak netlemeyi “ON” yapmanız gerekiyor.

Bu ekranın alt kısmında yer alan “ShootingSetting” de hangi kutuya tıklarsanız ayar imkânı veren başka bir ekran açılıyor. Dolayısıyla birkaç deneme ile kolayca kullanımına alışılıyor.

Çekilen fotoğraf NX Studio’da açıldığında temel ayarları yapmak mümkün. Bu programda yapılması gereken tek bir tercih şöyle: “File” menüsü içinde “Show Image ImmedieatelyAfterShooting” seçilmeli ki çekilen fotoğraf direkt ekrana aktarılsın.

Gördüğünüz gibi ekranın sol tarafında fotoğraf için oldukça tatmin edici ayar imkânı yer almakta. Programın kullanımı hakkında çok fazla da söylenecek bir şey yok. Zaten bir fotoğraf işleme programı kullanıyorsanız bunu da çok kolayca kullanabileceksiniz.

Camera Control Pro 2

Bu program ile “NX Tether” ile yaptığınız işlemleri canlı görüntü eşliğinde yapabiliyorsunuz. Ancak dediğim gibi ücretli bir uygulama. Açıkçası çekimleri direkt makine üzerinden yapınca canlı görüntü ihtiyacı -şimdilik- gerekli olmadı. Ancak stüdyoda model çekimi yapmak istendiğinde muhtemelen bu programa ya da direkt “CaptureOne” kullanılması doğru bir tercih olacaktır. Şimdilik bu programa ilişkin kullanma özelliklerini anlatmanın çok anlamı olmayacak.

 

Kablosuz Bağlantı Özelliği (Wireless TransmitterUtility)

Nikon kendi internet sayfalarında bazı modeller için kablosuz bağlantı ile bu uygulamaları kullanmak mümkün olduğunu ifade ediyor. Örneğin Z9 modeli direkt kablosuz kullanılabiliyor. Ancak “Z 7II/Z 7, Z 6II/Z 6, Z 5, Z fc, Z 50 modelleri için yine Nikon’nun WT-5 ve WT-6 alıcı-verici modüllerini kullanmak gerekir” demektedir.

Buna rağmen yine kendi programları arasında “Wireless TransmitterUtility” diye bir program var. Nikon, bu programla makinanın ve bilgisayarın direkt bağlantı yapılarak fotoğraf aktarımı sağlanabileceğini söylüyor. Bunun nasıl yapılacağını Nikon’un yayınladığı “Network Guide”başlıklı kullanma kitabının üçüncü sayfasından itibaren dokuz adımlık bir işlem sırası halinde bulabilirsiniz. Son adımda makine gövdesinde bağlantının gerçekleştiği bilgisi çıkacaktır. Çok açık tariflerle anlatıldığı için burada tekrar anlatmak zaman ve yer kaybı olacak. Sadece eşleştirme yaparken bilgisayar ekranına gelen ikinci sayfada “Camera’sbuilt-in Wi-fi” seçeneği işaretlenmelidir. On beşinci ekranda ise çekilen fotoğrafın nereye kaydedileceğini ve hangi programla açılacağını belirleniyor. Bu da “NX Studio” olarak seçildi.

Bütün bunlara rağmen bu bağlantıyı üçüncü kez denedikten sonra gerçekleştirebildim ama oldu. Böylece kablo bağlantısına da gerek kalmadı. Bağlantı Wi-fi olduğu için fotoğrafın aktarılması biraz zaman (3-4 saniye kadar) alıyor. Bu aktarma için makinada “Auto send” seçeneği “ON” yapılmalıdır. Tabii bu tarz kullanımda çekilen fotoğraf direkt hafıza kartına kaydedilip akabinde bilgisayara aktarılıyor.

