Fotoğraf: © Bill Brandt / Joan Miró / 1968

Başka Dünyanın Ressamı

///

Soyut şiirin ressamı, ya da soyut resmin şairi; dünya resim sanatının çizgi dışı ressamlarından Miró, fotoğraf için poz verdiği iki tuval arasında; kozmosu anlamlı kılan kaos gibi, zamanın ölçülebilir parçacıklarının kendisine meydan okumasını bekliyor. İfade olarak, tedirgin ve acemiyi seçiyor. Sürprizlere açık, en küçük bir hareketle yeni dünyalara yatay geçiş yapabilecek gibi bakıyor bizlere; gemi azıya almış atlar, tarif edilemeyen aşk duygusu, avuçlarımızın arasında tutamadığımız özgürlük gibi. Çok iyi biliyor ki, o bize nasıl bakarsa, tarih de kendisine öyle bakacak.

Kozmik ve mizahidir Miró’nun resimleri. Sevimli sözcüğü, sanat tarihininin yapıtları kategorize eden yanı için hafif kalsa da onun işlerine çok yakışır. Figürleri, tuvalin özgürlük istemeyen köleleridir. Sanki bir Mondrian tablosu elden kayarak düşmüş de binlerce parçaya ayrılmıştır. Dünyadışı (yanı bizim zavallı figüratif dünyamızın ötesindeki) varlıkların bu kadar sevimli olduğunu, onun resimleri öğretti bize.

1893’te Barcelona’da doğan Miró, resimlerini, adeta bir salıncakta sallanan çocuğun hissettiği duygularla yaptı. Renkleri ve biçimleri, bilmediğimiz coğrafyalardan ama ilkbahar ile yaz arasında bir yerden geldi. En büyük ustalığı, tüm yaşamı boyunca bir çocuk kadar saf kalmayı becerebilmekti. Uzun, sıcak bir yazdı notalarını dizdiği porte. Pozitif duygularla örülmüştü ve bir tebessümü ödünç bırakıp dudaklarımızın kıvrımına akıp gidiyordu, kullanılmış günler gibi.

Nesneleri soyutlayarak doğadan çekip aldı, düşledi, yeni adlar verdi ve farklı bir evrene ışınladı bizleri. Ayrı bir galaksiye gidebilmek için, rampasını Paris’e yerleştirdi. Sürrealistlere yakın durdu. Picasso ve Max Ernst ile dostluk kurdu. Sonra dünya sanatının bütün kutsal şehirlerini sergileriyle birlikte gezdi. Sanatı, en iyi çocukların anladığı pürüzsüz ve yeni bir dildi. Yalnızca tarifsiz bir lirizmin savunucusu da değildi; Picasso gibi, İspanya iç savaşından Miró da etkilenerek yapıtlar verdi. Çiçekleri, kuşları, kadınları hep hissettiği gibi yaptı; gördüğü gibi gösterdi. Görüntünün ortak dili ve Madrid’de bir meydanın adı oldu.

Brandt, Joan Miró’yu 1968’de ölümsüzleştirdi. Gerçek bir İngiliz beyefendisi (Almanya doğumlu olsa da) ve dünyanın en iyi fotoğrafçılarından biri olan Bill Brandt, zamanı kullanarak, henüz yaşarken Miró’nun yüzünün kalıbını çıkardı. Biz bir Ara Güler fotoğrafında, ünlü fotoğrafçı Bill Brandt’ı evinde beyaz çorapları ve ayağında terlikleriyle de hatırlıyoruz. Ama yine de belleğimize kazınan Brandt görüntüsü, kıyıda kayaların arasına sıkıştırılmış bir aynanın yüzeyinde yansıyan, kontrast otoportresiydi.

Bu kez de Bill Brandt, koca bir yüzyılın üç çeyreğini geride bırakmış büyük ustayı iki resminin arasına bir ufuk oluşturacak biçimde yerleştirdi. Ayrı bir kozmik dünyanın ipuçları birinin resimlerinde, diğerinin fotoğraflarında belirgin biçimde yer aldı. Zamanın şahitliğinde anlaştılar. Brandt ve Miró’nun ittifakından geriye ölümsüz fotoğraflar kaldı.

Joan Miró, dünya resminin daha önce hiç gidilmemiş olan, en önemli galaksilerinden birinin adıdır. 20. yüzyılın en ilginç ressamıdır. Formülleri yalnız kendinde olan, çok özel problemleri tuvalinde çözmüştür. Resimleri, yaşama sevinçlerini kaybedenlerin terapi nesnesi olmuştur. Onun resimlerine bakan herkes çocukluğunun acılarını unutmuş, keyifli günlerini anımsamıştır.

