Fotoğraf Dünyamızdan Mustafa Vural Geçti

/

1985 yılında İFSAK’a ilk adım attığımda karşılaştığım ve sonrasında gerek fotoğraf eğitimi, gerek karanlık oda serüvenimde bende büyük emeği olan Mustafa Vural’ı geçtiğimiz yıl kaybetmiştik. Mustafa Vural’ı bloğumuzda anma düşüncemizi kırmayan arkadaşları aşağıda okuyacağınız yazıları kaleme aldılar. Bu işe ön ayak olan Salim Okumuş ve Baytekin Kara’ya ayrıca teşekkürlerimi borç bilirim.

Derleme: Salim Okumuş, Baytekin Kara

Mustafa Vural’ı kaybedişimizin üzerinden bir yıl geçti. Mustafa Vural Fotoğraf dünyamızdan o kadar çok kişiye dokundu ki, yaşamımızda o denli unutulmaz izler bıraktı ki onu anılarımızla anmaya karar verdik.

Tümümüzün ilk ortak noktası fotoğraf ve İFSAK, bunun içinde bu anmanın İFSAK platformlarında yapılması gerektiğini düşündük, kaldı ki bilebildiğim kadarıyla Mustafa Vural İFSAK için hem en eski faal üye olma unvanını koruyor hem de bu sürenin tümünde aidatlarını hiç aksatmayan tek üye.

Aramis Kalay;

Fotoğraf baskılarımı yapmaya başladığım ilk günlerden (1983 gibi) onu kaybettiğimiz son güne kadar dostluğumuz çok sık görüşerek devam etmişti. Onu kaybetmemize rağmen halen devam ediyor. Öyle ki dün negatif arşivimi karıştırırken birçok negatifin üzerine “Mustafa” yazdığımı gördüm. Fotoğrafla ilgili her tereddüdümde danışabileceğim ve bir gün bile yardımını esirgemeyen bir dosttu. Aynı mahallede (Acıbadem) olduğumuz son yıllarda neredeyse her gün ya karşılaşır ya buluşur ya da telefonlaşırdık. Evinin kapısı bana her zaman açıktı. İyi fotoğrafçı olması yanında en büyük özelliği içinde kimseye karşı kötü bir his taşımaması idi. Melek gibi bir insan tanımına en uygun kişilerdendi. Birbirimizin evlerinde toplanır rahmetli annelerimizin misafirperver ikramları eşliğinde fotoğraf sohbetleri yapardık. Ölümünden bir gün önce o rutin yürüyüşleri sırasında yine karşılaşmış ayaküstü sohbet etmiştik.

Ve son olacağını bilmediğimiz o son günün sabahına uyandığımda bir gazete haberini benim de okumam (değerli bulduğu yazıları okumak için hep yollardı) için WhatsApp tan saat 02:30 civarı attığı mesajı okuduktan birkaç saat sonra yeğeni Evren’den gelen Mustafa’nın ölüm haberi…

Ayda U. Alpat

Mustafa Vural’la 1985 te İFSAK’a ilk adım attığım gün tanıştım. Önce çok donanımlı, iyi bir fotoğraf hocasıydı benim için; kısa sürede çok sevdiğim dostlarımın arasına katıldı. S/B fotoğrafın gerçek ustasıydı, en son teknolojiyi hep yakından izledi ve alçak gönüllülükle, özveriyle her zaman hepimizle paylaştı. İFSAK la yaptığımız pek çok gezide, tatilde de birlikteydik. Marmaris Kızkumu, Safranbolu, Bodrum, Olimpos… Vb….

Benim için en keyiflisi de Mustafa’nın sevimli beyaz Vos Vosu ile İstanbul’dan Bodrum’a yaptığımız yolculuktu.

