Etkili Bir Fotoğraf Dili İçin Öneriler… (1)

//

Fotoğraf çalışmalarında etkili ve tutarlı sonuçlar almanın yolu, kendinize sağlam bir çalışma sistematiği oluşturmaktan geçer. Karşınıza çıkan her konuda ortalamanın üzerinde fotoğraflar üretmek—ister sokakta ister doğada ister portre ya da belgesel çalışmalarında olsun—ancak bu sistematiğin oturmasıyla mümkün olur. Elbette hepimiz çektiğimiz her fotoğrafın çok başarılı ve etkileyici olmasını isteriz. Ancak “iyi fotoğraf”, tıpkı hayatın pek çok alanında olduğu gibi, birbirine bağlı çok sayıda değişkenin uyumuna ihtiyaç duyar.

Işık ve ışığın yönü, aydınlatma koşulları, doğru ışık ölçümü, enstantane–diyafram ilişkisi, Beyaz Ayarı, uygun objektif seçimi, etkili bir kompozisyon kurmak, ilgi çekici bir konu ya da sahneyle karşılaşmak, o konuyu aktaracak en güçlü açıyı bulmak, fotoğrafı hatırlanır kılacak doğru ana basmak, güçlü bir mesaj oluşturmak ve bu mesajı sade, temiz bir dille iletmek… Bunların her biri fotoğrafın gücünü belirleyen önemli başlıklardır. Üstelik büyük ihtimalle burada saymayı unuttuğumuz daha pek çok unsur da bu bütünlüğün parçasıdır.

Bu etkenlerin bir kısmı tamamen fotoğrafçının kontrolü altındayken, önemli bir bölümü de hayatın bize sunduğu olanaklarla sınırlıdır. Işık, hava koşulları, karşımıza çıkan kişiler, anın kendisi… Bunlar her zaman bizim belirleyebileceğimiz şeyler değildir. Ancak bizleri daha iyi fotoğrafçı yapacak olan, kontrolümüz altındaki değişkenlere olan hâkimiyetimizdir. Fotoğraf bilgimizi, sezgimizi ve pratiğimizi güçlendirdikçe, hayatın sunduğu anları daha doğru okuyabilir ve daha etkili fotoğraflar üretebiliriz.

Bu nedenle, fotografik “kozanızı” örerken bazı temel ipuçlarına tutunmanın yol gösterici olacağına inanıyorum. Hem sokak fotoğrafçılığında hem doğa, portre, belgesel ya da kavramsal çalışmalarınızda; nerede ve ne çekiyor olursanız olun, bu başlıklar fotoğraf yolculuğunuzda güçlü bir omurga oluşturacaktır.

Farklı planları çalışmak

İzlediğimiz filmlerde, okuduğumuz kitaplarda, dinlediğimiz şarkılarda muhatabı içeriğe bağlı tutmak için kullanılan en önemli kriterlerden biri anlatının kendine özgü bir ritmi ve dinamizmi olmasıdır. Her aynı ritimle devam eden hiçbir sunum aynı ilgiyi sürekli muhafaza edemez. Tekdüze ritimlerin olduğu yavaş bir şarkı da sürekli yüksek tempolu bir şarkı da dinleyici tarafından kısa sürede vazgeçilebilir bir eser olabilmektedir. “Bu film çok sıkıcı”, “Bu şarkı çok yorucu, kafam şişti” gibi eleştirilerin bir bölüm dayanağı ritmin ve dinamizmin doğru ayarlanamamış olmasından kaynaklı olabilir.

Fotoğraf çalışmalarında da benzer, hatta aynı kadrajların, planların kullanılması izleyici tarafından birkaç fotoğraf sonra “Bunların hepsi aynı” yorumuyla karşılaşabilir ve bu çalışma yöntemi ilginin dağılmasına sebep olabilir. Elbette özel proje çalışmalarında aynı planların kullanıldığı pek çok başarılı iş de görüyoruz… Burada aktarmaya çalıştığım genel bir fotoğraf çalışması için önerilerdir.

