Deprem Bölgesinde Görev Yapan Fotoğrafçılara Öneriler

/

Görsel iletişim. fotoğrafın icadından sonra hızla büyüdü, gelişti, daha da hızlandı. Bir anlamda dünya tarihinin belgesini gözler önüne seren bir arşiv oluşturmaya başladı.  

Fotoğraf, icadından sonra toplumsal olayların (savaşlar, doğal ya da doğal olmayan afetler, isyanlar, direnişler,) odağında ve insanlığın bilme, öğrenme ve algısı üzerinde etki yapmaya başladı. 

1839’larda yeni icat edilen fotoğrafı kullanan fotoğrafçı sayısı az, fotoğrafları heyecanla bekleyenlerin sayısı ise çok fazlaydı. Fotoğraf teknolojisi hızla gelişirken bilim ve sanat alanında da etkisini hızla arttırdı ve bu alanların gelişmesini sağladı. Kısaca fotoğraf insanlık tarihinin mihenk taşı olmuştur diyebiliriz. Ayrıca iletişimin gelişmesini sağlamıştır. 

Bugün ise tek bir dokunuşla herkes bir fotoğrafçı olmuştur. 

1885’te ilk savaş fotoğrafları Kırım savaşında çekilmiş. Savaşı anlatıp anlatmadığı hâlâ tartışılır. 1864-66 Amerika iç savaşı, savaşın vahşiliğini gösteren ilk gerçekçi fotoğraflar. 1871 Paris Komünü çekilmiş. 1905-1917 büyük Sovyet Devrimi fotoğraf ve belgesel filmlerle çekilmiş, sonrasında 1915-1916 yıllarında gerçek görüntülü savaş belgesel filmleri yapılmıştır. Uzatmayayım, 2000’li yıllara kadar foto muhabirleri ve belgesel fotoğrafçılar çalışmalarını büyük emeklerle sürdürmüşlerdir. Yanlış anlaşılmasın bugün de sürdürmekteler. 

Fakat 2000 sonrası gelişen teknoloji herkesi fotoğraf çekebilen yaptıktan sonra ortaya çıkan görüntü bolluğu, kirliliğin ve kötü ile iyi arasındaki mesafeyi karıştırmıştır. Hız ve zaman öne geçmiştir. Bu durum gerçeği daha hızlı flu yaparken manipülasyonların artmasına yol açmıştır. 

Bir olay anında orada olan özneler cep telefonlarıyla paylaşımlar yaparak dakikalar içinde dünyanın öbür ucuna görüntü geçebilmektedirler.  

Günümüzde hız önem kazanmıştır. Neredeyse olayı en iyi şekilde anlatacak fotoğrafların gelmesini beklemek haberi atlamak, geç kalmak anlamına gelmektedir. Bu durum haber fotoğrafçılığının daha da zorlaştığını göstermektedir. Haber, gerçeğin doğru olarak halka taşınmasıdır. Fotoğraflar bu gerçeği gösteren ana unsur olarak önem taşır. Ama biliniyor ki en güzel yalan söyleme aracı da fotoğraftır. O halde ilk anda dolaşıma giren fotoğrafların yalnız teknik kalitesi değil doğruyu aktarıp aktarmadığı da tartışılabilir.” 

Fotoğrafçılar ikon fotoğraflar çekerek hem isim yapmak hem de para kazanmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Geçmişe oranla bu çabalar artmıştır. Kişilik haklarının gelişmesi, etik sorunu ve telif meseleleri yeni içerik ve anlamlar kazanmıştır. Geçmişle kıyasladığımızda fotoğraf ve gazetecilik kültürü daha da yozlaşmaya başlamıştır. Yozlaşmanın kaynakları çokça tartışılabilir. Ülkedeki demokrasinin durumu, burjuvazinin siyasi erkle karışmış olması büyük denen medyanın ortadan kalkarak yandaş olması gibi etkenler sayılabilir. 

Fotoğrafçılar fotoğraf gezisi yapar gibi olay mahallerine gidip gelişi güzel fotoğraflar çekerek kendilerini kanıtlama derdine düşebiliyorlar. Eskiden profesyonel fotoğrafçılar azdı. Dolayısıyla deneyim ve birikimle çekiyorlardı. Şimdi ise deneyim ve birikimden yoksunlukla birlikte makinenin teknik özelliklerini bilmeyi yeterli sanan arkadaşlar paldır kültür turistik gezi yapar gibi çekip görev tamamlıyorlar. Bu konularda dikkatli ve hassas olmak gerekiyor. 