Yolda Yeni Türkü’nün Fırtına, Yağmurun Elleri, Rüzgar, Yedikule’yi dinleyip, birlikte söyleyerek şen şakrak Ayvalık ‘a vardık. Sahilde lokantada yediğimiz taze deniz levreği ve salatanın tadı hala damağımda…Gece Ayvalık’ ta Mustafa’nın güler yüzlü kuzeninin tipik Ayvalık evinde misafirdik.Unutulmaz bir yolculuk ve Bodrum tatiliydi bu benim anılarımda.
Mustafa, Ruhi Su anma gecelerini ve gerçek bir türkü sevdalısı olarak Dostlar Korosu İlk Koristleri ‘nin bütün konserlerini de izledi. Onun güler yüzünü dinleyicilerimizin arasında görmek bize hep güç verdi.
İyi ki seninle yollarımız kesişti sevgili Mustafa. İyi ki seni tanıdım. Keşke bu kadar erken aramızdan ayrılmasaydın. Seni hep sıcacık, içten bir dost olarak yüreğimde taşıyacağım. Işıklar içinde uyu, üzerine yıldızlar yağsın canım arkadaşım…

Aysel Kumbasar;

Çanakkale Seramik A.Ş finansman departmanında tanıştım Mustafa ile, aynı işyerinde çalışıyorduk ve avans talebi bana geldi. Sohbette ne için avans istediğini öğrendim. İFSAK ile Kapadokya’ya fotoğraf gezisine gidecekti. Yarı şaka beni de götürürsen avansı veririm dedim. Dostluğumuz Kapadokya gezisinde başladı. İFSAK’a üye oldum. Fotoğraf serüvenimde hep yanımda ve destekçim oldu. Fotoğraf başarılarımın arka planında hep o vardır. Mükemmel insani özellikleri dostluğumuzu hep daim kıldı. Özel bir insandı. Fotoğrafın teknik yanıyla çok ilgiliydi ve çok titizdi. Onu yeri ayrı. Bir yanımı kaybettim.

Baytekin Kara

Mustafa Vural bizi bırakıp gitti, bir yanımız eksildi.
Biriktirdiklerimizi yitirmenin dayanılmaz çaresizliği.

En büyük zenginliğimizin insan biriktirmek olduğunu düşünürüm. Bu biriktirmeye tanıyıp, birlikte yaşamı deneyimlediğimiz kişiler kadar bize dokunan yapıp ettikleriyle bizi değiştirip dönüştürenler de dahildir.

Bir yaşa kadar hep biriktirdiğinizi düşünüyorsunuz ve olabildiğince bu zenginliğin tadını çıkarmaya çalışıyorsunuz. Sonra bir gün farkına varıyorsunuz ki, biriktirdiğiniz insanlar tek tek yaşamdan ayrılıyor. Zenginliğiniz yok oluyor, yalnızlaşıyorsunuz, çaresiz bir fakirleşmenin hüznünü yaşıyorsunuz. Eksildiğinizi, bir tarafınızın yok olduğunu düşünüyorsunuz. Mustafa Vural’ı 17/Temmuz/2021 günü kaybettik. Bir gün önce ortak arkadaşımız Aramis Kalay ile yürüyüş için randevulaşmış, akşam yat sabah uyanamama. Son. Böylesi bir sonsuzlukla buluşma.

Mustafa ile tanışıklığım 1980 lerin başı İFSAK üyeliği ile başlar, insan ilişkilerine verdiği önem ve titizlik, ekip çalışmasını sevmesi, ekibin üzerine düşeni yapan parçası olmayı benimsemesi, birlikte çalışmanın tadını çevresindekilere yaşatması, sıra neferi olmayı içine sindirmesi, uzmanlaştığı alanlardaki birikim ve deneyimlerini paylaşmayı sevmesi dostluğumuzu uzun süreli kıldı. Hep görüştük, hep birlikte bir şeyler yapabilmenin arayışında olduk.

Tane tane konuşurdu, kurduğu cümlelerin sonuna doğru başında işittiklerimi unutarak anlatılanları toparlamakta zorlanırdım. Deneyimlerimle ortaya çıkan ön kabulle, onun ağzından dökülenlerin önemli, dinlenmesi, anlaşılması gereken şeyler olduğunu bilmemden ötürü durumdan hiç şikayetçi olmadım. Zaman zaman konuştuklarımızı tekrarlatmak zorunda kaldım, hiç olmaz demedi. Önce boş konuşmaktan, gevezelik yapmaktan hiç hoşlanmadığını öğrendim, sonrası sohbetlerimizden hep beslendim, hep bir şeyler öğrendim.

