Bir önceki yazıda, emosyon sözcüğü ile imlediğimiz olgunun, duyguları içerse de, sadece hissettiğimiz duyguları anlatmadığını; daha kapsamlı zihinsel / davranışsal yaşantılarımızı da kucakladığını belirtmiştik. Ayrıca, temel emosyonların o emosyon için özgül (1) öznel duygu; (2) fizyolojik uyarılma; (3) yüz ifadesi ve (4) davranışsal değişimleri içerdiğini ve bu değişimlerin, o temel emosyonun diğer temel emosyonlardan ayrıştırılmasını da sağladığını eklemiş; bunu “üzüntü” ile de örneklemiştik.
Bu ve izleyen yazılarda ise, emosyonların özelliklerine daha yakından bakacağız ve ardından temel emosyonları sanatsal yaratı/ fotoğraf sanatı bağlamında gözden geçireceğiz.
Emosyon: canlılığımızın en temel yapı taşları
Ancak, öncelikle, genel olarak emosyonların bazı özelliklerini biraz daha açmakta yarar var. Emosyon karmaşık bir psikofizyolojik fenomen; canlılığımızın en temel yapı taşlarından. Emosyonları daha alt/eski beyin bölgelerimiz ve bedensel duyumlar tetikliyor. Bu beyin bölgelerine, “sürüngen beyni” de denebiliyor; memeli beyninde ise limbik sisteme karşılık geliyor. Emosyonların evrimsel süreç içinde değerlendirildiğinde, “hayatta kalmamızı sağlama” açısından çok önemli işlevi var. Dolayısıyla, emosyonlar, ölçülebilir kısa süreli fizyolojik yanıtlar. Emosyonların bu hızla ortaya çıkış ve silinişleri, büyük oranda, farkındalık alanımızın dışında, bilinçdışı mekanizmaların harekete geçmesiyle oluyor. Örneğin, kızgın yüzleri gösterip hemen kapattığınızda, beynin kızgınlığa yanıt veren bölgelerinde uyarılma gözleniyor, ama, kişi bunun farkında bile olmayabiliyor. Ya da, çok eski kuzenlerimizde olduğu gibi, saldırıya uğrayan yavrusunu koruyan annenin anlık tepkimesinde gözlemlenebiliyor.
Aynı düşünceler, hayaller, tasarılar, imgeler, davranışlar gibi, emosyonlar da, tüm bedenimizin, özellikle de, sinir sistemimizin ve beynimizin işleyişlerinin ürünleri. Bu çok etkenli, karmaşık sistemin içinde, emosyonlarımızı düzenleyen baş aktörler sinir sistemimizdeki kimyasal ileticiler, nörotransmitterler. Nörotransmiterler, sinir bağlantı uçlarındaki iletiyi sağlayan kimyasal yapılar. Sinirsel iletiler sinir hücre yapılarında elektriksel uyarı olarak seyrediyor, sinir uçlarına geldiklerinde nörotransmiterleri tetikliyor ve böylelikle uyaran hücreden hücreye geçiyor ve ardından ileti diğer hücrede yine elektriksel uyaran olarak yoluna devam ediyor. Bu ileti sistemi duygusal, düşünsel, davranışsal dünyamızın biyolojik zemini; deyim yerindeyse, alt yapı kurumları. Tüm üst yapı kurumlarının işleyişini, yani, duygusal, düşünsel, davranışsal dünyamızı belirliyor. Ama aynı zamanda, tüm zihinsel faaliyetlerimiz de, yani deyim yerindeyse, üst yapı kurumları da (imgelerimiz, hayallerimiz, korkularımız, bilişsel işlevlerimiz, emosyonlarımız) bu alt yapı kurumlarının işlevselliklerini etkiliyor. Kısaca, biyolojik işleyişler ile zihinsel/ ruhsal işleyişler birbirleriyle karşılıklı etkileşim içinde. Dolayısıyla, biyolojik işleyişlerin önceliği olduğunu, zihinsel/ ruhsal işleyişlerin ise üstünlüğü olduğunu söyleyebiliriz.
