Yitip Giden Sinemalar

/

Şu virüslü günlerde ekonomik gücü yeterli olmayan işletmeleri zor günler bekliyor. Bundan İstanbul’un iki yakasında birer sinema salonu da nasiplerini aldılar ve kapandılar: Beyoğlu Atlas ve Kadıköy Rexx.

Beyoğlu Atlas Sineması

Atlas Sineması’nın tarihi bir hayli eskiye uzanmakta. 1870 İstanbul Yangınından sonra Ermeni iş adamı Agop Köçeyan tarafından ev olarak yapılmış. Bugün pasaj olarak kullanılan kısım o zamanlar at ahırı olarak kullanılmış. Zamanla değişim geçiren konak 1932 yılında eğlence ve sanat merkezine çevrilmiş. 1948 yılında 1860 kişilik dev bir sinema, Kulis Bar, 1951 yılında da Küçük Sahne Tiyatrosu açılmış. 1985 yılında hazineye devredilen sinema, yakın zamanlarda bölünerek üç ayrı salona dönüştürülmüş. Hatırladığım kadarıyla tek bir sinema iken çok güzel bir mimariye, güzel localara sahipti.

Reks Sineması

Reks (benim hatıralarımda) şimdiki adıyla Rexx Sineması’nın da tarihi Atlas ile aynı tarihlere dayanmakla birilikte (Apollon Tiyatrosu) 1961 yılında yeniden yapılarak Reks Sineması olarak işletilmeye başlanmış. Zamanın özgün mimari özelliklerini taşıyan sinema 1996 yılında Rexx adını almış. Kadıköy’ün en önemli sinemalarından biriydi ve başlangıçtan beri İstanbul Film Festivali‘ne de ev sahipliği yapmaktaydı.

Atlas‘ta daha çok olmak üzere iki sinemada da filmler izlemiştim. Onların anıları beni çok daha gerilere çocukluk yıllarıma götürdü.

Bizim yaştakiler için (60’lı yılların başlarında doğanlar), özellikle televizyon öncesi zamanlarda en büyük eğlence sinemaya gitmekti. Doğduğum ve uzun yıllar da yaşadığım Mecidiyeköy’de dört yazlık ve iki kışlık sinema hatıralarımda yer alır. Yazlık sinemalardan Bahar ve Arzu sinemaları yerli filmler oynatırlardı ve babamın güdümüyle pek fazla gitmezdik. Nadiren gittiğimi hatırladığım Arzu Sineması‘nda film gösteriminden önce şarkıcıların çıktığını hayal meyal hatırlıyorum. Yoksa zihnim bana oyunlar mı oynuyor bilemiyorum.

Ayşem Sineması

Ayşem Sineması

Gelelim yabancı filmler oynatan diğer yazlık sinemalara. Biri Gayrettepe Büyük Sinema, diğeri Ortaklar Caddesinde bulunan Ayşem Sineması. Bu ikisine filmler değiştikçe yaz boyunca dönüşümlü olarak giderdik. Giderken kuruyemişçiden alınan okkalı bir kese kâğıdı çekirdek, sinemada tahta kasalarda satılan ve artık adı sanı bilinmeyen gazozlarla filmlerin büyülü görüntülerine eşlik ederlerdi. Ayşem Sineması nedense daha çok hatıralarımda yer alır. En arkada bulunan loca denilen beton bölümlerden filmleri izlerdik. Babamın tercihi bu yönde olurdu. Aklımda Kiev’deki Adam, Doktor Jivago, Sartana, Santana gibi İtalyan Westernleri, Dracula ve benzeri vampir filmleri, dinazorlu minazorlu filmler kalmışlar.

Doktor Jivago

Kışlık sinemalardan Işın Sineması’nda Erol Büyükburç, Selda gibi şarkıcıların filmleri, Kilink serisi, arada bir uzak doğu dövüş filmleri izlerdik. Dövüş filmlerine mahalleden arkadaşlarla gider, çıkışta gördüğümüz sahneleri eve dönerken yol üstünde sergilerdik. O zamanların büyük kahramanı Kolsuz Kahraman Wang Yu idi.

