Fransa ve Dünya sinemasında Şiirsel Gerçekçilik tanımının en güçlü eseri.
Gerçekçiliğin ağır dilini şiirsel anlatımıyla kıran, sinema tarihinin en önemli yapıtlarından olan L’Atalante filmi ülkemizde Geçip Giden Çatana olarak gösterilmiş.
Jean (Jean Dasté) L’atalante adlı çatananın (yük taşıyan küçük tekne) kaptanı, yardımcısı Jules Baba (Michel Simon), miço (Louis Lefebvre) ve Jules Baba’nın kedisi, hayatlarını Seine Nehri üzerinde çatana ile yük taşıyarak sürdürmektelerdir. Derken Kaptan Jean, Juliette (Dita Parlo) ile evlenir ve çatana yaşamı bir anda değişir.
Jules Baba, görmüş geçirmiş, bütün dünyayı gemilerde çalışarak turalamış, dövmeleri ve hikâyeleriyle yaşlı denizci tiplemesinin en bariz örneğidir. Dünyadan topladığı garip araç gereçleri, ölen en yakın arkadaşının kesik elleri ve kedileriyle filmdeki karakterlerin bel kemiğini teşkil eder.
Nehir kıyılarında bulunan iskele ve limanların puslu görüntüleri şiir yüklü iken, aynı zamanda kapanan fabrikaların önündeki iş kuyrukları ekonomik çöküşü ve yaklaşan savaşı bize hissettirir. Suyun altında geçen rüya sahneleri, yeni evli sevgilileri birbirlerine iyice bağlar. Boris Kaufman’ın görüntüleri ve Maurice Jaubert’in müziği filmi daha da güçlü kılmaktadır.
Yönetmen Jean Vigo’ya gelecek olursak, 1934 yılında henüz 29 yaşında L’Atalante filminin kurgusunu yaparken geçirdiği kemik veremi yüzünden hayatını kaybeder. L’Atalante ve Hal ve Gidiş Sıfır filmleriyle sinema tarihinde önemli bir yer alır. Şiirsel Gerçekçilik akımının mimarı sayılır. Hal ve Gidiş Sıfır filmi ile yatılı okul sistemini yerden yere vurur, film Fransa’da uzun yıllar yasaklanır. Yine L’Atalante filmi de Fransız burjuvazisine getirdiği eleştirilerden dolayı yapımcıları tarafından sağından solundan kesilerek vizyona sokulur. Sinemanın anarşist yönetmeni, sonraları Jim Jarmusch, Emir Kusturica gibi birçok başka yönetmenin de kahramanı olmuştur.
Bize Ulaşın