Mustafa Vural yok artık.

Fotoğrafta bir yıldız olarak var oldu, çok iyi karanlık oda birikimi vardı. Siyah Beyaz Sergilerinde ondan destek alan, baskılarını ona teslim eden çok sayıda fotoğrafçı bilirim. Ben de çok yardımını gördüm. Birlikte sergiler açtık. Ortak fotoğraf projeleri yaşama geçirdik. Mesleki birikiminden ötürü fotoğraf kadrolarının içinde sayısal, dijital dünyaya ilk dahil olanlardan biriydi.

1985 yazı Bodrum Festivali’ni belgeleyen İFSAK ekibinde Celal Yılmaz, Nevzat Çakır, Orhan Karaalioğlu ve Mustafa ile birlikteyiz. Gençlik başımda duman, bu yaştaki insanların Bodrum gibi yerde, festival zamanlarında her gece en geç 24 de yatakta ne işi olur. Bunun iki sebebi vardır, ertesi gün en geç 6 da fotoğrafa çıkılacaktır ve Mustafa Vural uyku düzeni vardır ve ona uyulacaktır. Orada olduğumuz 10 günde bunun tek gün istisnası oldu Kale’de yapılan Zeki Müren Konseri sonuna kadar izlendi. Bu gecikmede birazda o akşam konser için akreditasyonu olan gazetecilerle, konser izleyicileri arasında oturma yerleri nedeniyle çıkan meydan kavgasının payı vardı.

1985 ne faal yılmış, Aralık ayı ve Kazım Taşkent Sanat Galerisi Galatasaray Aramis Kalay, Mustafa Vural , Orhan Karaalioğlu fotoğraf sergimizle yine birlikteyiz. Sergi öncesi Orhan’ın evinde sabahlamalar, çerçevelemeler dahil tüm işçiliğin birlikte yapılması. Hep aklıma takılır cam silme işi hep bana niye verilir ki ? Serginin tüm süreçlerinin, afişinin tasarlanmasından, baskılarının kalitesine kadar titiz kontroller, Mustafa’nın katkılarını unutmak ne mümkün. Aramızda en tecrübelimiz o, her konuda yol gösterenimiz. 1984/85/86 da İFSAK Yönetim Kurulunda birlikteyiz. Başkan Yardımcılığımızı yapıyor. Eğitim çalışmalarımızın sorumluluğu onda. İFSAK tarafından 1984 yılında yapılmasına karar verilen, 1985/86 de yaşam bulan 1. Ve 2. İstanbul Fotoğraf Günlerinin misyon ve vizyonunu belirleyen ekibin parçası.

Kendisi önemsemese de çok iyi fotoğrafları da vardı. Arşivi bir şekilde mutlaka değerlendirilmeli. Ülkemiz fotoğraf birikiminin derlenmesi konusuna hiç girmek istemiyorum. Bu konuda yeterince söz söylediğimi ve yeterinde iş yaptığımı düşünüyorum. Ama ısrarla tekrarlıyorum. Kaybettiğimiz fotoğrafçıların fotoğrafları bu coğrafyanın kültürel ve görsel birikimi ve yok olmalarının önüne mutlaka geçilmeli.


Mustafa Vural; Mehmet Kısmet, İlyas Göçmen, Oral Gönenç’le birlikte 1984 yılında AFIAP unvanı alır. Daha önceki yıllarda bu unvana sahip olanlarla birlikte, unvan sahibi olan ilk 10 kişiden biridir. Bugün FIAP’ın bu unvanlarından birine sahip 500 ün üzerinde fotoğrafçımız vardır. Fotoğrafçılar, fotoğrafçılıklarının başlangıç yıllarında unvanı almak için yoğun emek harcarlar ama, bu unvanlarını zaman içinde kullanmaz hale gelirler. Bunun birbirinden farklı çok sebebi olabilir. Mustafa Vural’da bu unvanını hiçbir zaman kullanmadı. Kullanmayanlar arasında kimler yok ki. Hemen aklıma geliverenler Cengiz Karlıova, Çerkes Karadağ, Gültekin Çizgen, Halim Kulaksız, İsa Çelik, Mehmet Bayhan, Özer Kanburoğlu, Timurtaş Onan, Şakir Eczacıbaşı, Yusuf Tuvi gibi fotoğrafçılığımızın önemli isimleri.