Haber fotoğrafçısı adaylarına; 

“Haber fotoğrafçısı en kısa zamanda en etkili ve olayın bağlamını bozmayan fotoğraflar çekip gazetesine yollayabilendir. Deneyim, birikim gerektirir. Noktasal yön tayin edebilme becerisi gelişmiştir. Bu durumda yıllar sonra bile akıllarda kalan ikon fotoğraflar çıkabilir.”  

Fotoğraf : Eddie Adams – Vietnam

Örnek: Vietnam savaşı sırasında Nick Ut’un bombadan kaçan kız çocuklu fotoğrafı, Eddie Adams’ın Viet Kong’lu bir insanın öldürülme anını gösteren fotoğrafları ya da birçok felaket ve savaşlarda isim yapan James Nachtwey’in fotoğrafları (Özellikle belgesel ‘savaş fotoğrafçısı’ filmi izlenebilir). Haber fotoğrafçılığı yapmak isteyenlere öneriler olarak sunuyorum. Aynı şekilde eskilerden Erdoğan Köseoğlu, Kadir Can’ın fotoğrafları ve o dönemin fotoğrafçıları incelenebilir. Abdurrahman Gök’ün Kemal Kurkut fotoğrafları ve son olarak güncel olduğu için Adem Altan’ın deprem fotoları (baba ve kızı) ve bir çok arkadaş vardır. Araştırılıp incelenebilir. Her şeye rağmen AFP, Reuters, BBC gibi halen fotoğraf derdi olan ajansların fotoğrafçılarının çalışmaları incelenebilir.   

Fotoğraf : Adem Altan

Belgesel fotoğraf adaylarına; 

“Belgesel fotoğraf turistik gezi yapar gibi hızla çekilen fotoğraflar değildir. Zaman ve emek harcamayı, sabretmeyi ve görmeyi gerektirir. Sosyolojik birikim ve psikolojik hassasiyet gerektirir. Hemen o an kullanılacak fotoğrafı çekmediğinizin bilincinde olmaktır. Mesele fotoğrafla hikaye anlatmaktır. Tarihe kalıcılığı olan yaşanılan anları ve dönemi anlatan/gösteren fotoğraf hikayeleri bırakmaktır.”  

Yine bu konuda bolca örnekler vardır. Belgesel fotoğrafçı kendine bir alan seçer ve o alan içinde gerekirse günlerce çalışır. Örnek yaşadığımız deprem sürecinden verecek olursak, oradaki yaşananları onlarla birlikte yaşamak ve en ince ayrıntısına kadar fotoğraflamak. Bunu yaparken insanlarla birebir ilişki kurmak, sorunları doğru saptayıp onların yaşadığı ortamda yaşayarak ve sürecin bitmesine kadar çalışmaktır. Akşam otele veya başka yere gidip sabah işe gider gibi gidip çadırları hızla dolaşırken fotoğraf çekmek değildir. Onlarla birlikte çadırda yaşayıp aynı zorluklara göğüs germektir. Enkazlarda ve kurtarma çalışmalarında da aynı şekilde yakınlarını kurtarmayı bekleyen ailelerle onların yaşadıklarını yaşayarak o aşamaları çekmektir. Yeri geldiğinde makineyi bir kenara bırakıp molozların temizlenmesine yardım etmektir. Hüznü ve yaşanırsa sevince ortak olmaktır. Bu çabalar, çekilen fotoğraflara yansır. Belki hard diskler dolusu çekilecek fotoğraflar. Bunlar hemen kullanılacak mı? Döndüğünüzde belki günler haftalar hatta aylar boyunca açıp bakmayacaksınız. Ta ki üstünüzden yaşadıklarınızın soğuması geçene kadar.  Sonrasında sağlıklı bir değerlendirmeyle gruplandırıp kimini kullanacak kimini kullanmayacaksınız. Özellikle vicdan sömürüsüne, çocuk haklarına veya kişilik haklarına uygun olanlarını seçip diğerlerini amaca göre gruplandıracaksınız. Parçalanmış bedenleri ölüm fotoğraflarını belge ve delil olabilecek kareleri mahkeme süreci için güvendiğiniz ilgili dava avukatları ya da kurumlara vereceksiniz. Tanıklığınız gerçeklerin aydınlatılmasında önemlidir. 

Tüm bunları neden yazıyorum. Katliam yaşamış, toplumsal olaylarda çalışmış olan bir fotoğrafçı olarak deneyim ve birikimlerden çıkardıklarım olduğu için. Yaşananlar öyle ya da böyle geçecek geriye fotoğraflar kalacak. 

