Yapay Zekâ ve Sanat

/

Yapay zekâ 21. yüzyılda teknolojik anlamda öne çıkan en büyük gelişmelerden biridir. Satranç oynayan ve dünya şampiyonunu yenen bir programın bir süre sonra  hayatımızın her alanına girmesi beklenen bir durumdu. Doğaldır ki bilimsel bir buluş olduğu için en çok bilimde kullanılacak. Ancak bir süre sonra teknolojinin girdiği her alana girmesi bekleniyor. Merak edilen konu sanat bu teknolojik ve bilimsel gelişimden nasıl etkileneceği. Şimdiden ilk örnekler, ilk haberler, ilk yorumlar görsel ve yazılı medyada çıkmaya başladı.

Yapay zekânın sanatın tüm türlerini etkileyeceği muhakkak… Sanat bu durumdan nasibini ne kadar alacak?…  Sanatın geleceği yapay zekâ ile ne olacak?… Hangi sanat dalı yapay zekâdan en fazla etkilenecek? Düşüncelerimizi okuyan bir yapay zekâ düşüncelerimiz doğrultusunda sanat yapabilecek mi? Fırçanın ve boyanın yerini kodlar ve algoritmalar mı alacak? Yeni bir sanat akımı doğacak mı?

Yapay zekânın ürettiği eserlerle birlikte gelen en büyük soru ise şu olacak: Sanat mı? Teknoloji ürünü mü?

Doğal olarak “sanat” kavramı, bizleri herhangi bir yapay zekâdan da ayırabilen bir konudur. Resim yapmak, fotoğraf çekmek, şarkı bestelemek, hikâye yazmak insanlara ait bir özelliktir -en azından şimdilik-… Düşünen, farkındalığı olan bir yapay zekâyla henüz tanışmamış olsak da sanat yapmaya çalışan yapay zekâlar halihazırda var. Şimdilik başlangıç seviyesinde olsalar da resim yapmak, şarkı yazmak ve bestelemek, hatta hikâye ve senaryo yazmak gibi eylemler önümüzdeki yıllarda sadece bize ait bilişsel özellikler olarak kalmayacak gibi durmaktadır. Tabii, bu durumun ortaya çıkardığı yeni bir tartışma daha olacak: “Eser sahibi kim?” Bu sorular çoğaltılabilmekle birlikte şimdilik henüz doğru dürüst bir yanıtı da yok. Bugüne kadar yapay zekâ ile sanat ilişkisi ne durumda ona kısaca bir bakmakta fayda var. 

Geçtiğimiz aylarda Sotheby’s Londra‘da gerçekleşen çağdaş sanat müzayedesinde, yapay zekâ tarafından geliştirilmiş bir sanat eseri ikinci kez açık arttırmaya çıkarıldı. Alman sanatçı Mario Klingemann’ın, kadın ve erkek portreleri üreten Memories of Passersby 1 adını verdiği retro tarzda ahşap bir kutu ve iki ekrandan oluşan eseri  40 bin sterline alıcı buldu. Daha önce Fransız sanat kolektifi Obvious tarafından geliştirilen bir diğer yapay zekâ sanat eserine tahmini 10 bin dolar değer biçilmişken, Christie’s müzayedesinde 40 katına, 432.500 ABD Dolarına satıldı.  

Mario Klingemann-Memories of Passersby 1

Christie’s müzayedesinde satılan eserin imza kısmında sanatçı kolektifinin ismi yerine, bir algoritma yazıyor. Hal böyle olunca, izleyici şiddetle eseri kimin yaptığı şeklinde sanatçı tanımını sorguluyor. Pek çok insan için yapay zekâ sanatı bir bilim kurgu ürününden öteye gitmiyor. Oysa, “Bu eseri yapay zekâ yaptı” demek, bir fotoğrafın sahibinin fotoğraf makinesi olduğunu iddia etmeye benziyor. Makine zekâsı sanatçı için bir araç, bazen de araçtan öte, sanatçının işbirlikçisi olarak konumlanıyor. İnsana ve makineye ait özellikler birleşerek bir eser ortaya çıkıyor. Yapay zekâ sanatı bir taraftan da  kavramsal sanata da benzetilebilir. Fizikselin ötesinde, zihinsel emeği de gözardı etmemek gerek.

