Nikon ilk aynasız kameraları olan 1 serisini 2011’de piyasaya sürmüştü, Nikon J1 ve Nikon V1 modelleriyle. Seri çekim hızları ve geliştirilmiş otomatik netleme özellikleriyle ön plana çıkan bu seri fotoğrafçılardan beklenen ilgiyi görmedi ve 2018’de üretimleri sonlandı. Ancak bu sona eriş aslında yeni bir başlangıcın da müjdecisi oldu. Nikon bu kez, 1 serisinde yaptığı hatalardan ve çok başarılı olan DSLR kameralarından yola çıkarak bu kez oldukça tutulan Z serisini geliştirdi (Ağustos 2018).
Tam kare (full frame) Z6 ve Z7 ile başlayan bu yolculuk, kroplu (APS-C) sensöre sahip Z50 ile sürdü ve Temmuz 2020’de tam kare ve makul fiyatlı Z5 ile devam etti. Z6 ve Z7 ise güncellenerek Z6 II ve Z7 II olarak piyasaya sürüldü. Bu yazıda sadık bir DSLR kullanıcısı olarak aynasız bir Nikon’a, Z5’e subjektif bir inceleme yapmaya çalışacağım.
Nikon Z5’in özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Çözünürlük: 6016 x 4016 (24.3 MP) Sensör boyutu: 35.9 mm x 23.9 mm Piksel boyutu: 5.9µ ISO Aralığı: 100-51,200 Titreşim Engelleyici: Gövdede, 5 eksenli İşlemci: EXPEED 6 (tek) Gövde malzemesi: Magnezyum alışım-Plastik Yağmur/toz koruma: Mevcut Enstantane aralığı: 1/8000 – 30 saniye Perde Ömrü: 200 bin Seri çekim hızı: 4.5 kare/saniye Flaş: Yok LCD Ekran: Dokunmatik, 3.2’’, katlanır, 1.04 milyon piksel Vizör: 3.69 milyon piksel, OLED, %100 kapsam, 0.8x büyütme oranı Kart Yuvası: 2 SD kart, UHS-II Otomatik netleme: Hibrid Phase Detection, 237 noktalı Netleme hassasiyeti: -2 / +19 EV (-3.5’a kadar çıkabilen) Video: 4K 30 kare / saniye (1.7x kroplu) Pil ömrü: 470 kare Ağırlık: 590 gram Fiyat: 1.399$ (13,750TL) 31 Ocak 2021 tarihli fiyatlar Tümüyle sessiz fotoğraf modu, Intervalometre, HDR, Focus Stack, Wifi, Bluetooth, USB-C ile kamera üzerinde şarj mevcut
Aynasız kameraya geçme sorunsalı
Teknolojinin bu denli hızla gelişmesi, cep telefonlarının işlemci hızlarının gelişmesiyle birlikte kamera özelliklerinin ve fotoğraf kalitelerinin yükselmesi, fotoğrafçıların kafasını karıştırırken fotoğraf makinası üreticilerinin de işini giderek zorlaştırdı. Dünya genelinde kamera satışları hızla düşerken, aynasız makinaların aldığı pazar payı yükseliyor. Öyle ki, Aralık ayında Japonya’da en büyük perakende kamera satıcılarının verilerine göre en çok satılan ilk 10 kamera arasında DSLR yok. Öte yandan, fotoğraf tutkunlarının belki de daha fazla önem verdikleri konu olan kaliteli lens yatırımları ise gelişen aynasız makine pazarıyla birlikte, en azından kağıt üzerinde değer kaybediyor.
Nikon’un F serisi lenslerinin neredeyse 50 yıl önce üretilenlerinin bile günümüz kameralarına uyumlu olması ve yeni bayonet formatı olan Z serisi ile birlikte FTZ denilen adaptörlerle kullanılabilmesi insanı heyecanlandırıyor. Aynı zamanda aynasız makinaların avantajlarından biri olan hafiflik konusunun ortadan kalkmasına yol açıyor. Nikon Z5, üzerinde yer alan Nikkor Z 24-50mm f/4-6.3 lens ile son derece kompakt ve hafifken, FTZ adaptörü ve en çok kullandığım lens olan 16-35’i taktığımda D750 ile arasında hiçbir fark kalmıyor ne yazık ki. Özetle, DSLR’dan aynasıza geçme konusunda söylenecek çok şey var ama başka bir yazı konusu.