Emosyonlar klasik batı düşünce dünyasında genellikle, mantıklı süreçlerin, akıl yürütmenin tersi olarak değerlendirilir. Sık sık duyarız, “duygularım ve mantığım çelişiyor”. Kartezyan düalizmin o iflah olmaz ikilemlerinin en başta geleni: Beden/ ruh ikilemi. Bu bilim ve sanatın aşması gereken/ aşmakta olduğu bir safsata! Biyolojik ve zihinsel/ ruhsal işlevlerimiz aynı bütünün iki görünümü; iki karşıtın aynı öznede bütünleşmiş halleri. Çünkü, beyindeki bağlantı ağlarını dikkate aldığımızda, emosyonların, karar verme ve planlama işlevlerimizin zeminini oluşturduğunu görüyoruz. Bir sergiyi gezerken, şu fotoğrafa uzun uzun bakayım demeyiz; farkında olsak da olmasak da, önce duygusal yaşantımızda bir kıpırdanma, bir uyarılma ortaya çıkmıştır; sonra bunu o fotoğraf üzerinden anlamlandırma ihtiyacı duyarız ve iç dünyamızın çağrışımları, düşünceleri harekete geçer; bu arada, çoktan o fotoğrafın önünde çakılıp kalmışızdır bile. Emosyonlar, yaşam olaylarına uyum sağlamamıza yardımcı olmaların yanında, kültürden, sanattan haz almamızı ve sanat yoluyla hayatlarımızı anlamlandırmamızı, anlam alanlarımızı genişletmemizi de sağlar.
Temel emosyonlar evrenseldir
Kendimizle ve çevremizle ilişkimizde bilgi aktarımını önemli ölçüde emosyonlar üzerinden gerçekleştiririz. Çeken (ilgi/ sevgi) ya da iten (korku/ tiksinme) nesnelerin ayrımını süratle yapabiliriz. Filogenetik olarak evrimin erken dönemlerinde şekillenmiş beden temelli süreçlerdir. Bazen yararlı/ adaptif, bazen yanlış alarm veren, durumun ya da kişinin yanlış yorumlanmasına yol açabilen süreçlerdir bunlar. İfade ediliş ya da tanınmaları arasında kültürel farklılıklar gösterse de, temel emosyonlar evrenseldir. Harekete geçirdikleri zihinsel süreçler kanalıyla öğrenmeyi ve anıların inşasını etkiler.
Dolayısıyla, emosyonun ana bileşeni olan duygularımızın, düşünce ve davranışlarımızla çok sıkı ilişkide olduğunu ve bunlardaki değişimlerin karşılıklı bir etkileşim süreciyle ortaya çıktıklarını söyleyebiliriz.
İnsan bedende somutlaşmış öznedir
İnsan bedende somutlaşmış öznedir. Herbirimiz, birer insan olarak, bireyler arası, toplumsal ilişkiler içinde inşa olunan ve biyolojik bir bedende somutlaşmış kültürel, sanatsal, bilimsel süreçlerin ürünleriyiz.
Bu süreçler, fotoğrafı yaparken de, izlerken de geçerli. Farkında olsak da, olmasak da, bizde duygusal dalgalanmaya yol açmayan bir durumun fotoğrafını yapmayız; böyle bir dalgalanmaya yol açmayan fotoğrafa bakmayız bile… Bir fotoğrafı ister yaparken, isterse izlerken, duygusal dalgalanmanın/ uyarılmanın ardından derin düşüncelere dalmanın hazzını yaşarız.
notlar, yararlanılan kaynaklar
- Ekman, P. (1992). An argument for basic emotions. Cognition & Emotion 6: 169–200.
- Gaulin, SJC., Donald, HMB. (2003). Evolutionary Psychology (2nd edition). Pearson. p 121-142.
- James, W. (1884) What is an emotion? Mind 9 (34): 188–205.
- Küey, L. (2013) Communication, in Leadership in Psychiatry (eds D. Bhugra, P. Ruiz and S. Gupta), John Wiley & Sons, Ltd, Chichester, UK.
- LeDoux, JE. (1996) The Emotional Brain: The Mysterious Underpinnings of Emotional Life. New York: Simon & Schuster.
- Plutchik, R. (2001). The nature of emotions. American Scientist; Research Triangle Park, 89(4): 344-350.
- Schacter. DL., Gilbert, DT., Wegner, DM. (2011). Psychology (2nd edition). New York: Worth. p. 310.
Bize Ulaşın