Bugün, yapay zekâ konusunda bilim ve teknoloji alanında çığır açacak ilerlemeler söz konusu. Kodlamanın gelecekteki önemi şüphesiz. Sanatın hiçbir dönemde dünyadaki gelişmelere tepkisiz kalmadığı düşünülürse; yeni sanatçı jenerasyonunun fırça ve boya veya başka bir sanatın enstrümanı yerine kodlar ve algoritmaları tercih etmesi olağan… Eserin yeni teknolojilerle veya yapay zekâyla üretilmiş olması o işin eser statüsünü değiştirmiyor. Bu nedenle Mario Klingeman‘ın çalışmaları Metropolitan Müzesi, MoMA ve Centre Pompidou gibi dünyanın en önemli müzelerinde sergileniyor. İzleyiciyi her türlü sistemin iç işleyişini sorgulamaya, anlamaya ve hatta yıkmaya davet ediyor. Estetik teorisi ve insan algısıyla ilgileniyor; otonom hareket eden algoritmalar yaratıyor.  Nasıl ki Monet ya da Pablo Picasso’nun kendi estetik biçimlerini yaratmasıyla birlikte empresyonizm, kübizm akımları doğduysa, ileride ortaya çıkacak yeni yaklaşımlara bu isimler veya farklı isimlerle yeni akımlara öncülük etmesi muhtemeldir.

Sanatın temel duygusu da var olana karşı olmak değil midir? 

Bir başka potansiyel “sanatçı” yapay zekâ ise Paris merkezli bir firma olan Obvious tarafından oluşturuldu. Obvious kurucu ortaklarından Hugo Caselles-Dupre, yapay zekâ sistemine 14. ve 20. yüzyıldan 15.000 portre (resim) verisi yüklediklerini belirtiyor. Ardından, bu veriler ışığında “Yaratıcı”, yeni bir resim yapmaya çalışırken diğer taraftan “Ayrıştırıcı”, insan yapımı bir resim ile oluşturulan resim arasında ayrım yapmaya, farkları bulmaya çalışıyor. Ayrıştırıcının amacı, yapay zekâ tarafından oluşturulan yeni resmin gerçek bir resim olduğuna yaratıcı kısmı inandırması, diğer bir deyişle onu kandırmasıdır. GAN (Generative Adversarial Network; Çekişmeli Üretici Ağ) sistemini kullanarak, kurmaca bir aile yaratan Obvious, aile fertlerinin ilk resmi olan “Edmond Belamy’nin Portresi”ni yaptı.

Edmond De Belamy’nin Portresi

Yapay zekânın yaptığı bu ilk resim olan Edmond Belamy’nin Portresi’nin, 432.500 ABD Doları ile adı açıklanmayan bir kişiye satıldığını da ekleyelim.

Yapay zekânın sanat yapmaya çalıştığı bir diğer alan müzik. Müzisyenlerden, sanatçılardan ve programcılardan oluşan bir ekip, Yüzlerce Eurovision şarkısının (sözleri ve melodileriyle) bir yapay zekâya yüklenmesiyle oluşturulan, sözleri ve melodisi tamamen bir yapay zekâya ait “Blue Jeans and Bloody Tears” adlı  şarkı belki de kendi alanında bir ilk. Ardından ekip, oluşturulan bu melodi ve söz gruplarından birkaçını seçip birleştirerek tek bir şarkı haline getiriyor. Eski bir Eurovision birincisi olan Izhar Cohen ise şarkıyı bilgisayar ile beraber söylemiş. Sözleri pek etkileyici olmasa da, akılda fazlasıyla kalıcı ve kendini dinleten bir melodisi olduğu belirtiliyor.

Edebiyatta ise durum henüz emekleme aşamasında diyebileceğimiz noktada. Hikaye yazan (tamamlayan) bir yapay zekâdan da bahsetmekte fayda var. Kanadalı Adam King’in, Open AI alt yapısını kullanarak kurduğu Talk ToTransformer adlı internet sitesinde, birkaç kelimelik bir giriş yapıldıktan sonra yapay zekâ, önceden yazılmış olan bu giriş cümlesini, birkaç paragraflık bir hikaye haline getiriyor. Giriş yapılan kelime veya cümlenin karmaşıklığına göre, bir kısa hikaye elde ediliyor. Yapay zekâ, kalite olarak olmasa da, içerik olarak eşsiz diyebileceğimiz kısa hikayeler yaratıyor. Yapay zekâ tarafından roman ve şiir yazıldığını biliyoruz. Japonya’nın Hakodate bölgesinde bulunan bir üniversitede geliştirilen yapay zekâ yazdığı romanla, ulusal edebiyat ödüllerinde, binlerce kişiyi geride bırakarak finale kalmayı başardığı haberleri yayılıyor. Ancak, edebiyat ve şiir eleştirmenleri tarafından, bu metinlerin edebi nitelik açısından nasıl değerlendirileceğini, henüz bilmiyoruz.