Çalışmalarımıza akıcı bir dil oluşturmak, dinamik bir anlatıma sahip olmak için ilk önereceğim şey her konuyu 3 farklı planla çalışmak olacaktır. İster bir insanı ister bir mekânı fotoğraflayın birbirinden farklı yaklaşımları olan planları düşünmek ve çalışmak, daha sonra bir araya gelecek fotoğrafların tek düze olmasını engelleyecektir.

Anlatımdaki tek düze yaklaşımı engelleyecek ve fotoğrafını çektiğimiz konuyu derinlikli bir şekilde etüt etmemizi sağlayacak 3 farklı plan şunlardır:

a) Genel Plan

Daha çok geniş açılı objektiflerle ve mesafe olarak da uzaktan çekilen fotoğraflardır. “Olay nerede geçiyor ve kimler bu olaya dahildir?” sorularının cevaplarını veren kadrajlardır. Geniş açı objektifle ve uzaktan yapılan çekimlerde kadraj içerisine çok fazla öge gireceği için fotoğrafçının tüm bu ögelere hâkim olması, ana konuyla ilgisi olmayan, onu desteklemeyenleri kadraj dışında tutması esastır. Bize konuyla alakalı birçok bilgiyi görme şansı veren bu kadrajlar aynı zamanda çok fazla ögenin fotoğrafta yer alması sebebiyle karmaşık görüntülerin de oluşmasına neden olabilecektir. Bu nedenle fotoğrafçının genel kadrajları fotoğraflarken “vizörden bakma pratiği” diyebileceğimiz bir alışkanlığı da kazanması gerekir.

Vizörden bakma pratiği

Bu tanımlama yaptığım atölye çalışmaları sırasında benim ortaya çıkardığım bir kavramdır. Fotoğrafçının vizörden ya da LCD ekrandan fotoğrafını çekerken gösterdiği refleksi tanımlamak için kullandığım bir kavramdır. Eğer fotoğraf çekerken, kadrajınızı oluştururken ana konuya dikkat ediyor, hatta sadece ona bakıyorsanız %99,9 ihtimalle çektiğiniz kompozisyondan memnun olmayacaksınız. Bunun sebebi bir fotoğrafı güçlü yapan ögenin ana konu olmamasıdır. Elbette ana konu izleyiciyi fotoğraf içerisinde yakalayacak ve yönlendirecek ögedir. Ancak asıl önemli olan ana konu dışındaki ögelerin onu ne kadar desteklediği, onu ne kadar öne çıkarttığı ve onunla ne kadar ilgili olduğudur.

Bu nedenle benim tavsiyem bir fotoğraf çekmeye karar verip gözünüzü vizöre dayadığınız anda fotoğrafın kenar ve köşelerinden başlayarak ana konuya doğru kaydırıp karşılaştığınız her ögeyi ayrı ayrı değerlendirmenizdir. Fotoğrafçı dediğimiz insan kadraj içindeki her bir lekenin hesabını verebilen insandır. “Bu niye var? Bu niye yarım? Bu niye aydınlık, niye karanlık, niye net, niye flu?” gibi her sorunun cevabını verebilmelidir. Bu nedenle de genel plan çalışırken her bir öge büyük önem kazanmaktadır.