Mustafa Vural Kronik şeker hastalığı nedeniyle hep kontrollü yaşadı, sağlıklı yaşam ritüellerini hiç ihmal etmedi. Son gününde Aramis’le yürüyüş randevusu da bunun göstergesi.

Yazımın görsellerini derlememde bana yardımcı olan Mustafa ile ortak arkadaşlarımız Aramis Kalay ve Celal Yılmaz’a teşekkür ediyorum.

Güle güle sevgili dost. Anılarımızda hep yaşayacaksın. Işıklar da uyu.

Cengiz Akduman

Ne zormuş sevdiğin birinin arkasından yazı yazmak.

İFSAK üyeliğimizin başlangıç yılları birbirine yakındı. Hemen her toplantıda birlikte olur, verilen angaryaları eksiksiz yerine getirirdik. Özellikle teknik becerisi ve titizliği yüzünden Mustafa Vural sergi hazırlama ve asma konusunda başkanın gözdesiydi.

Sessiz sedasız işini yapar, arkadaşları ile diyaloglarında bile aynı sessiz ve sakinliği korurdu.

Mustafa ile anımsadığım en önemli anım; Tepebaşı’nda Odakule’nin zemin katında bir sergi hazırlanıyordu. Orada olanlar ben dahil her türlü kaytarmanın yollarını ararken Mustafa harıl harıl çalışıyor ve arada bir kaytarıyoruz diye bize yine o sükuneti içinde fırça çekiyordu.

Hepimiz o kadar gençtik ki herhangi bir hastalığı aklımıza bile getirmeyecek yaşlardaydık.

Birdenbire Mustafa çalıştığı tezgahın önüne yığıldı kaldı. Mihrimah ile birlikte panik halde Mustafa’ya koştuk. “Doktor mu bulalım ambulans mı çağıralım” diye düşünürken o yine tüm sakinliği ile gözlerini araladı ve “kan şekerim düştü, bende hep olur. Bana atıştıracak bir şey bulun “demez mi. Beş on dakika içinde kendine geldi ve çalışmaya devam etti.

Benim IFSAK ile ilişkimin bitmesi, profesyonel yaşantının zorluğu ilişkimizi sergi açılışları ile sınırladı. En son Karlıova’nın sergisinde birlikte olmuştuk. Tüm yaşamındaki sakinliği gibi bir gece uyurken sessizce göçüverdi aramızdan.

Işıklar içinde uyusun.

Engin Hepsev

Sevgili Mustafa Vural ile otuz beş sene önce KALE Seramik şirketlerinde tanıştık. O Çanakkale seramik te proje bölümünde çalışıyordu, ben Kalebodur seramik te muhasebe finansman bölümünde. Kısa sürede arkadaşlıktan dostluğa dönüşen ve yıllarca devam eden bir bağ oluştu. Benim fotoğraf merakımı öğrendiğinde İFSAK’ta ta eğitim almam gerektiğini söyledi. Daha sonra beni Taksim Sıraselviler’deki dernek merkezine götürüp üye olmamı sağladı. Sonraki yıllarda iş arkadaşlığımız ve fotoğraf sanatı dostluğumuzu pekiştirdi. Karanlık oda oluşturulması, fotoğraf basmak, teknik konularda her zaman yanımda olup bana çok şey katmıştır.

Olgun, sakin ve yardımsever tavırlarıyla hatırlayacağım dostumun kaybı hepimiz gibi beni de fazlasıyla üzmüştür. Her zaman sevgiyle hatırlayacağım.

