Belleğin İzleri- Sema Kahraman Vurucu

Kurtuluş semtinin dar sokaklarında terkedilmiş görünümdeki evler, semtin kıyısındaki Bomonti Antika Pazarı’nda sahaf tezgahlarında sergilenen buluntu fotoğraflarla ortak kaderi paylaşır.

Hayatta bir şeyler sürekli yer değiştirir. İnsanlar yer değiştirir, aile albümlerinde saklanan fotoğraflar, nesneler, duygular, imgeler savrulur gider…  

Bir vakitler aile yadigarı olarak üzerine titrenen, anıların ardı ardına dizildiği aile albümlerine özenle yerleştirilen, aile dağıldığında saklandığı sığınağından dışarıya taşan, sahaflara düşen, elden ele dolaşan fotoğraflar yersiz yurtsuzdur artık. Tıpkı politik nedenlerle semtini, sokağını, evini, anılarını geride bırakarak göç etmek zorunda kalan insanlar gibi. 

6-7 Eylül olaylarında, 1964 sürgününde yirmi dolar yirmi kilo bavulla doğdukları topraklardan göç eden Rumlar… Çocukluklarını, gençliklerini, güzel anılarını geride bırakarak gittikleri Atina’da, ayaklarını uzatacak rahatlığı hissedememe, ne oralı ne buralı olamama halleri. Türk komşunun üzüm sirkesiyle kurduğu turşuyu özleyerek geçen yıllar, bir gün geri döneceğiz diye sayıklayarak ölenler, mezarı için Türkiye’den toprak isteyenler… Issızlaşan odalar, avlular, geride kalan anılar, yüreklerde büyütülen özlem…

Kurtuluş semtinin dar sokaklarında terkedilmiş görünümdeki evler, semtin kıyısındaki Bomonti Antika Pazarı’nda sahaf tezgahlarında sergilenen buluntu fotoğraflarla ortak kaderi paylaşır.

Kayıp giden fotoğraflar, bavullarda, plastik kutularda, üst üste yığılı halde hüzünlü bir bekleyiş içindedir.  Çoğu siyah beyaz, kimisinin kenarları yırtılmış, kimisinin kenarları yanmış, arkalarına tutulan notlar, unutulmuş anılar, bir iki liraya satılan…

Sevgili Arzu Arbak’ın Aile Albümleriyle Görsel Hikayeler Atölyesi’nde “Belleğin İzleri” projesiyle, yaşadığım semt Kurtuluş’ta Rumlar’dan geriye kalan evlerle, Bomonti Antika Pazarı’nın “buluntu fotoğrafları”nı, yurtsuz kalma hallerine son verme arzusuyla fotoğrafik bir zemin üzerinde buluşturdum.  Semtin belleğinin izini sürerken çektiğim fotoğraflarla, bir zamanlar orada yaşayanların hikayelerinden iz taşıyan duvar yazılarıyla, siyah beyaz buluntu fotoğraflar arasında tıpkı göçmenlerin içlerinde büyüttükleri özlemi dindirmek, ayakta kalmak, unutmamak için yanlarında taşıdıkları nesnelerle kurdukları aidiyet bağını duyumsatan bir köprü kurmak istedim. 

belleğin izleri 1
belleğin izleri 2
belleğin izleri 3
belleğin izleri 4
belleğin izleri 5
belleğin izleri 6
belleğin izleri 7
belleğin izleri 8
belleğin izleri 9
belleğin izleri 10
belleğin izleri 11
belleğin izleri 12

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Fotoğraf

Kara Kedi ve Ünlü Besteci

Çağdaş müziğin oluşumunda dünyaca ünlü birçok bestecinin rolü vardır. İşte bunlardan biri de çizgi dışı yapıtlarıyla…

Barbaros Kadınları Projesi

Bu yazı, İFSAK Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Grubu’ndan Didem Nuhoğlu Utar tarafından hazırlanmıştır. . . . .…

Büyülü Gerçeklik

20. yüzyıla yaklaşırken sanatçılar rönesans dönemine kıyasla, dünyayı olduğu gibi değil, içsel duygularını ve fantezilerini gerçeklikten…

Banktaki Yalnız Adam

Yazarların en büyük düşüdür, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmak. Ya da başka bir deyişle, İsveç’in verdiği dinamiti…