Fotoğrafın kenar ve köşelerinden ana konuya doğru gözünüzü kaydırırken karşılaştığınız her ögeye 2 soru sormalı ve doğru cevapları aldığınızda kadrajda olup olmamasına karar vermelisiniz. “Bu şey fotoğrafta olursa ne katıyor?” ilk sormamız gereken sorudur. Eğer karşılaştığınız öge kadrajda yer aldığında anlama bir katkısı yoksa dışarda bırakmak daha doğru bir tercih olacaktır. Ama anlama etkisi olan ögenin de mutlaka estetik bir şekilde kadrajda bulunması önemlidir. Sadece bu soruya aldığımız cevapla ögenin kadrajda kalıp kalmamasına karar veremeyiz. Hemen ikinci soruyla kararımızı kontrol etmeliyiz: “Bu şey fotoğrafta olmazsa ne kaybettiriyor?” Aynı şekilde dışarda bırakmaya karar verdiğimiz ögenin anlama etkisi yoksa kesinlikle dışarda bırakılmalıdır. Ancak bu soruda anlamda bir eksiklik ya da kayma olacağını düşünüyorsak, bu ögeyi tekrar düşünüp değerlendirmemiz gerekir. Biz fotoğrafçının ana konuyu kadraja doğru bir yere, doğru bir büyüklükte, doğru bir ışıkta, doğru bir netlikte yerleştireceğini zaten biliyoruz. Bunda bir sıkıntı varsa zaten fotoğraf oldukça zayıf kalıyor. Ancak etkili fotoğrafta ana konu dışındaki ögelerin de özenle yerleştirildiğini bilmek gerekir.

b) Orta Plan

Genelde normal objektifle çekilen fotoğraflardır. İnsan-mekân ilişkilerini ve boyutları doğru görmemizi sağlayan plandır. 50 mm. normal objektifin herhangi bir görsel etkisi olmaması bize bu şansı verecektir.

Genel planlara oranla daha yakından yapılacak olan bu çekimlerde kadraja daha çok hâkim olma şansı oluşurken aynı zamanda insanların duygu ve ifadelerini de görme, gösterme şansı olacaktır. Özellikle insanlara yaklaşarak yapılacak bu çekimlerde kurulacak ilişkiler, fotoğrafın samimiyetini de etkileyecektir. Fotoğrafçının kuracağı iletişim ve ilişki kadrajda yer alacak insanlara da yansıyacaktır.

Fotoğrafını çektiğiniz insanların size 2 yönden güvenip inanması gerekir. İnsanların onları kötü göstermeyecek, rahatsız etmeyecek bir şekilde fotoğraflayacağınıza ve çektiğiniz fotoğrafları da onları rahatsız etmeyecek bir şekilde kullanacağınıza inanmaları gerekir ki sizinle içten ve samimi bir ilişki kurup, fotoğraf çekmenize izin versinler. Burada kendi adıma ölçeğimi “Benim böyle bir fotoğrafımı çekip paylaşsalardı ne hissederdim?” sorusu olarak belirliyorum. Bu soruya vereceğim cevap insanları nasıl fotoğraflayacağıma dair kişisel olarak en doğru cevabı bulmamı sağlıyor.

c) Detay Plan

İlk bakışta dikkat çekmese de konunun yükünü taşıyabilecek güçteki detaylar çok yakından ya da tele objektif kullanarak yapılan çekimlerdir. Her detay plan çok güçlü olmayabilir, ancak bazı konularda yer alan detaylar çok güçlü anlamlar ve duygular aktarabilir. Örneğin top oynayan bir çocuğun ayağı etkili bir detay görüntüsü vermezken, bir ayakkabı tamircisinin ya da inşaat işçisinin el detayı çok güçlü bir detay fotoğrafı sağlayabilir.

Detay plan çalışırken de kadrajda ilgisiz küçük ögelerin olmaması önemlidir. Yakından göreceğimiz her küçük öge kadrajda büyük yer alacak ve dikkati dağıtabilecek güçte olacaktır. Bu nedenle yine vizörden ya da LCD ekrandan bakarken ayıklamanın çok özenli yapılması gerekir.

Sonuç olarak fotoğraf ayıklayıcı bir sanattır. Resim gibi toplayıcı bir sanat değildir. Ana konu ve ilgili ögeleri kadrajda tutup gereksiz ve ilgisiz olanları dışarda tutmak etkili ve güçlü bir kadraj oluşturmayı sağlayacaktır.

