Nepal, Mumbai Seyir Defteri (Yaz 2024) (devam)

///

Bölüm 03, Nepal, Katmandu

1 Temmuz 2024 – Pazartesi

Dün akşamın etkisi ile bu sabah biraz geç kalkıyoruz. Dışarıda yapmaya çalıştığımız kahvaltı girişimi başarısız olunca, tekrar otele dönüp dün yaptığımız kahvaltıdan yapıyoruz. Kahvaltı sonrası, ölü yakma törenlerinin yapıldığı “Peshupatinath tapınağına” gitmek için bir taksi bulmak üzere yine sokaktayız. Otelin çok yakınında bir taksi buluyor ve tapınağa doğru yola çıkıyoruz. Tapınağa geldiğimizde taksici isterseniz bekleyeyim diyor. Biz de bugün gideceğimiz diğer yerleri söyleyip, alaşağı ver yukarı pazarlıkla adamı 3000 Rs ‘ye tüm gün bağlıyor ve beklemeye bırakıyoruz. Akabinde tapınaktayız, giriş bilet ücreti olan 1000 Rs’yi verip giriyoruz içeriye.

 

 

 

 

 

 

Büyük bir tapınak, bol fotoğraf çekiyorum. Ölü yıkama ve yakma ritüellerini izliyoruz. Törenlerden çok fazla çekmek istemiyorum, ailelerin normal karşılamasını beklemek doğru olmaz. Beş, altı kare ile yetiniyorum. Yakılan bedenlerin külleri Ganj gibi kutsal sayılan “Bagmati” nehrine atılıyor. Bu tapınak Hindular için oldukça kutsal. Ayrıca tapınaktaki bazı kapalı mekânlara Hindu dışında yabancı alınmıyor. Biz de dışarıdan fotoğraflamakla yetiniyoruz. Dolaştıktan sonra ayrılıyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

Sonraki durak bir Budist tapınağı “Boudhanath Stupa”. Budistler için hac yeri ve en kutsal saydıkları yerlerden. Taksici anlaştığımız gibi bekliyor bizi. Tapınak buraya oldukça yakın. Beş, on dakika içinde varıyoruz. Biletler 400 Rs. Yine Ayçin ve ben giriyoruz. Çok büyük değil. Hemen hemen her yerde olduğu gibi girişten sonra tapınağın etrafı turistik eşya dükkânları, kafe ve restoranlarla çevrilmiş. Nepal’de her şey satmak üzere şekillenmiş. Turizm iyi bir gelir kapısı sanırım. Tapınağı gezip, bir üst katta, açıkta, saat yönünde, yalınayak bir tur dönerek hac görevimizi tamamlıyor ve fotoğraflarımızı da çekerek ayrılıyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

Önce Gülten ve Hamit sonra da taksici ile buluşup bir sonraki hedef olan “Maymun tapınağı” için yola koyuluyoruz. Maymun tapınağı “Swayambhu Stupa” bugünün son ziyareti. Ulaşıyor ve bu sefer 200 Rs ‘ye biletlerimizi alarak giriyoruz içeriye. Hindistan’da ki Maymun tapınağındaki kadar maymun yok burada. Olanları fotoğraflıyoruz. Maymun az ama buranın iyi yanı Katmandu’nun panoramik görüntüsü. Epey yüksekteyiz. Onu da fotoğraflıyoruz.

Budist tapınaklarının hemen hemen hepsinde dua çarkları, tekerlekleri var. Bunlar dünyanın her hangi bir yerinde çevrilirse ve dua bayrakları dalgalandığında bu öğreti yayılmaya devam edecek demekmiş. Tabii buna bizde cürmümüz kadar katkıda bulunuyoruz. Bu tapınakta dev bir tane ve etrafta çeşitli boylarda bir sürü tekerlek var. Her tapınakta bir kubbe ve kubbede her yerden görünen bilgelik ve merhameti simgeleyen gözler var. Ne yalan söyleyeyim bana Orson Welles’in 1984 filmini anımsatıyor. Bir de 13 sayısı önemli. Ya kat olarak ya da kule olarak bu sayıda bir şeyleri ekliyorlar tapınaklara. Bu sayı Budizm’in aydınlanma yolunda çıkılması gereken basamakları tanımlıyormuş. Batıda onun için uğursuz demişlerdir belki, Nirvana’ya ulaşan insan korkusundan. Tapınaktan çıktıktan sonra taksi ile otele dönüp, taksicinin parasını ödüyoruz. Ertesi gün için de planımızı anlatıp pazarlığımızı yapıyor ve 8000 Rs ‘den 5000 Rs ‘ye düşürerek anlaşıyoruz. Yarın da rahatız. Otelde biraz dinlendikten sonra çıkıp daha önce yolda görerek girip bilgi aldığımız bir acenteye gidiyoruz.  Amacımız 2 gece 3 günlük bir safari turu satın almak. Daha önce pazarlığımızı yapmıştık. 100 $ ‘a alıyoruz 115 $ olan paketi. Tabii kişi başı, her şey dâhil. Uras‘a küçük olduğu için 10 $ daha indirim yapıyorlar. 100 $ kaparo vererek anlaşıyoruz. Yarından sonra, ayın üçü sabahı yola çıkacağız.