1983 yılının aralık ayında, Miró’nun içindeki küçük çocuk elindeki bütün balonları gökyüzüne bıraktı. O, bu dünyayla vedalaştığında yalnızca İspanya değil, dünya da en sıradışı ressamlarından birini yitirmişti. Miró, öksüz kalmış bembeyaz tuvallerin önünde hücrelerine ayrıldı. Ve üzerinden ödünç motifler ve renkler aldığı, dünyanın tüm bayrakları yarıya indi. O günlerde henüz 20 yaşında, yüreği platonik aşklara açık acemi bir Akademi öğrencisiydim. Ve kalbimin nasıl sızladığını hâlâ hatırlarım.

Japon estampları, bozkır göklerinde köşekapmaca oynayan UFO’lar, Rio Karnavalı’nda geçit törenine katılanlar, azgın nehirlerde sessizce süzülen kızılderili kanoları, dünyanın en cana yakın yılanları, iş olsun diye tarlalarına hasat çemberleri çizen çiftçiler, doğmamış çocukların anıları ve “Art Nouveau”cuların yaldızlı kadınları, geldiği dünyaya geri dönen Miró’ya son kez el salladılar.

Biz, onu sevenler “rahat” komutu verilinceye kadar resminin önünde “esas duruşta” uzun süre bekledik.

1963 yılında İstanbul’da doğdu. M.S.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Ana Sanat Dalı’nı (Lisans) 1985, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Fotoğraf Ana Sanat Dalı’nı (Yüksek Lisans) 2001 yılında bitirdi.

Farklı konularda yayınlanmış 15 kitabı bulunan Merih Akoğul, Türkiye’de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde 30’un üzerinde fotoğraf sergisi açtı, grup sergilerine katıldı. Fotoğraf sanatı ve kuramı konularında çalışmalar yaptı. Seminer, sempozyum ve açıkoturumlara katıldı, bildiriler sundu, paneller yönetti, seçici kurullarda yer aldı. Reklam sektöründe yazar olarak çalıştı. Çeşitli özel kurumlarda eğitmenlik, özel radyolarda kültür ve sanat programları, televizyon programlarında sanat danışmanlığı yaptı.

Edebiyat, fotoğraf kuramı, plastik sanatlar ve müzik üzerine yazıları ve eleştirileri birçok gazete ve dergide yayınlanan Merih Akoğul, 2003 yılının yaz döneminde Avusturya Başkanlık Sanat Dairesi tarafından verilen bursla çalışmalarını Viyana’da sürdürdü. Çeşitli müze ve özel koleksiyonlarda yapıtları bulunan Akoğul, 27 yıldır Türkiye’nin önemli üniversitelerinde (Marmara Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi) fotoğraf dersleri vermiştir.

İstanbul Modern Müzesi Fotoğraf Bölümü Danışma Kurulu üyesi olan Merih Akoğul, aynı zamanda da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde eğitmenliğini sürdürüyor. 2010 yılından 2021yılına kadar Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi kitaplarının editörlüğünü yaptı. İFSAK Blog ve Gezgin Foto dergisinde köşe yazarlığını sürdürüyor.

Seçilmiş Kişisel Sergiler

2022 “Caz Zamanı” Avusturya Kültür Ofisi, İstanbul
2016 “Montreal’de Bir Mevsim, Galeri Işık
2013 “Tenha Vakitler”, ArtGalerim Nişantaşı, İstanbul
2011 “Kayıp Ruhlar”, ArtGalerim Nişantaşı, İstanbul
2010 “İç İçe İstanbul”, Fototrek, İstanbul
2008 “Standards”, PG Art Gallery, İstanbul
2007 “Sanki”, Leica Gallery, İstanbul
2006 “Geçen Yaz Viyana’da”, Palais Porcia Kunst Raum, Viyana
“Siyah Beyaz Afyonkarahisar”, Fevzi Çakmak Sanat Galerisi, Afyonkarahisar
“Avusturya 2006”, Avusturya Kültür Ofisi, İstanbul
2005 “Bit-ki”, PG Art Gallery, İstanbul
“Yolda”, Avusturya Kültür Ofisi, İstanbul
2004 “Otuz Kuş”, PG Art Gallery, İstanbul
“Geçen Yaz Viyana’da”, Fotografevi, İstanbul
2003 “Güzergâh: Edebiyat”, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, İstanbul
2002 “Başarmak”, Fotografevi, İstanbul
2001 “Klasikler/Neo-klasikler”, Fotoğrafevi, İstanbul
“Aşkküre”, Bedri Rahmi Eyüboğlu Sanat Galerisi, İstanbul
1999 “Bronz Askerler”, Fotografevi, İstanbul
1998 “Dönüşümler”, Art Shop, İzmir
“Filim”, İMKB Sanat Galerisi, İstanbul