Hangi konuyu hangi ortamda çekim yapıyorsak yapalım genel, orta ve detay olmak üzere 3 farklı planı da çekeriz. Elbette çektiğimiz fotoğraflardan bir sunum, portfolyo hazırlarken çektiğimiz tüm fotoğrafları kullanmayız. Bazı fotoğrafların genel, bazılarının orta, bir bölümünün de detay planlarını seçer ve sıralarız. Böyle bir seçim ve sunum akıcı ve izleyicinin ilgisini sürekli olarak fotoğraflarda tutacak bir yaklaşım olacaktır.

Devam eden yazılarda farklı konumlardan çalışmak, kadrajdaki farklı katmanları hesaba katmak, fotoğraftaki atmosfer, siyah beyaz fotoğraf, mesafe, açı ve çekim anına karar vermek gibi başlıklardan da söz edeceğiz…

Olympus Uluslararası Marka Elçisi. 30 yıldır profesyonel olarak fotoğrafla uğraşıyor. Fotoğraf ve yazıları birçok dergide yayınlandı. Türkiye’nin ve dünyanın farklı yerlerinde sergiler açtı, gösteriler yaptı, söyleşi ve sunumlar düzenledi. Çeşitli yarışmalardan ödüller kazandı.

1995 yılından bugüne binlerce kişiye fotoğraf dersleri verdi. 50’yi aşkın kurum ve kuruluşta fotoğraf eğitmenliği ve danışmanlık yaptı. 20’den fazla ülkeye fotoğraf danışmanı olarak seyahatler düzenledi. 2000 yılı mayıs ayında FOTOTREK FOTOĞRAF MERKEZİ’ni kurdu.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri içerisinde Fotoğraf Geçidi: İstanbul 2010’un organizasyonunu yaptı. 7 Fotoğraf Albümü ve 4 Sergi Okuması kitabının da yayıncılığını gerçekleştirdi.

İnsan ve Portre, Etkili Fotoğraflar için Kompozisyon, Fotoğrafça Anlatım, Yol(cu)luk ve Yol(cu)luk-2 isimli beş kitabı, Eski Kıtanın Yollarında isimli bir fotoğraf albümü bulunmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Fotoğraf

Çok Gözlü Adam

Akan günler, sanayi devriminden iletişim çağına, bilimden sanata kadar farklı çizgiler üzerinden yaşamımızın değerlerini belirlemeye ve…

Foto Ütopya

Zaman, su gibi akıp geçer. Su ise zamansız yolcu; akar, gider. Önüne çıkan engelin yanından yöresinden…

Neden Fotoğraf Çekiyoruz?

Başlıktaki soruya psikoloji perspektifiyle bakıldığında akla birden fazla yanıt geliyor. İlk ve en basit yanıt Freudçu…

Beklerken

Yeryüzünün Gizli Görüntüleri Fotoğraf ve caz müziği birbirine çok benzer. Fotoğrafın da caz gibi türleri, icra…

Foto Sürreal

Fotograf ortamında bir süredir sürreal fotograf başlıklı seminer, atölye, sergi, gösteri gibi etkinlikler göze çarpıyor. Geleneksel/Modern…

Kendim Olmayı Seçtim

Güvenli ve korunaklı hissettiğimiz evimiz, hareket alanlarını daraltırken, özgürlüklerimizi sınırlar mı? Toplumun koyduğu görünmez duvarların ilk…

Yapay Zekâ ve Fotoğraf

Analog fotoğrafçılık yerini dijital teknolojilere terk ederken çoğumuz büyük bir devrime şahitlik ettiğimizi düşündük. Oysa filmli…

Nepal, Mumbai (Yaz 2024)

Bölüm 12, Umman, Maskat 10 Temmuz 2024 – Çarşamba Kurduğumuz saatte, sabaha karşı saat altıda uyanıyoruz.…

Büyükanne Orada mısın…

Bir ressam düşünün ki, bilinen tüm fotoğrafları yaşlılık dönemine ait olsun ve yaşadığımız dünya onu “Büyükanne”…