Farklı Marka Fotoğraf Makinaları

Araştırmasını yapmamış olmama rağmen başka fotoğraf makinası üreticilerinin de benzer programları olmalı. Dolayısıyla burada anlatılmaya çalışılanların diğer markalarda benzer mantıkla uygulanması mümkün olabilir. Çok hızlıca hem Canon hem de Olympus içinbaktığımda farklı adlarda olsa da sanki benzer uygulamaları var. Ancak program adları bana Nikon yazılımlar gibi cazibesi olmadığı izlenimi bıraktı. Yanılıyor olabilirim. Artık bu noktada iş Nikon harici fotoğraf makinalarına sahip olan arkadaşlarımıza kalıyor. Merak edip denerlerse umarım tecrübelerini bizimle paylaşırlar.

Sonuç

Bu programlar sadece Nikon için olsa da zaten aynı anda farklı makine kullanmadığım için bir kısıtlama arz edeceğini düşünmüyorum.

Kablo ile bağlantı yapılmış iken:Evde çiçek ya da obje çekimi için faydalı olduğu kesin. Eğer çok yoğun kullanmaya başlarsam muhtemelen üç metrelik kabloyu da alabilirim. Dar alanda kabloya takılmak veya makinayı hareket ettirirken bilgisayarı yere düşürmek riskleri her zaman olacak.

Wi-fi ile bağlantı yapılmış iken: Bu denemeyi kablo kullandıktan yaklaşık dört saat sonra deneme imkânı buldum. Dolayısıyla tam bir serbestlik mümkün olabiliyor. Birçok Youtube videosunda bu tarz bağlantıyı “Wi-fi Tethering” olarak tanımlıyorlar. İlginç olan bu şekilde bilgisayar bağlantısı yaparak kullanmak mümkün iken Nikon’un neden WT-5 ve WT-6 modüllerini hala gerekli olduğunu söylemesi.

Nikon mühendisleri hakkındaki düşüncelerim D750 ve D850 modellerinin kablosuz uygulamalarında yaşadığım aksaklıklar nedeniyle olumlu değildi. Şimdi burada da “acaba mühendis arkadaşlar böyle olabileceğini bilmiyorlar mıydı?” diyerek lafımı ilgili yerlere gönderi vereyim. Tabii kendime de laf söylemem gerek: şu kabloyu boşuna almışım!… Neyse, yapacak bir şey yok.

Kablosuz bağlantının iki sakıncası olabilir. Eğer fotoğraf boyutu Z7 II deki gibi 45 Mb gibi olursa aktarım süresi daha uzun sürebilecektir. Bunu test etme şansım olmasa da böyle olacağı kesin. Diğeri ise kamerayı kapatıp açtıktan sonra tekrar Wi-fi bağlantısı için yapılan işlemlerin en baştan yinelenmesi idi. Çünkü sadece kabloyu bağlamakla makine ve bilgisayar otomatik olarak bağlantı kuruyordu. Bakın burada artık Nikon mühendislerine laf söylemeyi bırakıyor ve tebrik ediyorum. Sonunda Nikon yazılımlarında çağ atlattılar. Eğer makinanın “Info” menüsünde Wi-fi bağlantısı için kısa yol oluşturduysanız, buradan çok hızlı ve kolayca tekrar bağlantı kurulabiliyor.Wi-fi ile ilgili detayları “Z7 II Z6 II referans manual” sayfa 483’den itibaren okuyabilirsiniz.

Tabii Wi-fi bağlantısında artık “NX Tether” ara yüz programı çalışmıyor. Zaten dediğim gibi makine elinizde her türlü ayarı yaparak fotoğraf çekme imkânı söz konusu olunca uzaktan ayar ve çekim yapmak çok gerekmeyebilir. Ayrıca Nikon’un telefon uygulaması olan “SnapBridge” kablosuz uzaktan kumanda gibi kullanılabiliyor. Kamera ile bağlantısı “Bluetooth” protokolü ile olduğundan (eğer telefonunuz Bluetooth üzerinden başka bir cihaza bağlı ise kamera ile bağlantı kuramaz) eş zamanlı “Wi-fi” ile bilgisayara bağlantı yapıldığında da kullanılabileceğini düşünüyorum. Bunu test etmedim.Denerseniz sonuç hakkında bilgi vermeniz bizi de aydınlatır.

