Sanat tarihine bakıldığında dönemler boyu süren pek çok devrimci yeniliklerle dolu olduğu görülür. Fotoğrafın günümüzde yenilikleri içeren ve yeni önermelerini de bunlarla birleştirerek ilerleyen bir yapıya sahip olduğunu dahası bununla ilgili olarak tümüyle kendine ait bir dili olduğunu görebiliriz.
Caz fotoğrafı
Caz fotoğrafı olgusu günümüze değin süren yolculuğunda fotoğrafın kendi alanındaki diğer konulardan ayrılan bir konum kazanmış olabilir. Bunu da kanımca cazın bizatihi kendisi yaratmaktadır. Zengin görsel yapısı, kavramsal katmanlarıyla kendini aşan ve topladığı tüm bir çeşitliliği görsel alana taşıdıklarıyla fotoğrafçılar için bulunmaz bir alandır caz fotoğrafı.
Bakılan yer ve zaman caz fotoğrafında o ana ait bir sahne görüntüsü olmaktan daha çoğunu yansıtır. Başlangıçta, caza bakan fotoğrafçının caz ile nasıl bir bağlantıda olduğunun ipuçları vardır. Sonrasında ise caza eklemlenen tüm katmanlar bazen geri döner ve o görselle başlayan dalış ve sezgisel yapıyı anlayıp, anlamlayabildiklerimizin sınırsız haline dönüşür.
Kendi izleyicisini seçen ve onunla her karşılaşmada yepyeni buluşmalara açık bir sahne etkinliğinden söz ediliyorsa eğer, caz tüm sahne sanatlarında olan, başı sonu belirli bir süreyle kısıtlanmamış neredeyse tüm bir tarihini görselliğiyle yeniden zihinlere taşıyabilecek özelliklerle doludur.
Bunu tam da şuradan kaynaklanarak belirginleştirilebiliriz; öncelikle her şeyin ne denli değişebileceğine örnekle Daniel Martin Feige‘nin şu sözlerine bakalım; (…)”eser kategorisi diye bir kategoriye sahip olmamız, son üç yüz yılda müzik tarihinde yaşanan gelişmelerin sonucudur. Bach’ın yaptığı müzikleri günümüzde birer yapıt olarak ele alsak bile, kendisi o müzik faaliyetini eser üretme anlamında anlıyor değildi…” (…) diyerek devam ediyor Feige; (…)”eser, daha çok çeşitli performansların estetik bir değer uğruna birbirlerine anlattığı o tarihi süreçtir.”
Bu anlamda da her performans, eserin ne olmuş olacağını birlikte kararlaştırır.
Bestelemeye Devam Etme
Her bir performans bestecinin var ettiği bir şeyi bestelemeye devam eder. Eserin ne olmuş olacağı da işte bu “bestelemeye devam etme” sürecinde karara bağlanır” (…)
Fiege’in sözlerinden çıkışla devam eden bir uzun zihinsel akış var burada. Görsel bağlantılar da bunun gibidir. O ana karar veren saptayıcının (fotoğrafçının) neyi belirlemeye çalıştığı bir başka izleyici tarafından başka bir yere taşınarak durdurulur. Görsellik akışkanlığı, var olan performansın yansıtıcısı olmaktan daha fazlasına sahiptir…
Hak ve özgürlüklerin savunusunu taşıyan, özündeki bir çeşit isyancı ve aykırı kimliğiyle günümüzde bir müzik türü olmanın ötesinde ayrımcılığa karşı, ifade özgürlüğünün tam ortasında duran cazın içinden geçmeden ilerleyebilmek mümkün değilken caza olan ilgi de yalnızca bir müzik türüne ait olarak kalamayacaktır. O bir bakıma her şeye dokunabilmesi mümkün olduğu için süregelmiştir. Görsel algısını izlediğinin üzerine yerleştiren izleyici caza dair açıklamaları yine kendi sınırsız anlam yüklemesiyle yaparken doğrulayıcı tanımı fotoğrafçıya bırakmaz.
Fotoğrafçı ise seçtiği konuya yaklaşmak ister, yani fiziksel olarak değil, konu içini dökemeyeceğine göre onun içini görebilmesi gerekir ki; önce kendiniz görebilirseniz imgenin yansımasındaki anlatılanlardan başka kendi mesajlarınızı da iletebilirsiniz.
Yoksa yalnızca yansıyan bir aynaya el vermiş olursunuz. John Berger’in dediği gibi;
ya doğa ya da sanatçının kalbi baskın çıkacaktır.
Levent ÖGET / 2019 – Ataşehir
Bize Ulaşın