2015 Ankara Katliamı’nı yaşamış çokça fotoğraf çekmiş bir gazeteci olarak deneyimlerinden. Katliamın sıcaklığı ile sesimizi duyurma amacıyla ben de birçok fotoğraf paylaştım. Haber fotoğrafı olabilecekleri gazete, dergi, ajanslarla ve sosyal medya aracılığı ile paylaştım. Ve yine o hızla belgesel film/video yapabilmek ve yardımlarını almak için Ümit Kıvanç’ı aradığımı hatırlıyorum. İstanbul’a gelip Ümit’le buluştum. Hızlı hızlı Ümit’e yaşadıklarımı anlatırken fotoğrafları, videoları göstermeye çalışırken bana şöyle dedi; “Yaşadığın insanlık dışı olayı biliyor, görüyorum. Bunları bana hiç gösterme. Şimdi vakti değil. Duyguların doğru bir şeyler yapmanı engeller. Olayın sıcaklığı ile yaptıkların yeterli. Delil olabilecekleri gerekli kurumlara ver ve hard diski sağlam bir yere sakla. Zamanı gelince ancak o zaman belgesel video mu başka bir şey mi yapılacak sonraki iş. Ufak kısa videolarla paylaşımlar yap hepsi o kadar.” O olayın etkisiyle anlayamamıştım ama şimdilerle daha objektif değerlendirdiğimi gördüm. 

Evet deneyimlerimi ve aldığım dersleri paylaştım. Katılırsınız katılmazsınız. “Fotoğraflar yaşadığımız anları kaydedip geleceğe bıraktığımız miraslardır. Ne adına? İnsanlık adına. Bunun vicdani sorumluluğu ile deklanşöre basmaktır.” 

Fotoğraf : Mert Can

Not: Bu yazı Evrensel Gazetesinde 24 Şubat 2023 tarihinde yayınlanmıştır. 

1963 Samsun/Bafra doğumlu.
1988 yılında Mimar Sinan Üniversitesi GSF Fotoğraf Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu.
1985-1991 yıllarında İBB Şehir Tiyatroları'nda sahne fotoğrafçılığı yaptı.
1991-2008 yıllarında reklam fotoğrafçılığı yaptı.
2008-2014 yıllarında Evrensel Gazetesi'nde foto muhabiri ve köşe yazarlığı yaptı. Halen “Kadraj” köşesinde fotoğrafın sanat ve hayatla ilişkileri konusunda güncel yazılar yazmaktadır. Ayrıca değişik dergi ve mecralarda fotoğraf üzerine yazılar yazmaktadır.
2014 yılında Evrensel Gazetesi'nden emekli oldu.
Ulusal ve uluslar arası bir çok karma sergilere katıldı. Kişisel sergiler açtı.
2015 yılı AFP'nin (Agence France-Presse / Fransa Fotoğraf Ajansı) “En İyi Basın Fotoğrafları" seçkisinde yer aldı, Atlanta’da yapılan Dünya Basın Fotoğrafları Yarışması'nda ikinci oldu.
2006 yılından beri Yeditepe Üniversitesi’nde Grafik Sanatlar Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak fotoğraf dersleri vermekte ve Fotoğraf Eğitmenliği yapmaktadır.
Söyleşi ve Sunumlar;
1-Bilim ve Sanatın fotoğrafla ilişkisi
2-80’lerde fotoğraf
3-İzler ve Sözler (Sennur Sezer in fotoğraflarıma yaptığı yorumlar)
4- Sovyetler'de fotoğraf (1917 Sovyet Ekim devriminin 100. Yılı dolayısıyla...(2017))
5- Anonimlik ve Fotoğraf

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Son yazılar: Belgesel Fotoğrafçılık

Sabine Meyer

Geriye kalan her şey önemsizleşiyor “Everything else pales into insignificance” Sabine Meyer İFSAK Blog görsel kültür…

Fototerapinin Öncüsü: Jo Spence

Fotoğraf  insanoğlunun deneyimlerini ifade etmek için kullandığı güçlü bir duygusal araç olagelmiştir. 19. yüzyılda fotoğrafın icadından…

Post Belgesel Fotoğraf

Belgesel Fotoğrafın Değişen Sınırları Geleneksel belgesel fotoğrafın ardılı olan post belgesel fotoğraf, öncelinin ontolojik ve epistemolojik…