Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Zeynep Yılmazoğlu http://instagram.com/zeynepyilmazoglu tarafından hazırlanmıştır.
. . . . . . . . . . . .
“Kızlar böyle oturmaz”
Alaca Heyheyler Kolektifi’nin Depo’daki “Kadınlar Atlası” sergisinde sizi bu cümle karşılıyor. Bir kadın olarak çocukluğumda bu cümleyi ne kadar çok duyduğumu hatırladım. Kızların yapmaması gereken ne çok şey, ne çok kural vardı. Kimler koyuyordu bu kuralları?
Mesela dedemin köy kahvesiyle aramda garip bir ilişki vardı. Sadece yaz aylarında ve bayramlarda gittiğimiz köydeki kahve (şimdilerde daha modern isimler de yakıştırıyorlar), çocukken benim için biraz korkutucu bir yerdi. Sigara dumanı, iskambil kağıtları ve çay bardakları hiç ilgimi çekmiyordu. Evden beni kahveye ulaklık için gönderdiklerinde zorlanarak giderdim. Küçükken kahveye girip çıkmam sorun değildi. Büyüdükçe kahve ortamı ilgimi çekmeye başladı. Köydeki tüm (erkek) yaşlıların toplandığı ve aslında çok şey öğrenebileceğim bir alandı. Şehirde doğup büyüyen biri olarak kırsal yaşamdaki insanlarla konuşmak hep ilgimi çekerdi. (Köyün doğal ortamı benim hep nefes alabildiğim bir inziva sunmuştur.) Lakin artık “Kızlar kahveye gitmez, kahvede oturmaz” cümlelerini duyar olmuştum. Bir süre tartışmalarla kahveye girip oturma eylemlerim oldu ama kahve içinde de garip bakışlara maruz kalıyordum… Zamanla ilişkimiz evrilse de kadın olmanın getirdikleri hep benimle olacaktı.
Sergideki cümleleri gördükçe hayatım gözümün önünden geçmeye başladı. Pek çok kelime veya obje hepimizin hayatından anlar ve izler taşıyor. Kolektifin üç kadını Arzu, Güneş ve Sevil girişte sizi kendi fotoğraflarıyla samimi bir şekilde sergiye davet ederken aslında kendi deneyimlerinizi de katmanız için çağrıda bulunuyor.
Sergi girişindeki karekodu okutup ikinci kitap sorularına ulaşabileceğiniz gibi bu yazının sonundaki linkten de ulaşabilirsiniz. Mart 2024’te SAHA Sürdürülebilirlik Fonu desteğiyle yayımlanacak bu ikinci kitapta cevaplarınızı gördüğünüzde bu paylaşımların ve birikimlerin önemli bir veri ve destek olduğunu göreceksiniz.
Alaca Heyheyler’in bu ikinci sergisi, bir yıl boyunca Bursa ve İstanbul’da kadınlarla yapılan atölyelerin sonucunda derlenen bilgilerden oluşuyor. Kolektifin ikinci kitabı için veri toplama amacıyla düzenlenen bu sergide, kız çocukluğundan yetişkinliğe, sosyal hayatta, işte, aile hayatında, ilişkilerde kadınlık deneyimini izliyoruz.
Alaca Heyheyler, atölye çalışmalarında kadınlara yedi başlıkta toplanan 60 soru hazırladı. ‘Kız Çocukluğumuz’, ‘Ergenlik’, ‘Cinsellik’, ‘Beden Zihin ve Ruh Bütünlüğü’, ‘Duygusal İlişkiler ve Bağlar’, ‘Kızkardeşlik’, ‘Evde, İşte, Sokakta Kız Başına’ başlıklarında derlenen bu soruların cevapları Depo’da 17 Şubat’a kadar süren serginin içeriğini oluşturuyor. Kadınların deneyimlerini görünür kılmayı ve bir araya getirmeyi hedefleyen sergi, atölyeler ve konuşmalar ve sergi turlarıyla da bunu destekliyor.
“Ağzınla kuş tutsan bile tüm avantajlar önce erkek çalışandan yana”
Sergide ilgimi çeken bir alan “Ağzınla kuş tutsan bile tüm avantajlar önce erkek çalışandan yana” cümlesinin olduğu duvar ve altındaki istatistiklerdi. İstanbul’daki 3 sanat müzesinin son 10 yılda düzenlediği 40 kişisel sanatçı sergisinden sadece 3’ünün kadınlara ait olduğunu, 114 yılda 826 Nobel ödülünün 43’ünün kadınlara verildiğini bu duvar hatırlatıyor bize. Kadınların görünürlüğünün az olduğunu biliyoruz ama rakamlarla dile getirmek gerçeklerin gözümüze girmesinde daha etkili oluyor.
Bu sergiye özel olarak sokağa bakan tarafta bir kapı açılmış. Sokağın tehlikelerini bize hatırlatan bu kapı gerçek dünyayla bağı birebir kuruyor. Kadınlar olarak dünyaya geldiğimiz andan itibaren bu tehlikelerle iç içeyiz.
Depo’nun ilk katındaki sergi alanında +16 yaş ibaresiyle, bez çadırdan ayrı bir alanda cinsellik deneyimlerine de ver veriyor. Sergiyi sadece kadınların gezeceğini düşünen bendeniz bu şeffaf kulübeyi tam anlayamamıştım. Meğer sergiye aileleriyle beraber çocuklar da geliyormuş. Bu da benim önyargım olsun.
Deneyimlerimizi konuşmak, anlatmak ve paylaşmak hepimize iyi geliyor. Depo’daki sergi bunu en güzel örneği… Bakalım siz sergiyi gezdiğinizde neler hissedeceksiniz?
“Herkes bağ kurmak ister.”
Alaca Heyheyler Hakkında:
Alaca Heyheyler, Arzu Yayıntaş, Güneş Terkol ve Sevil Tunaboylu’dan oluşan, esnek ve bağımsız, düşünsel olarak birarada olan ve aralıklarla ürettiği düşünceleri fiziksel projelere dönüştürürken, birbirinin kadınlık ve sanatsal dönüşümünü de destekleyen bir sanatçı grubu. Grup, ilk kez 2017’de farklı yaş ve meslekten 104 kadınla, kendi doğum hikâyelerinden başlayıp, ilk regl, PMS, kürtaj, düşük, doğum, annelik ve menopoz gibi kadınlık döngülerine dair deneyimleri üzerine yaptığı söyleşilerden oluşan ‘Alaca Heyheyler’ adlı bir kitap yayımlamıştı.
Alaca Heyheyler’in ilk kitabını incelemek için
https://drive.google.com/file/d/1Ld2yitS58bi0GOIoL8fGWBdosL_vyqx4/view?ts=64183b8f
İkinci kitabına katkıda bulunmak için
https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSdMjgjm0OL1OGLDq1Z9iD2NxJ_Ravp_-efqnzXgs7qZbauLpQ/viewform
Sergi; 17 Şubat’a kadar Salı-Pazar, 11.00-19.00 saatleri arasında gezilebilir. Giriş ücretsizdir.
https://www.instagram.com/alacaheyheyler
https://www.depoistanbul.net/event/alaca-heyheyler-kadinlar-atlasi/
Bize Ulaşın