Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Zeynep Yılmazoğlu https://instagram.com/zeynepyilmazoglu tarafından yayına hazırlanmıştır.
. . . . . . . . . . . .
Yapı Kredi Galeri’deki ‘Yeryüzü Halleri’ sergisinden çıktığımda kendime bu soruyu sordum.
Sergide insanın doğayla ilişkisi üzerine düşündüren pek çok nokta vardı; doğa nedir, şehirle doğa ko-puk mudur, sanatçının doğayla derdi nedir, sanat kalıcı olmalı mı, materyalin kalıcılığı mı fikrin kalıcı-lığı mı daha önemli? gibi sorular filizlendi aklımda.
İsmini, Birhan Keskin’in insan dışı canlıları merkeze alarak yazdığı şiir kitabı ‘Yeryüzü Halleri’nden alan sergi, ekolojiye dayanan eserler üreten on bir güncel sanatçıyı bir araya getiriyor: Rozelin Akgün, Judy Chicago, Berna Dolmacı, Sibel Horada, Ekin Kano, Begüm Mütevellioglu, Cengiz Tekin, Buşra Tunç, Gözde Mimiko Türkkan, Murat Yıldız, Müge Yılmaz.
Sergi, resim, performans, fotoğraf, video, vitray, heykel ve yerleştirme gibi çeşitli disiplinlerden eserleri içeriyor.

Hepimiz birbirimize bağlıyız
Çevre sorunlarına ilkin sadece aktivistler ilgi gösteriyordu, zamanla sanatçılar da üretimlerini ekoloji üzerine yoğunlaştırmaya başladı. Artık hepimizin buna dikkat etmesi, dikkat çekmesi ve kafa yorması gereken bir noktadayız.
Peki, aslında doğa dediğimiz şey sadece ormanlar, akarsular, denizler mi? Gündelik hayatta kullandığımız su başka bir yerden mi geliyor? Soluduğumuz hava, balkonumuzdaki çiçek, apartmanımızın önündeki ağaç vs. de doğanın değil mi? Sergi bu hakikati gözler önüne seriyor. İnsanın doğayla ilişki kurma biçimlerini, sosyopolitik ilişkiler ve gündelik yapılara dair gözlemlerle anlatıyor. Sanatçılar, izleyiciyi ekoloji temelli dünya görüşünden hareketle, doğanın ve insanların sömürüden uzak olduğu, ihtiyaç olandan fazlasının tüketilmediği bir dünya hayaline davet ediyor.
Sergi tanıtım metnindeki şu cümle beni çok düşündürüyor.
Hepimiz birbirimize bağlıyız.


Sanatçıların derdi ne?
“Yeryüzü Halleri”, tüketim toplumunun doğaya verdiği hasarı gösterirken, aynı zamanda doğanın bir özne olmasını vurguluyor. Sanatçıların malzeme seçimleri ve araştırma konuları, canlılarla eşitlikçi bir tahayyül üzerinden kurulan ilişkilere dayanıyor. Bu bağlamda sergide eserlerin birbiriyle konuştuğunu hissedebiliyoruz.
Sergide çalışmasını merak ettiğim isimlerden biri Judy Chicago idi. Feminist sanat üretiminin simgesel ürünlerinden biri sayılan Yemek Daveti (The Dinner Party) isimli yerleştirme işiyle tanıdığımız Chicago’nun 3 video yerleştirmesi ve baskı işleri mevcut.
Begüm Mütevellioğlu’nun vitray çalışması, sergilenirken aldığı ışığın değişmesiyle ziyaretçinin bakış açısının da değişmesine sebep oluyor. Rengârenk camların sergilendiği yere göre farklı ışıklardaki değişkenliği ile kişinin mekânlarla kurduğu canlı veya sönük ilişkiler arasında bağ kurulmasını amaçlıyor.
Murat Yıldız ise hiçbir kimyasal madde kullanmadan ürettiği eserlerle, doğal malzemelerle doğanın/sanatın geçiciliğini vurguluyor. “Doğa eğitimler veriyor” diyerek doğanın bizi dönüştürme gücüne dikkat çekiyor.
Sibel Horada, Burgazada’da kıyı temizliği sırasında bulduğu nesnelerle başlayan üretim sürecini anlatıyor. “Denizin en uzağa taşıdığı göçebe malzemeler” olarak adlandırdığı strafor vb. malzemeyle çalışıyor. Suyun şekillendirdiği duvar rölyefleri ‘Takımyıldızlar’ ismiyle karşımıza çıkıyor. Adanın hurdalık alanında karşılaştığı buzdolabı iskeletleri ise izleyiciyi oldukça düşündürüyor.