Nikon Z5’e dair değerlendirmelerim şöyle:
- Gövde Yapısı: Sağlam ve çok kaliteli malzeme ile yapılmış, fiyatı makul tutmak için ucuza kaçılmamış. Başlangıç seviyesi tam kare makine ama özelliklerinin neredeyse hepsini abisi Z6’dan alıyor, hatta bir iki konuda daha üstün. Ancak sağlamlık ve kalite bir yana kendi elime ergonomik olarak küçük kaldığını eklemem lazım. Gövde ağırlığı 675 gram, D750 ise 840 gramdı. Bu tabii Z5’e özgü bir durum değil sadece. Kavrama kısmı olan pil yuvasının derinliği yüksek olmasına rağmen ayna olmaması nedeniyle makinanın genişliğinin DSLR’a göre 8 mm az olması kavrama açısından bana yeterince güven hissi uyandırmadı. Bunu belki bir silikon kılıfla kısmen düzeltmek mümkün olabilir.
- Netlik: Otofokushızı son derece iyi. Ekrana dokunarak ya da alışık olduğum üzere vizörden netleme konusunda DSLR’dan çok daha iyi, karanlık bir odada netliği çok daha rahat yapabildi. Ekranın neredeyse her bölgesine netlik yapabiliyorsunuz. Ayrıca yüzü ya da gözü netleme ve takip etme imkanı var. Aynı şekilde vahşi yaşam ya da kedi köpek fotoğrafları için hayvan tanıma özelliği de mevcut. Ağırlıklı manzara ve sokak çektiğim için, ben kapatarak kullandım. Öte yandan bir obje seçme imkanı da mevcut. Auto-area AF modunda seçtiğiniz obje hareket ederse onu da takip edebiliyor.
- Kit Lens: Kit lens hızlı bir lens değil, 24 mm’de iken f4 ile fena değilken, zoom yaptığınızda hemen yükseliyor ve ışık alma kapasitesini azaltıyor. Ama zaten ucuzluğunun nedeni de bu, bu da bizi Z tipi lenslere yeni ve yüklü bir yatırım yapma ihtiyacına sevk ediyor. Demin bahsettiğim gibi eski lensleri adaptör ile kullanmayacaksak. Öte yandan lensin performansı, teknik bir test yapmamama rağmen çok çok iyi, keskinlik vb. açısından.
- FTZ Adaptör: Çok pratik bulmadım, ama eski lensleri çöpe atacak halimiz yok, netleme hızı sanki biraz daha yavaş, ama yine de çok iyi. Eklemem gereken nokta ise, FTZ adaptör takıldığında tripod montajını onun üzerinden gerçekleştirmeniz gereği. D750’yi ve diğer makinalarımı üzerinde sürekli tripod adaptörü takılı ve çekime hazır kullanan bir fotoğrafçı olarak bu hoşuma gitmedi. Ancak kameranın hafifliği ve darlığı başka türlü bir çözümü olanaksız kılıyor. FTZ adaptörü takmak için kameradaki tripod adaptörünü sökmeniz şart, bu da biraz vakit kaybına yol açıyor.
- Tuşlar: D750 ve D7200 kullanıyorum, ikisi tasarım olarak tıpatıp aynı kameralar, bu da ciddi bir kolaylık getiriyor. Aynasız Z5’te en büyük soru işaretlerimden biri bu konuydu. ISO ayarı, beyaz ayarı ve diğer tuşlar nasıl kullanılacaktı. Ancak bir süre sonra şunu farkettim ki Z5’in tuşları, tek seferde menü ya da ekranda arama yapmadan ayarlamaları yapmak için son derece yeterli. Ön yüzde iki tane Fn tuşu programlanabiliyor, ön ve arka tekerlek isteğe göre ayarlanabiliyor. ISO, pozlama telafisi tuşları zaten mevcut. Hiç bir eksiklik hissetmedim, üstüne üstlük dokunmatik ekran herhangi bir eksiği kapatma konusunda fazlasıyla yeterli gözüküyor.
- Menü Tasarımı: Nikon klasik menü tasarımı geçişi çok kolaylaştırıyor, yeni özellikler tasarımı bozmadan eklenmiş durumda.