Yapay zekânın sanatın tüm türlerini etkileyeceği muhakkak… Fotoğraf ve görsel sanatlar bundan nasibini en fazla  alacaklar arasında. Çünkü içlerinde kullanım aracı olarak teknolojiye dayanan sanat aygıtı olarak ön planda olan fotoğraf makineleri.

Aurga isimli bir ürün hem amatör hem de profesyonel olarak fotoğraf çekenlere hitap eden bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. Cihaz DSLR fotoğraf makinelerin flaş yerlerine takılıyor. Yapay zekâ temelli olarak çalışan Aurga, yapacağınız çekime göre en iyi ayarları size sunuyor. iOS ve Android uygulamasından da yönetilebilen alet, 30 metre uzaktan yönetim imkânı sunuyor. Cihazın özellikleri arasında portre, hareketli obje, manzara gibi birçok çekim kategorisi bulunuyor. Bu karışık durumun içinden çıkmak için hazırlanan Aurga ile fotoğraf çekmek daha kolay hale geliyor.

Başka bir teknolojik ürün olan Montana tabanlı yazılım geliştiricisi Ryan Stout, mükemmel fotoğraflar çekmenizi sağlayacak, yapay zekâyı kullanan Arsenal elektronik modülünü geliştirmiş. Microsoft Research, işi başka bir boyuta götürerek tamamen kişilerin söylediklerine dayalı bir imaj yaratabilen bir algoritma yaratmış. Adobe, kullanıcının portresini Mona Lisa’dan Yunan heykeline kadar her tarza dönüştürmesini sağlayan bir araç yayınlamış. IBM, yapay zekâ sayesinde ünlü olarak neye benzeyeceğinizi gösteren bir web sitesini yayına koymuş. 

Araştırmacılar, yapay zekâ aracılığıyla sahte ama gerçekçi video üretmek için yapay sinir ağlarını oldukça sınırlı veri ile eğitmeyi başarmış durumda. Samsung Yapay Zekâ Merkezi araştırmacıları; sadece bir fotoğraftan yola çıkarak yarattıkları model kişinin gerçekçi videosunu oluşturabiliyor. Böylece ileride sadece bir fotoğraf ile belki bir film çekilebilecek. Araştırmacılar, bu etkiyi yaratmak için algoritmayı; Youtube’dan topladıkları ünlü insanların 7.000 görüntüsünü kullanarak surat özellikleri (genel yüz şekli, gözler, ağız yapısı gibi) üzerinde eğitmiş. Mona Lisa üzerinde bile işe yarayan model; Fyodor Dostoyevski, Albert Einstein, Marilyn Monroe gibi ölmüş insanları sanki canlıymış gibi gösterebiliyor.

Teknolojinin sınırlarını zorlayan yapay zekâ, önümüzdeki dönemde sanatı bambaşka bir boyuta taşıyacak. Yeni ifade biçimlerini beraberinde getirecek, biz de yeni tartışmalara şahit olacağız anlaşılan… Yapay zekânın önümüzdeki günlerde ve yıllarda sanat konusunda  neler yapabileceğini görmek ve deneyimlemek çok farklı bir tecrübe olacak… Yüzyılın başında Duchamp‘ın hazır yapım pisuarı ‘sanat eseri’ olarak sergilemesiyle başlayan tartışmaların, yeni yüzyıl versiyonunu bu sefer yapay zekâ yaratacak gibi görünüyor.

