“Ne çok geri çevrilmiş davet, ne çok söylenmemiş söz, ne kadar çok karşılaşmamış bakış,ne çok kez hayat yanı başımızdan gelip geçiyor da farkına bile varamıyoruz…” Cahil Periler-Michele
Filmin en vurucu sözleri filmin aydınlanması niteliğinde…
Yönetmen;
Ferzan Özpetek, İstanbul’da doğan, İtalya’da yaşayan çok yönlü bir yönetmen, yazar. Kendi deyimiyle İtalya’da bir Türkiyeli; Türkiye’de bir İtalyan.
Uluslararası başarı kazanmıştır. Filmlerinde aşkı, arzuyu,fanteziyi, baştan çıkarmayı, evlilik ve aileyi sorgulamayı, kendini değiştirmek için yüzleşmeyi, yalnızlığı, ölümü, kimliksizliği, çok kültürlülüğü, yersiz yurtsuzluğu, kıskançlığı, dayanışmayı, dostluğu yani hayatı anlatır.
Bugüne kadar onüç film yönetmiş bir yönetmen. Cahil Periler filmi de üçüncü ve en çok sevilen ve izlenen filmi. İtalya’da iki milyon, ABD‘de epey izlenmiş bir film. Türkiye’de de sinema severlerce merakla beklenmiş ve izlenmiş.
Filmin Senaryosu;
Cahil Periler filminin senaryosu Ferzan Özpetek ve Gianni Romoli tarafından yazılmış. İtalya, Fransa yapımı kült bir film. Nam-ı diğer adı: “His Secret Life“11 ödül ve 9 adaylığı olan Ferzan Özpetek filmi.
Filmin Konusu;
Antonia ve Massimo‘nun Roma’ya yakın nehir kenarındaki evlerinde ve 15 yıllık evliliklerinde mutlu bir yaşamları vardır. Massimo‘nun bir trafik kazasında ölmesi sonucunda, “Antonia Massimo’nun bir sevgilisi ve başka bir hayatının varolduğunu öğrenir.” Antonia‘nın bu hayatla tanışması, bağ kurması, geçirdiği dönüşümle bağlantılı çatışma ve olaylar filmin konusunu oluşturmaktadır.
Filmin Unsurları;
Filmde kırmızı ve sıcak renkler hakimdir. Bir neşe bir cıvıltı, çok seslilik anlatılmaktadır. Yine mavi, soğuk renkler de mizansende kullanılır. “Yağmurda anlatımda kullanılan bir başka metafor, semboldür.” Kahramanlarımızdan Antonia’da zaman zaman mavi ve soğuk bir renkli giysiler giymektedir. Kimi zamanda, özellikle son sahnede beyaz rengi görürüz. Saflık, arınma olarak değerlendirilebilir.
Film; sinematografik açıdan da dolu dolu. Nehir kenarındaki konforlu evlerine sinemada değişim, dönüşümün simgesi atı yerleştirmiş yönetmen.
Bazı sekanslarda kırılan ve kırılmayan bardak simgeleri var. Bitecek ve devam edecek ilişkileri izleyiciye fısıldıyor.
Ferzan Özpetek’in birçok insana göre “ötekilerin dünyasını” anlattığı, esasen paylaşılan ortak dünyanın sahnelendiği hakiki bir film olmuş. Filmle ve oyuncularla bütünleşen bir Ferzan Özpetek sentezi bir film.
Görüntü Yönetmeni, Kurgu, Sanat Yönetmeni;
Filmin görüntü yönetmenliğini Pasquale Marive kurgusunu Partrizio Marone yapmış.
Filmin sanat yönetmenliğini “Son İmparator” ve “Yetenekli Bay Ripley” filmlerinin sanat yönetmeni Bruno Cesari yapmış. Filmde de başarılı bir iş ortaya konmuş.
Oyuncular;
Margherita Buy – Antonia, Stefano Accorsi–Michele, Serra Yılmaz – Serra, Gabriel Garko–Ernesto, Erika Blanc – Veronica, Andrea Renzi–Massimo, Koray Candemir – Emir… Oyuncu kadrosu kalabalık. Oyunculardan Serra Yılmaz ve kargo müzik topluluğunun eski vokalisti Koray Candemir Türkiyeli; diğer oyuncularsa Avrupalı. Yönetmeni de sayarsak ve Türkçe şahane bir şarkıdan başka pek uluslar ötesi bir İtalyan filmi olmuş.
Serra Yılmaz tiyatro kökenli bir oyuncu. Buna rağmen oyunculuğunun biraz abartılı ve tiyatral olması beklenirken, dizi oyunculuğu ve yılların deneyimi ile Ferzan Özpetek ile çalışmasının getirdiği bir sentez olmalı, filmle ve diğer oyuncularla bütünleşmiş. Sahte bir oyunculuk ve hayat yok karşımızda. Her şey sahici. Koray Candemir‘in oyunculuğu genelde film eleştirilerinde pek beğenilmemiş. Ama bence sakil görünmüyor. Genç ve deneyimsiz olmasına rağmen filme yakışmış.
Oyunculuklar çok ön planda değil. Film yönetmen filmi ve akmış. Karakterler farklı kimliklerin temsiline ve bu kimliklerin akışkanlığına, çok kültürlülüğe ve çeşitliliğe vurgu yapmaktadır. Sınıfsal olarak bu filmde düşük gelir grubunda öteki olarak yaşayan insanların bir üst gelir grubuyla teması da anlatılmaktadır. Bu da filme çeşitlilik katmış.
Müzik Kullanımı;
Müzik kullanımı; yüksek, Türkçe, etkileyici bir müzik ve şarkıyla başlanmış.
“Birdenbire yenilenir hayat,
Beklemeden; birdenbire,
Yağmur yağar,
Güneş açar, açar birdenbire,
Aşk gelir alıp gider, Alıp gider,
Güneş açar, Açar birdenbire”
Sözleri çarpıcı ve iz bırakır tarzda. Filmle bütünleşmiş.
Sonraki müziklerde bir Avrupa filmi için herkesçe bilinen şarkı ile devam etmiş. Ortama da uyum sağlamış. Yani konuyu desteklemiş.
Filme Dair;
Yeşilçam ve 1990 televizyon çağından sonra 2000’li yılların ses getiren yönetmenlerinden Ferzan Özpetek’in filmlerinde, insanlar sahici, samimi, içten ve içinden geldiği gibi davranan tarzdadır. Sıcaktır. Bir hareket ve enerji vardır. Birlikte yemek yaparlar, birlikte şarap eşliğinde neşeyle yemek yerler. Ve en önemlisi sohbet ederler. Bu film de öyle olmuş. Eğlenceli ama soru sorduran ve yüzleştiren film, tekrar tekrar seyredilesi.
Ve yine “bir aşkın Yahudi’si“(Leyla Onomay’ın şiir kitabı. Vurucu) görülen Massimo ile Michele’nin aşkının ve buluşmasının sebebi olan Nazım Hikmet’in şiiriyle sonlandırayım yazıyı.
“Kelimelerin geldiler bana,
yüreğinden, kafandan, etindendiler.
Kelimelerin getirdiler seni,
onlar: ana,
onlar: kadın
ve yoldaş olan…
Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahramandılar,
kelimelerin insandılar…”
Bize Ulaşın