Erhan Saraloğlu

İFSAK’ta 80li yıllarda Yönetim Kuruluna seçildim ve saymanlık görevi bana düştü, aynı görevi daha önce titizlikle yapan Mustafa’ya takıldığımız her şeyi soruyorduk. Her konuda danışmanımız gibiydi, sürekli yardım ediyordu ve önümüzü açıyordu. Yaklaşımının “Bu bir nöbet değişimi ben sıramı savdım, sıra sende, kolay gelsin” anlamına geldiğini hep muzipçe hatırlatırdı. Mustafa hep sessiz, sakin, güleç yüzüyle, pozitifliği ile aramızdaydı, bir aradaydık ama kendini unutturmayı da başarırdı. Onu hep anımsayacağım, anılarımda yaşayacak.

Hakan Kızılcıkoğlu

Mustafa ile 1984 yılında tanıştım. 1984-1985 döneminde İFSAK Yönetim Kuruluna seçildiğimde saymanlık görevini Mustafa’dan teslim almıştım. O tarihten sonra Mustafa ile çok iyi bir arkadaşlığımız oluştu. Mustafa kelimenin tam anlamıyla teknik bir insandı. Mesleğinin de teknik ressam olması nedeni ile detaycı ve teknik kurallara bağlıydı. Karanlık oda kurmakta, siyah-beyaz fotoğraf basmakta sıkın yaşayan herkesin özel danışmanı gibiydi. İletilen tüm problemleri kendi problemi olarak görür ve büyük bir istek ile sorunları çözmeye odaklanırdı. Kesinlikle kimseye hayır demez ve elinden geleni mutlaka yapardı. Mustafa ile uzun süre yaz tatillerini birlikte geçirdik. Tatillerde bile fotoğraf, teknik konuşmaktan büyük bir zevk alırdı. Teknolojinin gelişmesi ile dijital döneme de birlikte başladık. Gerek dijital fotoğraf makinelerinin gelişimi ve buna bağlı olarak bilgisayar sistemlerin gelişimini birlikte takip ettik.

Karanlık oda sevdalısı olan Mustafa bu dönemden sonra fotoğraf çalışmalarını onun deyimi ile “Aydınlık Oda” da yapmaya başladı. Daha önce çekilmiş olan fotoğraf karelerinin taranmasını, bunların arşiv kalitesinde yazıcıda basılmasını büyük bir titizlikle yapar ve bu konularda sıkıntısı olanlara büyük bir zevk ile yardımcı olurdu.

Onun ile yaşamış, birlikte bir şeyleri paylaşmış olmanın benim için büyük bir kazanç ve mutluluk olduğunu düşünüyorum.

Hasan Akçin

1982 de İFSAK’a üye oldum. İlk İbrahim Akyürek ve Mustafa ile tanıştım. Mustafa giderek ailemizin bir parçası oldu, derler ya iyi günde kötü günde hep bir arada idik. Tatillerimizde, ev buluşmalarımızda unutulmaz zamanlarımız geçti. Hayatımda tanıdığım en titiz ve en sakin insandı. Onu unutmamız mümkün değil, ailemizde izleri çok fazla

Nilgül Ertekin; (Trafosan dan arkadaşı,milli sporcu(Judo,Okçuluk,Bisiklet sporları)

Soyadı ile alakası olmayan bir adam ömrü hayatı boyunca kimsenin ensesine vurup tek bir kıymık dahi almamış menfaat peşine düşmemiş aksine tırnakları ile mücadele edip her yaptığı işin arkasında durarak bir çizgi çekerken bile çizginin nereye gittiğini hesaplayan sonuna nokta koyarken en ez 5 dakika düşünerek koyan yaptığı işin en iyisini kalitelisini yapan Mustafa Konstrüktör teknik ressamlık hayatında olağan üstü başarılı iş hayatı olmuştur

