(The Journey is Destination); Dan Eldon
Fotoğrafçıların yaşam öykülerine ilişkin filmlere çok sık rastlanmıyor. “Bang Bang Club”, “Minamata”, “Toprağın Tuzu” en fazla bilinenler arasında olsa gerek. Televizyon ekranında silahlı militanların olduğu iki aracın arasında elinde fotoğraf makinasıyla yürüyen bir gencin olduğu sahneler akarken filmin açıklamasına baktım. Bir biyografi filmiydi: “The Journey is Destination”
İngiltere’de doğup Kenya’da büyüyen, bir kısım eğitimini İngiltere’de bir kısmını Amerika’da alan fotoğraf sanatçısı, savaş fotoğrafçısı ve aktivist bir gencin Somali’de geçen çok ama çok kısa gerçek yaşam hikayesini anlatıyordu.
12 Temmuz 1993 tarihinde ABD deniz piyadelerinin Somali iç savaşını körükleyen ve sürdüren ele başlarına planladığı harekât, hata sonucu yerel halkı vurmasıyla sonuçlanır. Bu saldırının bilançosu oldukça ağır olur: ölen 74 sivil ve 100 yaralı… Çılgına dönmüş halk acısını bu saldırıyı belgelemek için olay yerine giden savaş muhabirlerinden çıkarmaya çalışır. Kayıtlara “Kanlı Pazartesi” olarak geçen saldırı Hansi Krauss (Alman Associated press), Antony Macharia (Kenyan Reuters) ve Hos Maina (Kenyan Photographer) ve Dan Eldon’ın hayatını kaybetmesi ile son bulmuş.
Ne yazık ki Dan karargah olarak kullanılan otelde olan diğer muhabirler kadar şanslı değilmiş. Sadece 22 yaşındaydı. Acı olan Dan Somali dilini (Swahili) yerlilerle sokak ağzıyla konuşacak kadar iyi biliyordu. Ayrıca Mogadişu’nun en karanlık sokaklarındaki çete reisleriyle işi gereği bağlantıları vardı. Kimsenin girmeye cesaret edemediği yerlerin kapıları Dan’a açıktı. Diğer taraftan Birleşmiş Milletler temsilcileri, hükümetin üst düzeyindeki bürokratlarıyla da kolayca bağlantı kurabiliyordu. Bu yüzden meslektaşları ve arkadaşları Dan’a “Mogadişu’nun muhtarı” şeklinde (Mogadişu’nun belediye başkanı derledi. Ama “muhtar” demek bana daha doğru geldi) seslenirlerdi.
Dan 14 yaşındayken başkalarına yardım etmeye başlar. Genç bir Kenyalı kızı olan Atieno’nun hayatını kurtarmak için açık kalp cerrahisi için fon toplama kampanyası düzenler. Kız kardeşi ve arkadaşları ile birlikte 5.000 dolar toplamasına rağmen hastanenin ihmali nedeniyle Atieno ölür. Ancak Dan yardım çabalarını sürdürmeye devam etti.
Dan Reuters’in foto muhabirliğini yapıyordu ve Somali’de çektiği fotoğraflar kirli emelleriyle ülkelerde savaş çıkaran emperyal güçleri rahatsız ediciydi.
Yerel halka yapılan saldırıya katılan askerlerden birinin “Ordu’nun Eldon’ı ve diğer gazetecileri tali zarar olarak gördüğü” iddiasını gazeteci Natalia Megas yazıya dökmüştür. İkinci kaynaktaki başlığa bakarsanız CNN’in bu ölümleri sıradanlaştırdığını fark edeceksiniz. “Genç fotoğrafçı Somalilerin nefretine maruz kaldı” gibisinden bir ifade vasat beyinlere şöyle düşünmeye yönlendirmeye çalışıyor; Ne işi varmış orada? Gitmeseymiş… Ne kadar basit ve kolay değil mi?
Çok kısa bir hayatın kısa bir hikayesi oldu. Kaynaklarda verdiğim linklerden siz okumaya devam edebilirsiniz.
Not: Yazının ilk versiyonu Eylül 2020 de “Arthenos Blog” yayınlanmıştır. Yazıda yer alan fotoğraflar bağlantılarda verilen web sitelerinden alınmıştır.
Bize Ulaşın