Dana Kyndrová
1955’te Prag’da doğdu. 1964’ten 1966’ya kadar Fransızca okuduğu Cezayir’de ailesiyle yaşadı. Daha sonra Prag’daki Charles Üniversitesi Felsefe ve Sanat Fakültesi’nde Rusça ve Fransızca dillerinde derece ile mezun oldu. Turist rehberi ve dil öğretmeni olarak geçimini sağlayan fotoğrafçı, 1975’te Togo’da altı ay geçirdikten sonra ilk sergisini düzenledi. 1978’de Anita Fárová’nın önderliğinde Sahne Sanatları Akademisi öğrencilerinin bir fotoğraf projesine katıldı, Prag’da kaybolan Žižkov mahallesini projelendirdi. 1993’ten beri hayatına profesyonel fotoğrafçı olarak devam etmektedir.
Çek fotoğrafçı Dana Kyndrová “Zena Woman” (Yaşam ve Kadın) isimli albümünde kadın konusuna eğilmiş.
Kuzey İngiltere’den, Fransa, Almanya ve İsviçre’ye, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Ukrayna’dan Rusya’ya birçok ülke toplumundaki kadın rollerine odaklanmış. Dana Kyndrová‘nın fotoğraf serisi, çağdaş bir kadının bugününe ve geleceğine yakından bakmamızı sağlıyor.
Kadın ilk çağlardan itibaren her alanda var olma savaşı vermiştir. Toplumların tarihlerinde kadın anlayışının niteliği, kadının değeri, kadına biçilen roller, kısaca kadının toplumdaki yeri tarihi süreç içerisinde daima tartışılmıştır.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun kadınların kendilerine atfedilen geleneksel rol ve yaşamın dışına çıkabilmeyi başaramadıkları görülmektedir. Yaşanan bu başarısızlığın temelinde ise toplumsal cinsiyet rolleri yatmaktadır. Çünkü toplumsal ve kültürel etkenler çerçevesinde şekillenen kadın-erkek rolleri, kadınları önemli ölçüde sınırlamaktadır.
Bu kısır döngünün nedenini incelemek gerektiğini düşünen fotoğrafçı Kyndrová, geçirdiği kısa bir evliliğin ardından projeye başlamıştır. Kişisel deneyimlerinden de yola çıkarak, yaşadıkları ve gördükleri doğrultusunda, genel bir hale getirme gayreti içinde bu fotoğrafları uzun bir zamana yayarak bir albüme dönüştürmeyi başarmıştır.
1970’lerden 1990’lara kadar olan otuz yıllık bir süreçte çekilen fotoğraflarında konuyu yedi bölüme ayırarak; ergenlik dönemi, annelik ve aile, eğlence, iş, erotizm, inanç ve yaşlılık üzerinden anlatmaya çalışmıştır.
Projenin konseptiyle mükemmel bir şekilde uyumlu olan özenle seçilmiş fotoğraflarda, birkaç paralel hikâye izlenebilir.
İlk hikayede genel olarak bir kadının doğumdan ölümüne kadar olan tüm yaşamını anlatıyor. İlk aşk, evlilik, annelik, kariyer, bir kadının “resmi” niteliklerini vurgularken, ortak sosyal ve cinsiyet kalıp yargılarının doğasını araştırıyor. Kadının sosyal rollerinin kadının kişiliği üzerindeki etkisine meydan okuyor. İkinci hikaye, çağdaş bir kadının nasıl bir insan olduğu ve onun iç dünyası hakkında ne bildiğimiz sorusunu gündeme getiriyor. Sanatçı burada kadınların karmaşık ve çok yönlü doğasına vurgu yapıyor ve başarı arzusu, kendini gerçekleştirme ve toplumsal klişelerden kurtulma gibi nitelikleri göstermek için elinden geleni yapıyor. Serinin devamında genel kabul görmüş görüntülerin olduğu bölümlerde tasvir edilen konulara kayıtsız kalmak imkansız. Albümdeki son bölümde fotoğraflarda yaşlılığı, tutkuların son buluşu ve ölümü görüyoruz…
Sanatçının amacı bir kadının hayatını doğumdan ölüme kadar tüm çeşitliliğiyle aktarmaktır. Fotoğraflar, yaşamın bir insanı veya daha doğrusu bir kadının nesnel kronolojisinin yanı sıra, tüm varlığımız boyunca bize eşlik eden ve bizi etkileyen temel yaşam değerlerini anlatmaktadır.
*Dipnot bir konunun nereden alındığını gösteren bilgilendirme bölümüdür. (*) işareti ile gösterilir. Sayfa sonlarında altta karınca gibi küçücük kaldığından hiç kimse bakmaz ve “ben biliyorum bunları zaten” der, geçeriz. Bundan sonraki dipnotlarımızı okumadan geçmemeniz dileğiyle. Bu köşede İFSAK Kütüphane‘den hep bir Dipnot* olacak.
Bize Ulaşın