Kelime olarak Yunancadan türeyen ve çoklu algı durumu anlamına gelen sinestezi uzun yıllardır bilim insanları ve sanatçılar tarafından araştırma konusu olmuştur. John Locke, Cretien Van Campen gibi birçok bilim insanı sinestezi üzerine teoriler ortaya koymuşlardır. Kandinsky ve Klee gibi dışavurumsal sanatçılar ise sinestezi ve renkleri ruhsal ve kuramsal yönden incelemişlerdir. 1990 yılında Kanadalı fotoğrafçı Marcia Smilack sinestezik algıyı fotoğraf sanatına da taşıyarak bu alanda yenilik ortaya çıkarmıştır. Günümüzde Amerika’da ve Avrupa’da Wen Hang Lin gibi genç fotoğrafçılar arasında da sinestezik çalışmalar yayılmaya başlamıştır.
1800’lü yıllardan itibaren sinestezi resim sanatı alanında konuşulan konu olmuş. Sinesteziyi araştırma konusu olarak ilk ortaya çıkaran John Locke’tur. John Lock’a göre sinestezi insan zihninin bir düşünceyi bir düşünceyle nasıl çağrışım içine soktuğunu incelemiştir. Aynı zamanda sinestezi renklerin belleğimizde oluşturduğu duygular ve kavramlardır. Renkler sadece gözümüzle gördüklerimiz değil , duyduğumuz bir melodi veya ritmin oluşturduğu algı sonucu ortaya çıkmaktadır.
19. yüzyılın sanatçılarından Vincent Van Gogh onun için her sesin bir rengi, her sanat eserinin içinde de bir melodi olduğunu anlatmıştır. İlk piyano eğitimi almaya başladığında, her notanın bir renk gücü olduğunu ve sinestezik duyular arası birleşimden oluştuğunu fark ettikten sonra , kendi içsel algısıyla birlikte post izlenimci akımının temsilcisi olmuştur. Van Gogh “Yıldızlı Gece” çalışmasında renkleri ve fırça darbelerini müziğin ritmine göre kullanmıştır. Resimde ki titreşim etkisi veren çizgisel dokuları oluşturmak için kalın sentetik yağlı boya kullanmıştır. Duyduğu ses, sert veya hareketliyse mavi rengi ve keskin fırça darbeleri , ses sakin veya ağırsa sarı rengi minik aynı düzeyde giden fırça darbeleri kullanmıştır. iki rengi duyularını sinestezinin beyinde oluşturduğu yüksek elektrik akımı, sanatçıyı sanat eserlerini ve dünyayı algılama yönünden diğer insanlar daha farklı yorumlamasında kaynak olmuştur. Bu durumundan dolayı, toplum tarafından eleştirilmiş olsada, post izlenimci hareketinin önde gelen sanatçılarından biri olmasını sağlamıştır. Okşayan havai fişeklere benzediğini açıklamıştır.
20.yüzyılın Rus soyut sanatçılarından Wassily Kandinsky ,sanatta ruhsallık üzerine adlı kitabında sinesteziyi ve renkleri ruhsal yönden ve biçimsel yönden değerlendirmiştir. Sanatçı renklerin ritmik ve ruhsal titreşimleri vardır ve bu titreşimler duyguları ortaya çıkartır ifadelerini kullanmıştır. Kandisky Arnold Schönberg’in müziğini dinlerken gözünün önünde sarı dairenin dışarıya doğru büyüdüğünü ve bakan kişiye yaklaştığını fark etmiş, mavi dairenin ise içe doğru küçülerek bakan kişiden uzaklaştığını deneylerle gözlemlemiştir. Kandinsky’e göre rengin duyular ve duygular yönünden gelişmemiş ruh üzerindeki etkisi anlık’tır. Açık, duru ve sıcak renklerin cazibesi diğer renklere göre daha fazladır. Zincifre kırmızısı, ateşin rengi olduğundan bireyi daima cezbetmiş duyguya götürmektedir. Uzun ve tiz trompet sesinin kulağı zorlaması gibi, parlak limon sarısı da gözü yakmaktadır. Birey limon sarının verdiği sert duyguyu dengelemek için maviye ve yeşile yönelmektedir.