 

 

 

 

 

 

Acenteden çıkıyoruz, yemeğe daha var, biraz alışveriş zamanı şimdi. Her gezide olduğu gibi tişört ve açacak için bakıyorum mağazalara. Tişörtler tamam ama açacak yok yine. Şans işte aramaya devam. Alışverişten sonra otele yakın bir yerde momo yiyerek otele dönüyoruz. Akşam bira ve sohbet faslından sonra yatmaya gidiyoruz. Yarın epey erken kalkacağız.

Bugün 12441 adım atmışız.

 

1964 yılında memur bir babanın çocuğu olarak Urfa’da doğdum. 1968 yılında hayatımın geri kalanını geçireceğim İstanbul’a tanıştım. 1986 yılında Yıldız Üniversitesi Kocaeli Mühendislik Fakültesinden Elektronik Mühendisi olarak mezun oldum. Sırasıyla askerlik, iş hayatına başlama, evlilik, iki tane dünya güzeli kız dünyaya getirme, kendi işini kurma ve sonra “Yeter daha ne kadar çalışacaksın?” diyerek iş hayatını komple bırakma çizgisinde bir yaşam geçirdikten sonra, hobilerime yöneldim. Yurt içi, yurt dışı geziler, teknecilik ve karavancılık ile görme, keşfetme ihtiyacımı karşılarken, bunları belgelemek için çocukluktan beri sevdalısı olduğum fotoğrafa tekrar başladım. Aslında çocukluktan beri sevdalı olduğum söylenemez; çocukluğumun tatil günleri, ilkokuldan başlayarak dayımın Maltepe’deki fotoğraf stüdyosunda çalışarak geçti. O zamanlar dışarıda oynamak yerine o daracık karanlık odada, fotoğrafçılığın mutfağında çalışmak nefret edilesi bir durumdu. Ama her aşk nefretten doğmaz mı? Doğar; dolayısıyla fotoğraf makinesini hiç bir zaman yanımdan ayırmadım. Askerlik sırasında, 1988 yılında, AFSAD'da temel eğitim aldım. 2014 yılında, emekli olur olmaz İFSAK’a üye oldum. Çeşitli karma sergilerde, dernek içerisindeki fotoğraf gruplarında, sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım. Bir dönem Yönetim Kurulu'nda görev yaptım. 2018 yılında İstanbul Fotoğraf Günleri Koordinasyonunu üstlendim. Ve bu sevdiğim ortamda bulunmaya devam ediyorum.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Fotoğraf

Beklerken

Yeryüzünün Gizli Görüntüleri Fotoğraf ve caz müziği birbirine çok benzer. Fotoğrafın da caz gibi türleri, icra…

Foto Sürreal

Fotograf ortamında bir süredir sürreal fotograf başlıklı seminer, atölye, sergi, gösteri gibi etkinlikler göze çarpıyor. Geleneksel/Modern…

Kendim Olmayı Seçtim

Güvenli ve korunaklı hissettiğimiz evimiz, hareket alanlarını daraltırken, özgürlüklerimizi sınırlar mı? Toplumun koyduğu görünmez duvarların ilk…

Yapay Zekâ ve Fotoğraf

Analog fotoğrafçılık yerini dijital teknolojilere terk ederken çoğumuz büyük bir devrime şahitlik ettiğimizi düşündük. Oysa filmli…

Nepal, Mumbai (Yaz 2024)

Bölüm 12, Umman, Maskat 10 Temmuz 2024 – Çarşamba Kurduğumuz saatte, sabaha karşı saat altıda uyanıyoruz.…

Büyükanne Orada mısın…

Bir ressam düşünün ki, bilinen tüm fotoğrafları yaşlılık dönemine ait olsun ve yaşadığımız dünya onu “Büyükanne”…

Nepal, Mumbai (Yaz 2024)

Bölüm 11, Hindistan, Mumbai (Devam) 9 Temmuz 2024 – Salı Sabah yine aynı saate kalkıp, kahvaltımızı…

Köy Enstitüleri Ruhuyla

‘Ağlarken gördüğümüz insanları, şimdi dans ederken görmek mutluluk verici’ Yazımın temellerini dayanışma gönüllüsü, sanatçı arkadaşım Meral…

Paris Yalnızlığı

Bayram Yılmaz Fotoğraf Kitabı Üzerine   Sert kapak, 154 sayfa 108 Siyah-beyaz, duotone fotoğraf Ebat 23×26…

Bir Öğrenci Sorduğunda

Minor White‘a ait bu yazı, İfsak Blog Ekibi tarafından Espas Sanat Kuram Yayınları’nın izniyle “Fotoğrafçının Eğitimi” …