Kaynaklar

1-Deniz Çağlar. Yapay Zeka ve Sanat. haberturk.com

2-Faruk Güler. Yapay Zeka Sanat Üretebilir mi? Şarkı Besteleyen, Resim Çizen, Hikaye Yazan Yapay Zeka Mümkün müdür?  Evrimagaci.org

3-Ali Osman Uz. Yapay Zeka Tarafından Çizilen ve 432 Bin Dolara Satılan Resim. Listelist.com

4-Tuğçe İçözü. Yapay zekanın ürettiği fotoğraflar ile gerçeği ayırt edebilir misiniz? Webrazzi.com

5-Gözde Ulukan. 2018’in yapay zeka temelli en iyi 5 fotoğrafı. Webrazzi.com

6- Yapay zeka ile kusursuz fotoğraflar çekilebiliyor! Shiftdelete.net

1963 yılında Tarsus’ta doğdu. 1988 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden mezun oldu. 1991-1997 yılları arasında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi I. Beyin Cerrahi Kliniğinde ihtisasını tamamlayarak Beyin Cerrahi Uzmanı oldu. 2013 yılından itibaren Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahi Kliniğinde Eğitim ve İdari Sorumlusu olarak çalışmakta. 2015 yılında Beyin Cerrahı Doçenti oldu.

Bilimsel hayatı dışında, fotoğraf ve sanatı ile de ilgilenen Dr. Ali İhsan Ökten’in yazarlık kimliği de vardır. Bugüne kadar bir çok farklı fotoğraf proje çalışması yapmış ve bir çok yerde fotoğraf sergisi, söyleşisi ve sunumu yapmış, ulusal ve uluslararası birçok ödül almıştır. Fotoğraf sanatı üzerine yazdığı “Fotoğraf Yazıları”, “Fotoğrafın Eleştirel Gücü” isimli kitapları, ayrıca Çukurova Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Can Özşahinoğlu’nun yaşamını fotoğrafladığı ve yazdığı “Yetişmiş İnsanın Gücü: Prof. Dr. Can Özşahinoğlu” kitabı ve Dr. S. Haluk Uygur ile birlikte Çukurova tıp tarihi üzerine editörlüğünü yaptığı “İlk Çağlardan Günümüze Çukurova Tıp Tarihi” kitapları bulunmaktadır. İçinde söyleşi ve yazılarından örneklerinde olduğu Tekin Ertuğ’un yazdığı “Işıkla Resmedenler-8; Ali İhsan Ökten” kitabı da mevcuttur. “Bir Cerrahın Kaleminden-Tıp, Felsefe, Sanat ve Sağlık Politikaları” kitabı ve Arap Alevi kültürü üzerine yazdığı “Anadolu’nun Sırlı Aynası: Arap Aleviler/Nusayriler” kitabı yeni yayınlanmıştır. Yakında “Sanatın Kıyısında Fotoğraf” kitabı çıkacaktır. Dr. Ali İhsan Ökten ayrıca 10 ayrı sanat içerikli kitapta konuk yazarlık veya bölüm yazarlığı yapmıştır. Türk Tabipleri Birliği Edebiyat Matinelerinin Başkanlığını yapmaktadır.

Fotoritim, Fotoiz, Hekimedya, Altın Şehir ADANA, Adana Tabip Odası Dergisi ARTI, Türk Nöroşirürji Derneği Bülteni, ARATOS Bilim ve Felsefe Dergisi, İFSAK Sinema ve Fotoğraf Dergisi, Evrensel Kültür, Altınrota Gezi Dergisi ve Yeni-e dergilerinde fotoğraf ve sanat ağırlıklı olmak üzere sağlık sistemi ve sorunları, kent sorunları üzerine yazılar yazmıştır.

2012-2014 ve 2016-2018 yılları arasındaki dönemlerde Adana Tabip Odası Başkanlığı, 2008-2010, 2010-2012 dönemi Adana Tabip Odası Onur Kurulu üyeliği, bir çok kez TTB Merkez Konsey Delegasyon üyeliği yapmıştır. Halen Adana Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi ve Türk Nöroşirürji Derneği Sekreteridir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Kültür Sanat

Dünyayı Kim Kurtaracak?

Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Zeynep Yılmazoğlu   https://instagram.com/zeynepyilmazoglu  tarafından yayına hazırlanmıştır. . . .…

Bir Zamanlar Anadolu’da…

Fotoğrafçının Doğuşu Bir zamanlar gençtik. Nedensiz bir evrensellik peşindeydik. Batı ne yapıyorsa biz de onu yapmak…

Oedipus Kompleksi ve Fotoğraf

Okuyucu, edebi bir metinde anlatılanları kendi bilgisi, düşünce ve hayal dünyası, kültürü ve çevresel şartları içinde…