Ekofeminizm
Küratörlüğünü Burcu Çimen ve Didem Yazıcı’nın yaptığı sergi, ekoloji düşünürü, çevre aktivisti ve araştırmacı Vandana Shiva’nın ‘Yeryüzü Demokrasisi’ adlı kitabında anlattığı, hiçbir ayrımcılığa yer vermeyen türden bir ‘bir aradalığa’ inanıyor. Bu da bizi ekofeminizme götürüyor.
Peki,ekofeminizm nedir?
“Ekofeminizm” terimi ilk kez Fransız araştırmacı Françoise d’Eaubonne tarafından 1974’te “Le Fémi-nismeou la Mort” (Ya Feminizm Ya Ölüm) kitabında kullanılır. d’Eubonne’un amacı, ekolojik hare-ketlerin potansiyelini ilan etmek ve kadınları ekolojik bir devrime öncülük etmeye çağırmaktır. Aynı yıl Shelia Collins “A Different Heavenand Earth” (Farklı Bir Cennet ve Yeryüzü) kitabında cinsiyet ayrımcılığı ile ekolojik yıkım arasındaki bağa dikkat çeker; ekolojik yıkım, ırkçılık ve sınıf sömürüsünün ataerkil yapıyı ayakta tutan parçalar olduğunu vurgular.1
Kadınlar olarak doğayla bağlarımızın çok güçlü olduğuna inanıyorum. Bizi besleyen doğaya hem teşekkür, hem destek (yeri geldiğinde aktivist olarak) borçluyuz. Toplumu harekete geçirici eylemlerde kadınları başta görmek belki de bu yüzden çok doğal. Aklınıza ilk gelen iklim aktivistini sorsam, ne cevap verirsiniz? Greata mı? Ya da köyündeki ağaçların kesilmesine izin vermeyen, içtiği suyun zehirlenmesini önlemek isteyen ve Akbelen Ormanı için mücadele eden muhtar Nejla Işık mı?…
Grafik romanları ne kadar çok sevdiğimi yazılarımı2 okuyanlar bilir. Toplumsal meseleler üzerine yazarlık/çizerlik yapan Fabien Toulme’nin yeni kitabı ‘Mücadele’ için organize edilen söyleşiye katıldım. Toulme bu yeni kitabında dünyanın dört bir köşesini dolaşıp insanların mücadelelerini dile getiriyor. Çizdiği bu mücadeleci karakterler hep kadın. Söyleşide “Neden kadın karakterler” diye bir soru yönetildi kendisine. Cevap basitti. “Çünkü sadece kadınlar vardı.”
Peki, dünyayı kim kurtaracak?

Peki, dünyayı kim kurtaracak?
Sergi aslında bir yandan agresif olması gereken bir tutumu naif bir havada ele alıyor diyebiliriz. Naifliği basitlik anlamında kullanmıyorum. Dünyanın geldiği bu içler acısı halde aslında birbirimizle didişmeden sorunları çözebilmenin de yolu olacağını hissettiriyor. İnsanın insan olmayan canlılara karşı şiddetine son vermesi gerekiyor. Tüm canlılar eşittir.
O halde geriye cevaplanması gereken bir soru kalıyor: Dünyayı kim kurtaracak?
Bence dünyayı, onu kurtarmak isteyenler kurtaracak.
Sergi; 30 Mart 2025’e kadar haftanın her günü ziyarete açık ve ücretsiz.
Ziyaret saatleri: Hafta içi 10:00 – 19:00, Cumartesi 11:00 – 19:00, Pazar 12:00 – 19:00
2. https://www.ifsakblog.org/cizerlerin-gozunden-kadin-mucadelesi-1/
Yeryüzü halleri sergisine paralel gerçekleşen söyleşilere şuradan ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/playlist?list=PLMXb6cBXpTE7Ae1Ooq5g3gwBkGIAGGLCJ

Bize Ulaşın