Mustafa ile tanıştığımızda ona fotoğraf sevdasını aşılamış bir arkadaşı olarak onun fotoğraf konusunda yapmış olduğu ilerlemesini derin bilgiye sahip olmasını bıkıp usanmadan fotoğraf kitap dergilerini okumasını benimde bilgilenmem için bıkıp usanmadan anlatmasını şaşkınlıkla dinlerdim ki yıl 1970 ler de fotoğrafla ilgili kitap dergi bulmak çok zordu Beyoğlu kitapçılarına ve Beyazıt’taki sahafları dolaşıp o dönemde o kitap ve dergilere maaşının büyük kısmını severek harcamıştır

İFSAK’a üye olduğunda dünyalar onun olmuştu bir gün senide götüreceğim sende üye olacaksın deyip  Başkan Mehmet Bayhan ile İsa Çelik, Salim Okumuş ile beni tanıştırmıştı  onun mutluluğu yaşama sevinci gerek ailesini gerek arkadaşları olan bizleri çok mutlu ediyordu.

Sirkeci fotoğraf dükkanları mekanı olmuştu iyi kalite fotoğraf makinası ve iyi kaliteli bir agrandisör almış evde karanlık oda yapacak ikinci tuvalet olmadığından yattığı odasının camlarını siyah kartonlarla  kaplayıp karanlık oda yapmıştı

Yaşam alanı karanlık odasıydı o karanlık odadan saatlerce çıkmazdı, yüzünü göremezdik o karanlık odada yaşayan bir ışıktı…

Mustafa ailesine arkadaşlarına çok düşkündü merhametliydi ve yardımseverdi tam bir İstanbul beyefendisiydi .. Sevdiği insandan karşılık bulamasa dahi onu rahatsız etmez kararları saygı ile karşılar sevgisini kalbine gömer ve arkadaşlığını devam ettirirdi hiç kimseye kin beslemezdi zamansız aramızdan ayrılışı hepimizi çok üzdü  sevgi ve rahmetle anıyor ve arıyorum. Ruhu şad olsun.

Orhan Karaalioğlu

Mustafa ile tanışmam 1982 yılında İFSAK’a katılmam ile başladı. Onu tanıyınca çok iyi bir kişi olduğunu anladım ve arkadaşlığımız gittikçe bir dostluğa dönüştü. Fotoğraf çekimlerine birkaç arkadaşımız ile birlikte çıkmaya başladık. Çeşitli gezilere birlikte gittik. Bu güzel insanla yıllarca süren dostluğumuz ne yazık ki hiç beklemediğimiz bir zamanda ani vefatı ile son buldu. Mekanının cennet olmasını diliyorum.

Salim Okumuş

‘’Arkadaşlık, insanları kan bağından öte can bağı ile bağlayan bir ilişkidir ve bu ilişki içinde kişi kendi çıkarı kadar arkadaşının çıkarını hatta bazen sadece arkadaşınınkini düşünür.’’

Mustafa böyle bir arkadaştı. Onunla İFSAK’da tanışmıştık. Ben 1977 yılında, o 1978 yılında üyeliğe kabul edilmişti. 1980 yılında yönetim kurulundaydım. 1981 yılındaki yönetim kuruluna yoğun işlerim nedeniyle katılamamıştım. Sevgili başkanımız Mehmet Bayhan yerine birini öner deyince, ‘’Mustafa Vural’’ demiştim. Ve 7 yıl aralıksız yönetim kurulunda görev yapmıştı

‘’İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz.
Boşa gitmez ne kadar güvenseniz.
Dibini görürsünüz her şey meydanda.
Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda.
İçi dışı birdir çekinme ondan.Her sözü içtendir, 
her davranışı candan…’’

Evlerimiz birbirine çok yakındı ve ailece de görüşürdük. Güven duyulan, şeffaf, tertemiz ve içten bir insandı.

‘’Bizim ömrümüzde ırmaklar vardır,  sularında hayallerimizi yüzdürdüğümüz.
  Bizim ömrümüzde dostlarımız vardır, günlerimiz ayrı geçtiğinde üzüldüğümüz.’’
Yüz yüze görüşemediğimiz zamanlarda, mutlak telefonlaşırdık.
 “Dostları olmalı insanın; Samimi, yüreği güzel, yoluna yoldaş, yoluna ışık tutabilen.’’

