Absürt Bir Kapitalizm Eleştirisine Bulanmış Kişilik Buhranı
Kapitalizm, tüketim toplumu, sistemin içine hapsolmuş, sıradanlaşmış insanın varoluşsal tepkimesi. İhtiyaçları belirleyen mekanizmanın sorgulanması, şirketlerin kar döngüsünün gönüllü iştirakçisi bireylerin, ayakta kalma içgüdüsüyle kendilerini feda etmelerinden başlayan film, akabinde, kişinin iç çatışmalarının kişiliğe bürünmüş haline dönüşüyor. Boşluk, çoklaşmayan dostluklar, ruhsal hoşnutsuzluk üzerinden absürt bir film. Bizim toplumların aksine, toplumsal bağları daha yavaş batı medeniyetlerinin, birey öznelinde, biraz abartılmış, kurgusal dışa vurum filmi.
Neden şimdi 1999 filmi
Ağzında silahla başlayan film, anlatıcısının yönlendirmesiyle uykusuzluğunu, tedaviyi reddeden doktorunu ve çözüm için testis kanseri hastalarının rehabilite grubuna katılımı anlatan Edward Norton, birçok destek grubuna da katılarak rahatlamaya çalışır. Ama ilk nüans, testisten kurtulmuş, kocaman memeler.
Sonra bir başka kendi; Marla Singer (Helena Bonham Carter) ile kendi yaptıklarını sorgular. ‘’Bir filmden daha ucuz kahve var’’ ile kendini savunur.

Senarist Jim Uhls, varoluşsal tema üzerinden sistem sorgulamasını, mizah, popüler kültür, cinsellik, tüketimcilik, kapitalizm sorgulamasıyla izleyiciye birçok yerden dokunuyor. Filmin ikinci detayı ise, cinsel kimlikler üzerindeki salınımları.
Uzun zamandır, ülkemizde kişisel özgürlük sahalarının kısıtlandığı ve yaşamsal ihtiyaçların zorlandığı süreçler yaşıyoruz. Bunların sokağa yansımaları da değişik olmaktadır. Tam da burada bu film önem kazanıyor.
‘’Tüm bunları biliyorum, çünkü Tyler biliyor’’ ile başlayan, yapamadığı, yaşayamadığı bir döngünün de kahramanı olarak başlıyor film. Zeki, yetenekli ve özgür olmak isteyen bir beyaz yakalı. İronik değil mi? İşte yönetmen bunu ustalıkla, filmin içine serpiştirmiş. Filmin sonlarına doğru otopark sahnesinde bunu daha net izleyiciye verse de, aralarda ve finalde, tekrar kırılmaları ekrana taşımış.
’İnsanlar öleceklerini sanınca gerçekten dinliyorlar, kendi konuşma sıralarını beklemiyorlar’’; repliğin sonu kendinizi tamamen paylaşın. Bireyin, acıma döngüsünde bir kadın, ya da şiddet sarmalında bir erkek kurgulaması. Varoluşsal bir döngü, gücümüz neye yeter. Bizi tatmin eden nedir? Dişil, duyusal bir algıyla, her an ölebileceğimiz mi? Yoksa, Tyler gibi, şiddet yanlısı, toplumdan intikam isteyen eril bir mantık mı?
Tam donanım ve güvenliğe, yalıtıma sahip bir ev mi, yoksa bu döngüden kurtulmak için evi havaya uçurmak mı?

Kendini var edemeyen bir bireyin, çokça savrulmalarının üzerine kurulmuş bir film. Ne güzel eril, dişil ve nesnel karşılıkları ve bunların içerisinde, zihninde bile oturtamadığı bir huzursuzluk…
En önemli detaylardan biri ise, çok kibar bir rolde anlatılan patronla olan ilişkisi; yok etmek istediği, ama gücünün yetmediği patron. Çalışmadan para kazanmak da, günümüz dünyasının inlerinden.
Güzel bir senaryo ve git gellerin olduğu bir özlemler dünyası. İşte günümüz dünyasının kaosu.
Filmin Künyesi
Yönetmeni: David Fincher
Öykü: Chuck Palahniuk
Senaryo: David Fincher, Jim Uhls
Türler: Aksiyon, Komedi, Gerilim, Kara Mizah, Suç, Sürükleyici, Gizem, Dram, Polisiye
Süre: 2 saat 19 dakika
Oyuncular: Edward Norton, Brad Pitt, Helena Bonham Carter, …
FETHİ KINAŞ
1973 Pertek doğumlu, mühendislik kökenli ve dünyayı yorumlamakla meşgul biri. Küçük yaşlarda başladığı algılama, öğrenme sürecini devam ettiren bir gezgin. Ekoloji aktivisti, doğa sporları, yol hikayeleri ve belgesel meraklısı. Görsel sanatların her türlüsünü zanaatkarlıkla süsleyen poli kodlu biri. Yaşamsal bütünlüğe ve algılamaya dair konuşmayı sever.
Bize Ulaşın