- Üst Ekran: En merak ettiklerimden biri de buydu, acaba üst ekransız nasıl olacaktı kamera, ilk DSLR’ım D70’ten bu yana hepsinde üst ekran mevcuttu ve sıkça kullanırdım. Ama eksikliğini neredeyse hiç hissetmedim. Tabii gece çekimlerinde kullanmamış olmam buna sebep olmuş olabilir. O nedenle eksik bir değerlendirme olacak ama ekran modlarından biri olan karartılmış arka ekranda verilen görüntüler, vizörün berraklığı ve net görüntüsü üst ekranı hiç aratmadı bana. Bu Z6’ya kıyasla önemli bir farktı ama değecek bir fark değilmiş ilk tecrübeme göre.
- Flaş: Bu modelde flaş yok. D750 kameramda gün batımında ya da güneşte ters ışıkta dolgu flaşı olarak nadiren de olsa kullanıyordum. Ama asıl flaş olarak hiç kullanmadığım için çok sorun olduğunu düşünmüyorum. Nikon, D780’e de koymamıştı dahili flaş.
- Kart Yuvası: Z6 ve Z7 ilk anons edildiğinde çok beğenilen özelliklere sahip olmasına rağmen en büyük hayal kırıklığı, çift SD kart yuvası olmamasıydı. XQD kart yuvası ile çok daha hızlı yazma hızlarına ulaşabilen bu iki makinada 2. kart yuvası eksikliği, her ne kadar UHS II olsa da 2 kart yuvası ile giderilmiş. Hız ve seri çekim çok fazla yapmadığım ve buffer’ı çok nadiren kullandığım için bana bu tasarım daha uygun geldi; hem kapasite artışı hem de yedekleme amacıyla kullanabilmek için. UHS II standart D750’ye göre karta yazım sürecini de hızlandırmış durumda.
- ISO Performansı: 5 yıldır piyasada bulunan D750’nin en güçlü yanlarından biri ISO performansıydı. 3200 ve 6400 ISO kullanarak ve son derece temiz ve detaylı yıldız fotoğrafları çekebiliyorum. Daha önce test ettiğim D780’de 2 stop artan baz (native) ISO değerleri ile yaptığım çekimler ile D750 kalitesiyle ile gayet kıyaslanabilirdi. Aynı performansı aynı sensör ve işlemciyi kullanan yeni Nikon Z5’te de yakaladığımı söyleyebilirim. Elbette bunlar teknik ölçümler değil, ama 12800 ISO’da çektiğim bir fotoğraf D750’dekine kıyasla çok daha kullanabilir düzeydeydi. Sonuç olarak iki stop ISO avantajı mevcut, oldukça önemli bir kazanım.
- Titreşim engelleyici (IBIS): Kamerada 5 stop’a kadar el titremesinin olumsuz etkisini ortadan kaldıran gövde üzeri titreşim engelleyici mevcut. DSLR kameralarda bunu tasarım olarak yapmak fiilen imkansıza yakın ya da çok pahalı olduğu için VR sistemi lensler üzerinde, bu da her lensin fiyatının üzerine eklenen bir maliyet olarak ortaya çıkıyordu. Denediğim kadarıyla oldukça başarılı bir IBIS sistemi mevcut, elde 1 saniyelik çekimlerde oldukça net görüntüler elde edebildim.
- Pil Performansı: D750 ile kağıt üzerindeki çekim sayısı 1230 ancak bunu hiç test etme imkanı bulamadım. Genelde uzun pozlama yaptığımda bu süre kısalsa da, tüm bir günlük çekimi (uzun pozlama ya da yıldız) en fazla 2 pil ile tamamlamak mümkün oluyordu. Eğer bir seyahat esnasında gündüz çekim yapıyorsam rahatlıkla 2 gün pil değiştirmeyebiliyordum. Bu nedenle aynasız makinaların pil performansı en çekindiğim dezavantaj olarak öne çıkıyordu. Z5’in pil performansı 470 çekim ile Z serisinin en başarılısı gözüküyor. Açıkçası tek pille kullandığım iki hafta boyunca da (3 kez şarj ettim) çekim esnasında pil hiç bitmedi, bir gün ikinci makine olarak interval timer ile 400 çekim yapmama rağmen. Pillerin DSLR’daki pillerle uyumlu olması da avantaj.
