Portfolyo: E. Murat Şensu/ Beton Yatak

/

İstanbul’daki pek çok dere gibi Kurbağalıdere de ıslah çalışması adı altında topraktan kopartılıp beton bir kanal içine hapsedilmiş durumda. Çoğu yerde aktığı kanalın üstü kapatılmış, gökyüzüne hasret, karanlık bir künkte akarken üzerinden geçen İstanbullular onun farkında bile değiller. Kısaca, bu büyük metropol pek çok şey gibi bu dereyi de yok etmiş.

Kurbağalıdere Kadıköy yakasının en bilinen derelerinden biri. Antik çağdaki adı Kalkhedon. Şimdiki adının ise genişlediği yerlerde oluşan gölcüklerde üreyen kurbağalardan geldiği düşünülüyor. Dereye yakıştırılan diğer iki isim, Kuşdili Deresi ve Yoğurtçu Dere. İlk ismi güzergahında bulunan Kuşdili Çayırı’ndan, ikincisi ise derenin denize döküldüğü yerde yer alan Yoğurtçu Parkı’ndan geliyor.

Kurbağalıdere, Maltepe ilçesi, Büyükbakkalköy Mahallesi’nde Yeditepe Üniversitesi’nin üst kısmındaki 4. Filo Komutanlığı sahasından doğmakta. Kadıköy, Maltepe ve Ümraniye ilçelerinin içerisinde bulunan küçük dereler ile beslenmekte ve Kadıköy’de Kalamış Koyu’nda denize kavuşmakta. Belediye ıslah projesine göre uzunluğu yaklaşık 67 kilometre. Geçtiği güzergahta Kasr-ı Ali, Karga, Ayvacık, Acısu, Çobançeşme, Manolya gibi 12 tane dere yan kolu ile beslenmekte. Günümüzde denize ulaştığı yerde ise Anadolu yakasının lodosa ve poyraza kapalı, güvenli bir balıkçı barınağı mevcut.

18.yüzyılda Kurbağalıdere çevresinde geniş bahçeler içinde şehzade ve paşa konakları bulunduğu biliniyor. 1900’lü yıllarda ise özellikle Kuşdili Çayırı zamanın eğlence ve mesire yeri olmuş. O yıllarda derenin her iki kıyısında çay bahçeleri, gazinolar ve konaklar yer almış ve dere en güzel dönemini yaşamış. Günümüzden 80-100 yıl önce, flamingoların ve pelikanların uğradığı bir alan olduğu anlatılmakta.

1950’lerde, çarpık kentleşme ile dere kirlenmeye başlar. Önce Kadıköy Gazhanesi’nin atıkları, sonra evlerin lağım suları dere ağzını doldurur. Hızlı bir kirlenme sonucunda dereden yayılan kokular bütün bölgeyi sarar. Zamanla kötü koku dayanılmaz boyutlara ulaşır ve 1970’lerin başında dere kenarındaki çay bahçeleri kaldırılır.

1996’da Kurbağalıdere’yi ıslah ve temizleme çalışmaları başlar ve bu çalışmaları İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Devlet Su İşleri üstlenir. Bu çerçevede Atıksu Toplayıcı Sistemi inşa edilir. Çamur dip taraması yapılarak 400 dev kamyon dolusu çöp toplanır. Dere çevresi doldurularak Kalamış’a ve Moda Koyu’na yürüyüş yolları düzenlenir.

Günümüzde Kadıköy-Kurbağalıdere Çevre Düzenleme Peyzaj Projesi devam etmekte. Zaman zaman dip tarama ve çöp toplama çalışmaları tekrarlanmakta ve bu sayede derenin dayanılmaz kokusu bir miktar azalmakta. Ancak, doğal çevreye saygısız, hatta düşman bir şehirleşme anlayışı Kurbağalıdere’yi topraktan ve gökyüzünden ayırmaya ve can suyunu kesmeye devam ediyor. Dere, zaman zaman taşarak dirense de, çoğu zaman yenik düşüyor.