Artık bu çalışmayı yaparken çektiğim çiçek fotoğrafının bir karesini sunarak yazıya nokta koyabilirim.

Kullanılan ekipmanlar:

·        Godox AD200 Pro, ¼ güç, softbox AD-S7, objeye mesafe: 75 cm

·        Godox XPro N tetikleyici

·        Nikon Z6 II, Nikkor Z 24-70 F:4

·        Hoya +4 yakın çekim mercek

·        Çekim ayarları: 1/200, F: 13, 62 mm, Nokta ışık ölçüm. Not: tahmin edeceğiniz gibi bu tarz çekimde enstantane belirleyici bir özelliğe sahip değil. Daha düşük enstantane değeri de kullanılsa aynı fotoğraf elde edilecektir.

Fotoğrafta hiçbir düzenleme yapılmamıştır.

 

1955 yılında Salihli’de dünyaya geldim. İ.T.Ü. Elektronik ve Haberleşme Fakültesi mezunuyum. Kariyerimi özel şirketlerde üst düzey yönetici olarak sürdürdüm.
Fotoğrafçılıkla tanışmam (https://www.arthenos.com/fotograf-ile-nasil-tanistim-fotobiyografi/) 1960’lı yıllara dayanır. O yıllar, elimde babamdan kalma Kodak Retina ile başlayan hatıra fotoğrafları dönemidir. Üniversite yıllarında ilk refleks makinamı almamla, karanlık odada siyah beyaz filmle ve baskı işleriyle fotoğraf daha ciddi bir uğraşım haline geldi. Böylece 1970 li yılların önemli fotoğrafçılık dergilerde baskıya giren çalışmalarım oldu.
Üniversite sonrasında iş hayatı koşuşturmasıyla arka planda kalan fotoğrafçılıkla 1996 yılında dijital teknolojinin fotoğrafçılık alanına girişinin getirdiği kolaylıkla tekrar yoğun olarak fotoğrafla ilgilenmeye başladım. Karma sergilerde yayınlanan fotoğraflarımın yanı sıra internette birçok fotoğraf sitesinde “günün fotoğrafı” seçilen çalışmalarım var. 2014 yılından bu yana yedi kişisel sergim gerçekleşti. Aynı zamanda İFOD bünyesinde birçok karma sergiye katıldım. Halen hem dijital hem de siyah beyaz film teknolojisiyle fotoğraf uğraşım devam ediyor. Ayrıca www.arthenos.com blog sayfamızda fotoğraf üzerine yazılar yazıyorum.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Fotoğraf

Bosphor-Bosphor

İstanbul’da fotoğraf çekmenin kendine mahsus bir zorluğu var. İlgi çekici imajların yoğunluğu öyle bir raddeye ulaşıyor…

Gerçekliğin Olağanüstü Cazibesi

Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Ahu İncekaralar  https://instagram.com/ahuincekaralar  tarafından yayına hazırlanmıştır. . . .…

Foto Patinaj

Daha ziyade motorlu araçların çamurda, buzda, kumda veya benzer zorlu zeminlerde lastiklerinin (tekerleklerinin) hareketine rağmen ilerleyememesi,…

Doğal Seçim…

Uzun zamandır özünde “fotoğraf” olan yazı klavyeden akmıyor. Ancak fotoğraf kullanarak fotoğrafın etrafında döndüğümüz yazılar sunmakla…

Yapay Zeka

Görsellerde yapay zekan kullanımının tartışmaya açılması büyük ölçüde 2023 yılı Sony World Photo Organisation – ki…

Beatrice’den Gelen Mektup

Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Özlem Dikeçligil  https://www.instagram.com/ozlem_dikecligil/  tarafından yazının sonunda künyesi verilen kitapların esiniyle…