Yayınlar

2021 “Ağustos” (şiir)
2016 “Montreal’de Bir Mevsim (fotoğraf)
2014 “Gece / Şarkılar” (şiir)
2007 “Sanki” (fotoğraf)
2006 “Siyah Beyaz Afyonkarahisar” (fotoğraf)
2005 “Türk Fotografçıları Kütüphanesi 22/Merih Akoğul” (fotoğraf)
“Bit-ki” (fotoğraf)
“İkizim Söyledi Ben Yazdım” (deneme)
“Saklı Günlükler” (çocuk edebiyatı)
2004 “Geçen Yaz Viyana’da” (fotoğraf)
2002 “Başarmak” (fotoğraf)
2001 “Klasikler/Neo-Klasikler” (fotoğraf)
1999 “Klasikler” (fotoğraf)
1995 “Kuğunun Ölümü” (şiir)
1992 “Son Dokunuş” (şiir)

Küratörlükler

2019 “Yolda” (Türkiye’de Gruplar), Fransız Kültür Merkezi, İstanbul
2019 “Fotoğrafın Doğası”, Artweeks Akaretler, Akaretler No:45, İstanbul
2018 “Yıldız Moran: Bir Dağ Masalı”, İstanbul Modern, İstanbul
2017 “Beni Bul” / Otoportreye Çağdaş Dokunuşlar, Akbank Sanat, İstanbul
2016 “Poz”, PG Art Gallery, İstanbul
2016 “İnsan İnsanı Çekermiş”, İstanbul Modern, İstanbul
2013 “Bir Zamanlar”, Fotografevi, İstanbul
2012 “Mekânın Doğası”, Hilpark Suites İstinye, İstanbul
2012 2. Bursa Fotofest / Uluslararası Bursa Fotoğraf Festivali
“İnsanlığın İzleri” (Sanat yönetmeni, şef küratör)
2012 “Gidilmemiş Zamanlar”, Hilpark Suites İstinye, İstanbul
2011 1. Bursa Fotofest / Uluslararası Bursa Fotoğraf Festivali
“Karşılaşmalar” (Sanat yönetmeni ve şef küratör)

Eczacıbaşı Fotoğraf Sanatçıları Dizisi (Editörlük)

2021 Yusuf Tuvi
2020 Lütfi Özkök
2019 İbrahim Zaman
2018 Ergun Çağatay
2017 Yıldız Moran
2016 Ersin Alok
2015 İzzet Keribar
2014 Sabit Kalfagil
2013 Sami Güner
2012 Ozan Sağdıç
2010 Şakir Eczacıbaşı

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Fotoğraf

Neden Fotoğraf Çekiyoruz?

Başlıktaki soruya psikoloji perspektifiyle bakıldığında akla birden fazla yanıt geliyor. İlk ve en basit yanıt Freudçu…

Beklerken

Yeryüzünün Gizli Görüntüleri Fotoğraf ve caz müziği birbirine çok benzer. Fotoğrafın da caz gibi türleri, icra…

Foto Sürreal

Fotograf ortamında bir süredir sürreal fotograf başlıklı seminer, atölye, sergi, gösteri gibi etkinlikler göze çarpıyor. Geleneksel/Modern…

Kendim Olmayı Seçtim

Güvenli ve korunaklı hissettiğimiz evimiz, hareket alanlarını daraltırken, özgürlüklerimizi sınırlar mı? Toplumun koyduğu görünmez duvarların ilk…

Yapay Zekâ ve Fotoğraf

Analog fotoğrafçılık yerini dijital teknolojilere terk ederken çoğumuz büyük bir devrime şahitlik ettiğimizi düşündük. Oysa filmli…

Nepal, Mumbai (Yaz 2024)

Bölüm 12, Umman, Maskat 10 Temmuz 2024 – Çarşamba Kurduğumuz saatte, sabaha karşı saat altıda uyanıyoruz.…

Büyükanne Orada mısın…

Bir ressam düşünün ki, bilinen tüm fotoğrafları yaşlılık dönemine ait olsun ve yaşadığımız dünya onu “Büyükanne”…

Nepal, Mumbai (Yaz 2024)

Bölüm 11, Hindistan, Mumbai (Devam) 9 Temmuz 2024 – Salı Sabah yine aynı saate kalkıp, kahvaltımızı…

Köy Enstitüleri Ruhuyla

‘Ağlarken gördüğümüz insanları, şimdi dans ederken görmek mutluluk verici’ Yazımın temellerini dayanışma gönüllüsü, sanatçı arkadaşım Meral…

Paris Yalnızlığı

Bayram Yılmaz Fotoğraf Kitabı Üzerine   Sert kapak, 154 sayfa 108 Siyah-beyaz, duotone fotoğraf Ebat 23×26…