Genel olarak sanat dünyasına ve özelde fotoğraf dünyasına baktığımız zaman hem kitap, hem de dergi yayını bakımından sanat dalları içinde en fakirinin fotoğraf olduğunu görürüz. Yine başka bir açıdan baktığımızda, sanat dalları içinde en fazla ilgilenen kişi sayısının fotoğraf olması ise oldukça paradoksal bir ilişki olarak değerlendirilebilir. Fotoğraf dünyasına yeni katılanlar da, fotoğrafın sadece çekilerek yapılacağını zannederler. Oysa fotoğraf çekilerek değil, okunarak yapılır. Fotoğraf dernekleri de ne yazık ki çoğunlukla fotoğrafın sadece çekilerek yapılacağı düşüncesine uygun eğitim programları düzenlerler. Fotoğrafın okunarak yapılacağını anlatacak kesim akademik çevre olmasına rağmen, belki de akademinin dışında kalan çevrelerle çok ilgili olmadıkları veya iletişim içinde olmadıkları için oralardan da birkaç kişi hariç çok az yayın çıkar.
Levend Kılıç’ı hiç görmedim ve hiç konuşmadım, ancak onu çok iyi tanıyorum. Kendime ait bir fotoğraf dünyam varsa bunda Levend Kılıç’ın fotoğraf üzerine yazdığı kitapların katkısı çok olmuştur. Bu katkı, hem bu konularda teorik olarak yazmam, hem de fotoğrafın pratik dünyası ile ilgili olmuştur. Levend Kılıç fotoğrafın akademik yüzünün yazan çizen birkaç hocasından biridir. Türkiye fotoğrafına baktığımız zaman, benim gibi alaylıların egemenliği altında olduğu görülür. Belki diğer ülkelerde de böyledir. Bu da fotoğrafı “sanat mı, değil mi?” tartışmasına götüren en önemli meselelerden biridir. Ama fotoğraf, bahsettiğim gibi sadece çekilerek değil, okunarak yapılır. Bunun için de elimizde fotoğraf ve sanatı ile ilgili dergi, kitap, akademik çalışma, vs. olması gerekir. Ne yazık ki sanat dünyamız bu konuda fakirdir. Özellikle fotoğraf konusunda yazılmış kitap sayısı çok azdır. Bunların büyük kısmı ise “Fotoğraf nasıl çekilir?” gibi teknik bilgi veren kitaplardır. Fotoğraf sanatı adına kavramsal, kuramsal bilgi veren kitaplar bir elin parmakları kadardır. Bunların büyük kısmı ise yabancı kaynaklardan çeviri kitaplarıdır.
Levend Kılıç, böylesine bir kültürel çöl ortamında fotoğraf, video ve sinema sanatı adına vaha gibidir. Bu alanlarda bir akademisyen olarak birçok kitap (Fotoğrafa Başlarken, Temel Fotoğrafçılık, Fotoğraf Tarihi, Işıkla Resmetme Terimleri, Fotoğraf Kültürü, Fotoğraf ve Sinemanın Toplumsal Tarihi, Video Sanatı: Eleştirel Bir Bakış, Görüntü Estetiği, Fotoğraf Tarihin Bozguna Uğrayan Oyunu) yazmıştır. Yaptıkları sadece yazmakla, yani teorik boyutla sınırlı kalmamıştır. Sanatın pratik yaşamı konusunda da bulunduğu şehre, çalıştığı üniversiteye ve üyesi olduğu derneğe bir vefa borcu olarak kitaplar yazmış, eserler bırakmıştır. Bir kentli akademisyen olarak “Anılarda Eskişehir”, “Eskişehir Kent Kitabı”, “Heykellerde Yaşayan Üniversite”, “Meslekte Kırk Yıllıklar: Eskişehir’in Esnaf ve Zanaatkârları”, “EFSAD 15. Yıl” kitaplarını yazarak kentine vefasını fazlasıyla ödemiştir.
Kitaplarını incelediğimiz zaman fotoğraf, sinema ve video gibi görsel sanatların tarihinden başlayarak nesnelerin nasıl görüntülendiği ve bu görüntülerin yüzey üzerine nasıl düştüğüne ve nasıl algılandığına dair bize teknik, kuramsal ve kavramsal bilgiler aktarmıştır. Bu çalışmalarını fotoğrafa yeni başlayanların anlayacağı dilden başlayarak, entellektüel ve bilimsel bir akademik dilin oluşturduğu bir yelpaze içinde değiştiğini görebiliriz. Hem akademik çevrede olması, hem de Eskişehir’deki Fotoğraf Derneğinde eğitmen olması gibi birbirinden farklı ama birbirini bütünleyen, üniversitenin fanus içindeki yaşamıyla derneklerin kendine özgü yaşamı içindeki git-gelleri arasında bir denge oluşturarak sağlamıştır bunu.
Tekin Ertuğ hoca uzun süredir ülkemizin olmayan fotoğraf belleğinin oluşturulmasına katkı sağlamak için var gücüyle çalışıyor. Bugüne kadar ülkemiz fotoğrafçılarının anı, biyografi, otobiyografi veya fotoğraf sanatı konularında anlatacaklarını bizlere iletiyor. Görüştüğü 174 fotoğrafçının 154’ünü yazdığı ve yaptığı kitaplar arasına yerleştirerek tarihte yerlerini almalarını sağladı. Geçmişini bilmeyen bir fotoğraf dünyamızın nasıl bir geleceğe bakacağı ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte, Tekin Ertuğ’un fotoğraf kitapları külliyatı bize geçmiş ile gelecek arasında bir köprü oluşturarak yolumuzu bulmamızı sağlıyor. Şüphesiz ki bu büyük bir çalışma ve özveri olup her türlü övgüyü hak ediyor. Şimdilik hak ettiği değeri bulmasa bile mutlaka gelecekte fotoğraf, fotoğraf sanatı ve fotoğrafçılar üzerine yazı yazmak, araştırma yapmak isteyenlerin başvuracağı ana kaynaklar olacaktır.
Levend Kılıç için yukarıda yazdığım bu yazı Tekin Ertuğ’un Işıkla Resmedenler-4 Levend Kılıç kitabı için yazmış olduğum bir yazı idi. Bugün hem Levend Kılıç’ın hem de Tekin Ertuğ hocanın yazdığı kitapların değeri çok daha fazla anlaşılacaktır.
Fotoğraf yazıtına katkı sunanlar ve hocalar iyiki varsınız .
Esenlikler dilerim