Dört kişi parkta çektirmişiz,
Melih Cevdet Anday
Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi …
Anlaşılan sonbahar
Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli
Yapraksız arkamızdaki ağaçlar…
Babası daha ölmemiş Oktay’ın,
Ben bıyıksızım,
Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış.
Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Oysa hayattayız hepimiz
Fotoğraftakiler soldan sağa; Orhan Veli, Şinasi, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday.
Garip şiirinin üç temsilcisi aynı karede. Garip akımı 1941 yılında Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat’ın şiirlerini “Garip” adını verdiklerini bir kitapta toplayarak başlattıkları bir şiir akımı. Şiirde yer alan basmakalıp romantizme karşı olan bu şairler hayatın içindeki çok daha sıradan şeyleri şiirin konusu haline getirdiler. Orhan Veli’nin Cımbızlı Şiir’ini bilmeyen pek yoktur herhalde:
Ne Atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bir elinde cımbız
Bir elinde ayna
Umurunda mı dünya!
Garipçiler şiirde geleneklere karşı çıkarlar. Abartılı benzetmeleri sevmezler. Çıplak, yalın bir anlamı önemseyen garip akımı şairleri gündelik yaşamı anlatan sokak dilinin kullanıldığı şiirler yazmışladır. Nükte, espri ve şaşırtmaya dayalı üslubu tercih ettikleri şiirler ürettiler. Hatta zaman zaman iğneleyeci ve alaycı bir dil kullandılar. Öyle ki bu farklı üslupları ile ciddi eleştirilere de konu oldular.
Biz şimdi şiire ve fotoğrafa geri dönelim. Fotoğrafta gözümüze yabancı tek isim Şinasi. Oysa şairin “Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?” dizesi tam da Şinasi ile olan anılarına atıftır belki de. Şinasi ekibin okul yıllarından arkadaşları. O yıllarda çıkardıkları edebiyat dergisindeki yazarlardan biri de aynı zamanda.
Şinasi’nin Cebeci’de oturan bir sevgilisi varmış. Hem kendisinde hem de arkadaşlarında onu sevgilisi ile kavuşturacak dolmuş parası bulamayınca ekip Hacı Bayram Camii’ne gidermiş. Orada cenaze arabasına biner Şinasi’yi Cebeci’de sevgilisine götürürlermiş. Melih Cevdet dizeyi bu anıyı anımsayarak mı kaleme aldı bilinmez ama emin olduğumuz tek şey, şairin 36 yaşında hayata gözlerini yuman Orhan Veli’yi çok özlediğidir. Her sohbette çok genç yaşta kaybettiği arkadaşına özleminden bahsedermiş şair. Fotoğraf şiirinin içinde Orhan Veli’nin bir şiirine atıf yapması tam da bu sebepten.
“Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış”. Kim bu Süleyman efendi dersen sevgili okur Orhan Veli’nin şiirinde bulursun cevabı:
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar
Hatta Çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah’ın adını,
Günahkar da sayılmazdı
Yazık oldu Süleyman Efendi’ye
Fotoğraf anı saklar. Hatırlamak insanı canlı kılar. Bakanı olmasa da göreni hikayenin bir parçası yapar. O ana geri gitmek mümkün olmasa da o hisse geri gidilir pekâlâ. Fotoğraf zamanın savaşçısı değil dostu olur tam da bu manada. İnsana özünü hatırlatır. Hatta şiir bile yazdırır.
***********
Nurbanu Turan hakkında;
1990 yılında Kocaeli’de dünyaya geldim. Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdim. 2015 yılından beri özel bir bankada çalışmaktayım. Kadın hareketi ve toplumsal cinsiyet alanlarında çeşitli sempozyumlarda sunumlar yaptım, yazılar yazdım. Şu anda çıkmayan bir edebiyat dergisinde Genel Yayın Yönetmenliği yaptım ve öyküler yazdım. 2013 yılından beri fotoğrafçılık ile ilgiliyim. Çeşitli fotoğraf gruplarıyla Türkiye’nin pek çok yerini gezme şansı buldum.
Bize Ulaşın