- USB-C ile Şarj: Nikon Z serisinin diğer avantajı Z5’de de korunmuş, herhangi bir USB-C şarj kablosu ile ya prizden ya da bir powerbank’ten çekim yapabilir ya da çekim süresini limitsiz olarak uzatabilirsiniz, bu da çok olumlu ve aynasızların pil dezavantajını hafifleten bir unsur.
- Seri çekim: Nikon Z5’in en çok eleştirilen özelliği saniyede 4.5 kare gibi yavaş bir hızla seri çekim yapılabilmesi, benim için olmazsa olmaz değil. Spor, aksiyon, vahşi yaşam, kuş, hatta düğün ve etkinlik fotoğrafçıları için hız çok önemli. Seri çekimde hem kart hızı, hem de buffer hafıza daha uzun süreli çekime imkan sağlasa da maksimum hızı biraz yavaş.
- Interval/Timelapse çekim: D750’de olan özellik aynen korunmuş, yıldız izi ve timelapse çekenler için kumandayı gereksiz kılan çok olumlu bir özellik. Öte yandan D780’de olan Focus Stack Z5’de de var. Ancak eksik kalan kısım, 15 dakikaya kadar olan enstantane modunun olmaması, bu bizi bulb ya da time moduna ve bir shutter kablosu ya da uzaktan kumandaya bağımlı kılıyor.
- Sessiz çekim modu: D750’de de, D780’de de mevcuttu, ama Z5’te sessiz denince sözlük anlamıyla sessiz bir moda geçiyoruz. Zaten ayna olmaması makinayı oldukça sessiz kılarken, sessiz modda perde sesinin olmaması acaba çektim mi diye insanı kuşkuya düşürüyor. Gizli çekim yapmayı sevenler için birebir. Özellikle, müze, tiyatro, konser çekimleri için ideal.
- 4K Video: Kişisel olarak çok kullanmasam da, tüm aynasız makinalarda en önemli özelliklerinden biri DSLR’lara göre daha üstün video özellikleri, Nikon Z5 de 4K video çekiyor. Ancak 1.7 croplayarak ve 30 fps hızla. Bu elinizdeki lensin geniş açı özelliğini yitirmesi demek, yani 24 mm size yaklaşık 41mm’ye denk bir görüş açısı sağlıyor. Yine de yapılan detaylı video testlerinden okuduğum kadarıyla oldukça net ve keskin görüntüler elde edebiliyorsunuz. Ancak profesyoneller için gerekli yüksek çekim hızlarına ulaşılamaması bir dezavantaj.
D750, D780, Z5 ve Z6 kıyaslamasını DPReview sitesinde görmek için tıklayabilirsiniz.
Sonuç: Her DSLR kullanıcısı bir gün aynasızı kullanacak!
Temmuz 2020’de çıkan Nikon Z5, aynasıza tam kare formatla giriş yapmak isteyenler için en uygun seçeneklerden birini sunuyor. Özellikleri ve fotoğraf kalitesi en üst düzeyde, megapiksel saplantınızı yoksa Nikon Z5 son derece iyi bir fiyat performans ürünü. Üstelik de son derece şık ve sağlam. Ancak burada eski lensleri kullanmaya devam etmek istiyorsanız çok sık kullandığınız lensleri bir süre sonra Z serisiyle değiştirmeniz gerekecek kanımca.
Z serisi lensleri demişken Nikon ve diğer markalar bu alanda hızla gelişiyorlar. Aynasız olmanın avantajıyla F bayonetteki 46.5 mm olan flanj mesafesi (lensin monte edildiği düzlem ile sensör arasındaki mesafe) Z seride 16 mm’ye düşmüş durumda, bunun yanısıra Z bayonet’in iç çapı da 55 mm (F bayonet 47mm). Bu da hem sensöre daha fazla ışık düşmesini sağlarken, hem de lens tasarımlarını daha az sofistike hale getiriyor. Bu yepyeni lens tasarımları demek. Aynasıza hemen geçmeyin ama ondan uzak da kalmayın demek en doğrusu. Hepimiz bir gün aynasızla da çekeceğiz, hemen olmasa da.
Teşekkür ederim Oğuz abi
Tam da bu makinayı araştırma safhasında çok güzel oldu bu paylaşım
Sevgiler
çok sevindim Tolga, umarım işine yarar :)