Sinestezinin fotoğraf sanatına yansıması 1990’lı yıllarda Kanadalı sanatçı Marcia Smilack tarafından ortaya çıkmıştır. Bir gün sanatçı müzik dinlerken gözünün önüne ritmin ve ses frekansının oluşturduğu biçimler gelmeye başlamıştır. Bu yeteneğini fark edip, fotoğraf sanatı ile ifade etmeye başlamıştır. Sinestezi sanatçıya katalizör ve kohezif kuvvet sağlamaktadır. Sanatçının eserlerinde kompozisyondan önce sezgisellik ön planda olmuştur. Ve çevredeki nesnelerden ve doğadan yararlanarak yaratıcılığını eserlerinde kullanmıştır.
Sanatçı Bulutlar gibi Balçık adlı eserinde, hayalini anlatmıştır. Sanatçı üzerinde yosunların yüzdüğü bir göletten yansıyan sahil güvenlik karakolunun bir resmini çekmiştir. Marcia Smilack sanatında genellikle teknik olarak su üzerini kullanmaktadır. Bunun nedeni ise dış mekanın gölgesini, ve insan beyninin elektrik ve enerji akımının titreşimini su üzerinde ( göl, deniz ) daha iyi bir şekilde yansıtılmasıdır. Sanatçının bazı sanat eserlerinde sadece renkler ve formlar ön plandadır. Renk ve ışık armonisini eserlerinde en iyi şekilde anlatan fotoğraf sanatçılarındandır.
Günümüzün fotoğraf sanatçılarından Wen Hang Lin sinesteziyi sanatında metafor olarak kullanarak iki zaman kavramını görsel duyuyla birleştirerek eserlerinde ifade etmektedir. İki olay katmanını birbirine bağlayarak ve anın yaşattığı duyguyu hissettirerek izleyiciye iki ayrı noktada algılama biçimi oluşturmaktadır ve bu iki ayrı olayı, renklerle kaynaştırarak soyut bir alan açıp, izleyicide metitatif etki yaratmaktadır.
19. yüzyıl ve 20.yüzyıl arası sembolistler arasında güncellik kazanan sinestezi, duyular arası birleşim diye tanımlanmıştır. 1800’lü yıllarda hastalık olarak bilinen sinestezi, 20. yüzyılda bütüncül sanat düşüncesinin yapı taşlarını oluşturmuş ve günümüze kadar hem resim alanında hem de fotoğraf alanında sürekliliğini korumuştur.
GAMZE GÖKÇEN
6 Ağustos 1993 ‘de İstanbul’da doğdu. Çocukluğundan beri resim yapmaya merakı ve yeteneği vardı. 2007 yılında Adıgüzel Güzel Sanatlar Lisesi Resim bölümünü kazandı. 2017 yılında Yeditepe Üniversitesi Moda Tasarım bölümünden mezun oldu. Money card ve Card Finans gibi büyük reklam projelerinde styling asistanı olarak çalıştı.
2019 yılında Yeditepe Üniversitesi Plastik Sanatlar ve Resim Bölümü Yüksek Lisans programına’na girdi. Tev Korona Kahramanları Destek Fonu ( Bulaşıcı olan iyiliktir ) projesi, Avrasya Sosyal Bilimler Kongresi, Art Ankara Sanat Fuarı, Art Contact Sanat Fuarı, İtalya’da M.A.D.S Sanat galerisindeki gibi birçok karmasergiye katıldı. Amerikalı Sinestet Piyanist MarginAlexandere 31 Nisan 2021 ‘dekikonserinde sanatçının Maneviyatın Işığı adlı çalışmasına beste yaptı. Suadiye Sanat Galerisinde 2021yılında Sinestezi ve Renklerin Enerjisi adlı ilk kişisel resim sergisini açtı. Gazi Üniversitesi’nin düzenlediğisempozyumda sinestezi üzerine ve Kütahya Üniversitesi’nde “Renklerin Kültürlerdeki Yeri ve Tarihçesi” üzerine sunumlar yaptı. 2022 yılında sinestezi ve sanat ilişkisikonulu yüksek lisans tezini verdi.
Kadir Has Üniversitesinden Sanat Terapi eğitimi veResim Analizi ve Psikolojik Yorumlama eğitimi aldı.
Fotoğraf eğitimlerine 2018 yılında Londra’nın önde gelen sanat ve moda okulu olan Central Saint Martins’den styling ve moda fotoğrafçılığı alanında uzmanlık eğitimi alarak başladı. Aynı yıl İfsak’da Temel Fotoğrafçılık eğitimi alıp, Doğa ve manzara grubuna üye oldu. 2018- 2019 yılları arasında ürettiği doğa fotoğrafları İfsak’ın 60. yılı için hazırlanan Manzaralar kitabında yer aldı.
[…] Sinestezinin Yarattığı Renklerin Görsel Sanatlar Üzerindeki Etkileri […]