Yeni yazımın ana temasını, Savaş Çekiç’in ‘’kıyı’ya, göl’e, ada’ya haiku’’ adlı kitabının oluşturmasına karar vermiştim. Fakat, yazmaya başladığımda, bu kadar zorlanacağımı hiç düşünmemiştim. Sonrasında kafamda deli sorular dönmeye başladı; Beraberinde fotoğrafın haiku
DevamıBu ayki yazıma başlamadan önce kulaklığımı taktım ve Spotify’dan Romen şarkıcı Maria Tanase’yi açtım. Parmaklarım klavyeye vururken müziğin ritmine eşlik etsin istedim. Zira yine nereden başlayacağımı bilemediğim bir yazı beni bekliyordu… Kendisi
DevamıZen’i hiç bilmeyenler için dağlar yalnızca dağ, ağaçlar yalnızca ağaç, insanlar da yalnızca insandır. Kişi Zen’i anlamanın yarı yoluna gelince; bütün biçimlerin hiçliği belirir, dağlar artık dağ değil, ağaçlar artık ağaç değil, insanlar da
DevamıYeni yazımın ana temasını, Savaş Çekiç’in ‘’kıyı’ya, göl’e, ada’ya haiku’’ adlı kitabının oluşturmasına karar vermiştim. Fakat, yazmaya başladığımda, bu kadar zorlanacağımı hiç düşünmemiştim. Sonrasında kafamda deli sorular dönmeye başladı; Beraberinde fotoğrafın haiku
DevamıEtkileşeetkileşe başkalaşıyoruz… İlk yazımda haiku maceramı anlatıp, yazdıklarıma ‘üç satır söz’ demeyi tercih ettiğimi ve ilk etkilendiğim kitabın 2008 basımı Oruç Aruoba çevirisi ‘Kelebek Düşleri’ olduğunu söylemiştim. Sonrasında Türkçe basılmış – çeviri
Devamıyapabilseydimköklerimi salardım—bir çınar gibi Haiku maceram 2013 yılında İFSAK’ta çok sevgili hocam, ustam Yalçın Savuran’la ‘Sinemayı Okumak’ atölyesinde başladı. O yıllarda Yalçın Hoca yönetmen sineması üzerine yapıyordu atölyesini. Sıra Japon yönetmen Yosujiro
Devamı
Bize Ulaşın