Kolsuz Kahraman Wang Yu

Özlem Sineması

Özlem Sineması’nın açılması, Mecidiyeköy’e ayrı bir hava getirdi. Bulunduğu pasajla birlikte bugünün dev AVM’leri gibi bir şeydi. Ama ağırlık merkezi  sinema salonuydu, etrafına yerleşmiş dükkanlar ona eşlik ederlerdi. Özlem Sineması‘nın başlangıçta kovboy filmleri gösterdiğini hatırlıyorum. Babaannem beni o filmlere götürür, benim hatırıma bu filmlere katlanırdı herhalde. Babaannem ölmüş, zaman ilerlemişti ve Özlem Sineması da tarz değiştirip yerli filmlere yönelmişti. Bu sefer refakatçimiz annemdi. Gittiğimizde bize aldığı küçük kaşarlı sandviçler hâlâ aklımda. Frigo, alaskasız zaten film seyredilmezdi. Tarkan serileri, Malkoçoğlu, Kara Murat gibi filmler; Buruk Acı gibi dramalar; Turist Ömer gibi komediler gittiğimiz filmler arasındaydı. Daha Hababam Sınıfı ortada yoktu. Bir keresinde Yılmaz Güney’in saçları çektiği acı yüzünden bembeyaz olmuştu. Galiba Baba filminden bir sahneydi.

Ortaokul benim için biraz da alanı genişletme yılları oldu. Genişlettiğim alan da hemen yanı başımızda bulunan Şişli sinemalarıydı. Artık kendi başıma da sinemaya gidebiliyordum. Sonradan yanan ve otopark olan Site Sineması, şimdilerde kültür merkezi olan Kent Sineması, bölünerek hayatını sürdüren Gazi Sineması benim için unutulmaz filmlere arkadaşlık eden mekânlardı. Sinema serüvenim büyüdükçe aynı cadde üzerinde bulunan sinemalarla ilerleyerek Beyoğlu’na kadar devam etti.

1963 yılında İstanbul’da doğdu. Deniz Astsubay Makine Sınıf Okulu’nu bitirdi. 1996 yılında görev yaptığı Deniz Kuvvetlerinden istifa ederek ayrıldı.

1991 yılında sportif olarak dağcılığa başladı. Dağcılık Federasyonu’nun düzenlediği birçok eğitim ve kampa katıldı. AKUT Arama ve Kurtarma Derneği’ne 1997 yılında üye oldu. Derneğin Karar Grubu’nda bulunarak, Akut’un Misyon ve Vizyonunu belirleyen çalışmalara katıldı. Depremlerde, dağ ve doğa kazalarında ekip lideri olarak arama-kurtarma çalışmalarında bulundu. 1997 – 2001 yılları arasında turizm şirketi kurucu ortağı olarak doğa turizmi yaptı. Evli ve ikiz kız çocuğu var.

Fotoğrafla bilinçli olarak tanışması 1985 yılında İFSAK’ta katıldığı kurs ile oldu. 1990 yılına kadar İFSAK Sergi ve Gösteri biriminde çalışmalarda bulundu. İlk olarak İFSAK üyeleri ile birlikte 1988 yılında Kaçkarlar konulu fotoğraf sergisini açtı. Sonrasında çeşitli karma sergilerde fotoğrafları yer aldı. Deniz Kuvvet Komutanlığı'nda Fotoğraf ve Video eğitimi aldı. Bir süre Yapı Kredi Yayınları’nın çıkardığı Akşamlık Dergisi’nde doğa ve fotoğrafla ilgili kitaplar hakkında yazılar yazdı. Ansiklopedya adlı dijital yayıncı kuruluşun çeşitli projelerine fotoğraf ve yazılarıyla katkıda bulundu. Çeşitli yarışmalarda derece ve sergileme alan fotoğrafları oldu. Bunların arasında önem verdikleri 2014 yılı Umut Vakfı Fotoğraf Ödülü Birinciliği ve 2016 Sony WPO finaline kalması oldu. Gezi Direnişini konu alan Boyun Eğme adlı sunumunu ilk olarak İFSAK, sonrasında Belgesel Fotoğraf Günleri’nde gösterime çıkardı.

2015-2017 yılında İFSAK Yönetim Kurulu'nda yer aldı.
Halen İFSAK Yönetim Kurulu'nda Sinema Birimi Koordinatörü olarak görev yapmaktadır.

Yorum Sayıları: 4

  1. Güzel yazın için tesekkurler. Bende çocukluğuma döndüm bir an.10 yaşımdan 20 yaşıma kadar Kocamustafapaşa da oturduk çok sayıda yazlık sinema vardı. Merih Istanbul Sayanora Çoruh ve adını hatırlayamadım.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Sinema

Leviathan

Rus yönetmen Andrey Zvyagintsev, büyük sükse yapan 2003 tarihli Dönüş filminden sonra, arada bir kaç film…