Bu candan, içten arkadaşlığı dışında, tanıdık, tanımadık sayısız kişiye yardımları, katkıları olmuştu, karşılık beklemeksizin. Anılar dan bir tane, 70 lerin sonu, ikimiz de de karanlık oda vardı. Onun agrandisörü Durst idi. Yani benimkinden iyiydi. Agrandisöre ortak iyi bir objektif aldık ve onun odasında çalışmaya başladık. Tüm ulusal ve uluslararası baskıları birlikte yapıyorduk. O kadar titizdi ki bazen sıkılıyordum. Ama haklıydı ve en küçük teknik hata dereceye, sergiye girmeni engelliyordu. Katıldığımız birçok yarışmada başarılı olmuştuk. Türkiye’nin ilk AFIAP ünvanlına sahip kişilerinden biri  de o olmuştu.

‘’Duygular vardır anlatılamayan, 
sevgiler vardır kalplere sığmayan,
dostluklar vardır hiçbir şekilde yıkılmayan,
 bazı insanlar vardır asla unutulmayan.’’

Evet, Mustafa’da unutulmayanlardan biri oldu. Sevgili arkadaşımı, hasretle, sevgiyle, özlemle ve rahmetle anıyorum.

Sevil Üzrek

1986-87 yıllarında İFSAK Yayın Kurulu’nda tanıştım ben Mustafa ile. Dört sayfalık İFSAK Dergi’nin daktilo ile yazılıp, üzerine vinyetler yapıştırılıp fotokopi ile çoğaltılarak üyelere postalandığı dönemdir bu. Aynı zamanda iyi bir Karanlık Oda hocasıydı.

Ardından 1992 itibariyle GÖÇERLER’de verdiğimiz Fotoğraf Seminerlerinde yine Karanlık Oda hocamız oldu Mustafa Vural. Derken teknoloji değişti, dijital çağa geçildi, bu kez dia ve siyah beyaz filmlerimizin taranması, photoshop uygulamaları ile Aydınlık Oda konularında yine imdadımıza yetişti Mustafa.

Onu hep teknolojinin her adımını yakından takip eden, uyum sağlayan, öğrenen, öğreten, yardım eden kişiliğiyle tanıdık, bildik. Bilgisayar mı alınacak Mustafa’yı arayalım, dialar taranacak Mustafa’yı arayalım, siyah-beyazlar basılacak Mustafa’yı arayalım. Son yıllarda içinde yer aldığım bir dijital arşiv projesinin ilk adımını onun desteğiyle attım. Rahatsız etmemek için bazı konuları kendimiz çözmeye çalışırken haberdar olursa, “bana neden söylemedin?” diye hesap soran arkadaşımızdı.

Hiçbir sorumuzu yanıtsız bırakmayan, bazen evimize gelerek, bazen kendi evinde, bazen işyerimizde, yeri geldiğinde birlikte dolaşarak malzeme arayarak emeğini, zamanını hiç esirgemeyen bir dostumuzu kaybettik maalesef.

Özellikle GÖÇERLER’in aktif yıllarında, günlük yürüyüşünü evinden bizim ofisimize (Acıbadem-Bahariye Caddesi) yapardı. Akşamüzeri ziyaretlerinde birlikte kahveler içtik, fotoğraf sohbetleri yaptık, tavla oynadık, çok güzel zamanlar paylaştık. Erken kayıplarımızdan biriydi Mustafa Vural, çok üzgünüm.

1963 yılında İstanbul’da doğdu. Deniz Astsubay Makine Sınıf Okulu’nu bitirdi. 1996 yılında görev yaptığı Deniz Kuvvetlerinden istifa ederek ayrıldı.