2012

Proje danışmanı: Yücel Tunca

*******************

İFSAK, kurulduğu günden itibaren tüm fotoğraf meraklılarının ürettiği etkili fotoğrafları, çarpıcı sergileri daha çok insana ulaştırmak için çabalamıştır. Sergiler, fotoğraf gösterileri, fotoğraf günleri, uluslararası yarışmalar bu çabaların sonuçları olarak ortaya çıkmıştır.

60. yılında İFSAK, bu çabalara bir halka daha ekliyor: Akılda kalan fotoğraflardan oluşturduğunuz güçlü portfolyolarınızı, daha çok fotoğraf meraklısına ulaştırmanız için, İFSAK Blog’un sayfalarını sizlere açıyoruz.

Yayınlanmasını istediğiniz portfolyolarınızı (ziplenmiş halde) ifsakblog@gmail.com adresine gönderebilirsiniz (diğer koşullar için tıklayınız). Böylece fotoğraflarınız dijital olarak daha fazla fotoğraf meraklısına ulaşabilecektir.

60 yıldır olduğu gibi, bugün de Beraber Üretelim, Beraber Paylaşalım!

*******************

Emin Murat Şensu hakkında;

Emin Murat Şensu, 1959’da Bolu’da doğdu. 1984’de İDGSA Yüksek Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. Temel Fotoğraf Eğitimi’ni 80’li yıllarda İFSAK’ta tamamladı. 80’li yıllardan itibaren aralıksız olarak fotoğrafçılık ile ilgilendi. 2010’da Atölye İstanbul’da İleri Fotoğrafçılık Eğitimi’ne katıldı. 2011-12 döneminde Galata Fotoğrafhanesi’nde Belgesel Fotoğrafçılık Eğitimi aldı. Bu eğitim sırasında “Eyüp-Sütlüce Sandalcıları” ve “BetonYatak-Kurbağalıdere” projelerini ve ardından “Patik’ten Point’e” konulu projenin çekimlerini gerçekleştirdi. 2014 -2016 yılları arasında İFSAK Belgesel Proje Grubu’nda yer aldı. 2013-2015 yılları arasında Metin Ofluoğlu ile birlikte “Sürgünde Yeni Perde: Fikirtepe” projesini çekti. Halen çeşitli belgesel fotoğraf projeleri üzerinde çalışmaktadır. 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Fotoğraf

Delbekçi Kadınlar

Teknolojinin bir, belki de en kabul edilmemesi gereken yanı geleneklerin hayatımızdan çıkmasını hızlandırması olsa gerek. İlk…

Tezat Bir Işık: Rembrandt

1606-1669 yılları arasında yaşamış, Avrupa ve Hollanda sanat tarihinin en önemli ressamlarından biri olmuş, Hollanda asıllı ressam ve baskı…

Fotoğraf: Hayat ve Sanat!

Sanatın Birden Fazla İşlevi Olabilir mi? Geldik, gidiyoruz. Yaşadıklarımızdan fotoğraflar kalıyor geriye. Onlara bakıp hafızamızı tazeliyoruz.…

Fotoğrafla Yazmak

Başlarken Fotoğrafa Yazmak atölyesini hazırlarken, “yazmak isteyen herkes yazabilir” düşüncesinden yola çıktım. Atölye kapsamında fotoğraflar ve…

“The Lobster” üzerine

Bir örnek kıyafet, teklik, aynılaştırma, arileştirme (uniformity); hepsi de insani bireysel, kültürel farklılıkları, çeşitliliği (diversity) yok…

Bir Haz da Olsa…

İnsan kendisinde Mutluluk ister Bir haz da olsa Bu haikunun sahibi on iki yaşındaki Defne Kanadlı.…

İzlanda

Topraklarında buz ile ateşi birleştiren, dünyada olup, dünyadan uzak hissettiren – fantastik ülke İzlanda, Atlas Okyanusu’nun…