1991 yılında sportif olarak dağcılığa başladı. Dağcılık Federasyonu’nun düzenlediği birçok eğitim ve kampa katıldı. AKUT Arama ve Kurtarma Derneği’ne 1997 yılında üye oldu. Derneğin Karar Grubu’nda bulunarak, Akut’un Misyon ve Vizyonunu belirleyen çalışmalara katıldı. Depremlerde, dağ ve doğa kazalarında ekip lideri olarak arama-kurtarma çalışmalarında bulundu. 1997 – 2001 yılları arasında turizm şirketi kurucu ortağı olarak doğa turizmi yaptı. Evli ve ikiz kız çocuğu var.

Fotoğrafla bilinçli olarak tanışması 1985 yılında İFSAK’ta katıldığı kurs ile oldu. 1990 yılına kadar İFSAK Sergi ve Gösteri biriminde çalışmalarda bulundu. İlk olarak İFSAK üyeleri ile birlikte 1988 yılında Kaçkarlar konulu fotoğraf sergisini açtı. Sonrasında çeşitli karma sergilerde fotoğrafları yer aldı. Deniz Kuvvet Komutanlığı'nda Fotoğraf ve Video eğitimi aldı. Bir süre Yapı Kredi Yayınları’nın çıkardığı Akşamlık Dergisi’nde doğa ve fotoğrafla ilgili kitaplar hakkında yazılar yazdı. Ansiklopedya adlı dijital yayıncı kuruluşun çeşitli projelerine fotoğraf ve yazılarıyla katkıda bulundu. Çeşitli yarışmalarda derece ve sergileme alan fotoğrafları oldu. Bunların arasında önem verdikleri 2014 yılı Umut Vakfı Fotoğraf Ödülü Birinciliği ve 2016 Sony WPO finaline kalması oldu. Gezi Direnişini konu alan Boyun Eğme adlı sunumunu ilk olarak İFSAK, sonrasında Belgesel Fotoğraf Günleri’nde gösterime çıkardı.

2015-2017 yılında İFSAK Yönetim Kurulu'nda yer aldı.
Halen İFSAK Yönetim Kurulu'nda Sinema Birimi Koordinatörü olarak görev yapmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: İFSAK

Kapalı Çağrı: KREATİF Dijital Dergi

Üyelerimizin gönderdiği KREATİF temalı fotoğraflardan oluşan dijital dergimiz yayında. Neden “KAPALI ÇAĞRI” İFSAK, kurulduğu günden beri üyelerine olduğu…

Kapalı Çağrı: Yansıma

BİZDEN YANSIYANLAR… Bizler fotoğrafla konuşur, içimizdekileri döker, iyi geleceğine inanırız. Kendimizi bu şekilde ifade eder, özgürleşiriz.…

Bir Haz da Olsa…

İnsan kendisinde Mutluluk ister Bir haz da olsa Bu haikunun sahibi on iki yaşındaki Defne Kanadlı.…

Kapalı Çağrı “Yolculuk”

Kapalı Çağrı – Yolculuk / Dijital Dergi yayında! Üyelerimizin gönderdiği YOLCULUK temalı fotoğraflardan oluşan dijital dergimiz…

Kapalı Çağrı: Perspektif

Üyelerimizin gönderdiği PERSPEKTİF temalı fotoğraflardan oluşan dijital dergimiz yayında. Neden “KAPALI ÇAĞRI” İFSAK, kurulduğu günden beri üyelerine olduğu…

Kapalı Çağrı: Coşku

Değerli Üyelerimiz, Kapalı Çağrı projemiz bir yılını tamamladı. Siz değerli üyelerimizden gördüğümüz ilgi ve destek beklentilerimizin…

Kapalı Çağrı: Çevremiz

Neden Kapalı Çağrı? Değerli Üyelerimiz, İFSAK kurulduğu günden beri üyelerine olduğu kadar, üyesi olmayan fotoğraf ve…

Kapalı Çağrı: Sanat

Neden Kapalı Çağrı? Değerli Üyelerimiz, İFSAK kurulduğu günden beri üyelerine olduğu kadar, üyesi olmayan fotoğraf ve…

Kapalı Çağrı: Kutlama

Neden KAPALI ÇAĞRI? Değerli Üyelerimiz,   Bildiğiniz gibi İFSAK kurulduğu günden beri üyelerine olduğu kadar, üyesi olmayan…